Hizb’ut Tahrir yargılamasında “kanunilik ilkesi” göz ardı mı edildi?

İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından yürütülen “Yapılamayan Hilafet Konferansı” yargılamasında verilen ceza kararına muhalefet ederek beraat yönünde oy kullanan üye hâkimin “karşı oy” gerekçesi ortaya çıktı.

5 Mart 2017 yılında yapılması planlanan ancak yapılamayan konferans sebebiyle İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından konferans konuşmacıları Mahmut Kar, Abdullah İmmaoğlu, Musa Bayoğlu ve Osman Yıldız hakkında yürütülen yargılamada 02 Nisan 2021 tarihinde karar duruşması yapılmış ve 4 kişiye toplam 31 yıl 3 ay ceza verilmişti.

Oy çokluğu ile verilen ceza kararına muhalefet eden üye hâkimin, duruşma tutanağına yansıyan muhalefet gerekçesinde, suçta ve cezada kanunilik” ilkesinin göz ardı edilmemesine dikkat çekiliyor.

Üye hâkim muhalefet gerekçesini şu şekilde açıkladı: “Yapılan yargılama neticesinde sanıkların mensubu bulundukları oluşum ‘silahlı terör örgütü’ olarak kabul edilmiş ve bu kabul çerçevesinde sanıklar hakkında değişik mahkûmiyet hükümleri kurulmuş ise de Türk Ceza Kanunu ve Terörle Mücadele Kanunu çerçevesinde, Terör Örgütü ile ilgili nitelendirme ve değerlendirmede Mahkememizin çoğunluk görüşüne, ‘suçta ve cezada kanunilik’ ilkesi gereğince muhalif kalınmıştır.”

Hâkimin, “sanıkların içinde bulunduğu oluşumun, cebir ve şiddete dayanan eylem ve niteliğinin olmadığı tartışmasızdır.” diyerek devam ettirdiği muhalefet gerekçesinde Hizb-ut Tahrir ile ilgili bugüne kadar yürütülen yargılamalarda verilen cezalara gösterilen gerekçeyi de şu sözlerle eleştirdi:

“Gerek emniyet araştırmasında gerekse yargılama neticesinde söz konusu oluşumun cebir ve şiddete yönelik hiçbir somut delil tespit edilmediği gibi sadece oluşumun hedeflerinin gerçekleşmesi yönünden cebir ve şiddet olmadan bu hedefe ulaşılamayacağı kanaat ve düşüncesi ile mahkûmiyet hükmüne ulaşmış çoğunluk görüşüne muhalif kalınmıştır. Terör örgütü gibi çok ciddi sonuçları olan, temel hak ve mahrumiyetlerini doğuracak ceza mahkumiyetlerinde kanaat ve düşünceden öte öncelikle örgütün cebir, şiddet ve zor kullanma eylem unsurları tespit edilmeli ve daha sonra bu örgütün Anayasal düzeni cebir ve şiddet kullanmak suretiyle değiştirmeye yarayacak silahlarının olduğu da tespit edilmelidir. Bu tespitler yapılmadığı gibi gerek sanıklar ve gerekse oluşum tüzüğü, sözcülerin açıklamasıyla da açıkça cebir ve şiddetin dışlanmış olması da göz ardı edilmemelidir.” 






İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Güncel Haberleri

Bakanlıktan "Kış lastiği uygulaması" açıklaması
Ehliyetlerin yenilenme süresi uzatıldı
Kışlık araç bakımlarında yapılması gerekenler?
3 belediyeye kayyum atandı
Hac kuraları sonuçları erişime açıldı