Eskiden bizim köylerde kışın ısınmak için tezek yakarlardı.
Her ne kadar doğalgaz boruları döşenmiş olsa da, halen o gelenek birçok şehirde ve kırsal kesimde devam etmektedir.
Tabi herkesin birer sobası olurdu, sobaların ise boruları vardı.
Borulardan ise duman çıkardı.
Bir de vakitli vakitsiz öten horozlarımız vardı.
Ama ben şahsen hiçbir borunun öttüğünü ne gördüm ne de duydum.
Ama horozların öttüğünü duydum.
Kuşların ötüşünü, bülbüllerin ötüşünü duydum da boruların öttüğünü duymadım.
Ama ne yazık ki dünyada ve yaşadığımız topraklarda toplumsal anlamda değerlerimizi yitirdiğimiz şu zor günlerde bazı horozların sosyal medya üzerinden asli görevlerini yerine getirerek vakitli vakitsiz ötüşlerini duyar gibiyiz.
Toplumları ahlaki anlamda ayakta tutan İslami camiaları hazmedemiyor olacak ki horoz gibi ötüyor. Bu tür sosyal medya horozları İslam’ın ve Müslümanların geleceğinden nasıl ki dün rahatsız olup çeşitli entrika ve kumpaslarla toplumda karalayarak değerlerine saldırıp ötekileştirmeye çalıştı iseler bugün de aynı şekilde kampanyalarını sürdürmektedirler.
Bunlar Müslümanlara olan kinlerinden olsa gerek, yerli yersiz asılsız iddialarla hareket etmekte.
Sözde demokrasi havariliği yap, sonra kalk Müslümanların varlığından rahatsız ol.
Ey Müslümanların varlığından rahatsız olan bedbaht horozlar!
Bu hakikat güneş gibi ortadadır…
Bazı yarasalar güneşten rahatsız oluyor diye okyanus ötesi ötüşlerinizle güneşi ortadan kaldıramazsınız…
Ve şunu da iyi bilmelisiniz ki güneşi balçıkla sıvayamazsınız…
Sen kalk buna tahammül etme.
Asılsız iddialarla ve telkinlerle hareket et.
Sahi siz hangi okyanusun ötesinden ötüyorsunuz?
Yoksa sıkılınca siz de horozlar gibi ötenlerden misiniz?
Siz kimin borususunuz?
Ya da size kim üfledi de vakitli vakitsiz ötüyorsunuz.
Soruyorum horoz mu öter? Yoksa boru mu?