Ankara İl Başkanı Reşat Uşar, 12 Eylül cumartesi günü Ankara’nın Polatlı ilçesinde yaşanan kum fırtınasından etkilenen mevsimlik işçilerini beraberindeki bir heyet ile tarlada ziyaret etti.
Mevsimlik işçilerinin sorun sıkıntılarını dinleyen Başkan Uşar beraberindeki heyet ile işçilerle birlikte tarladan soğan topladı.
“İşçiler çadır yerine konteynerlerin kurulmasını talep ediyorlar”
Son zamanlarda sık sık kötü muamele ve yaşanan sorun sıkıntılarla gündeme gelen mevsimlik işçilerin yaşadıkları olumsuzluklara yetkililerin sesiz kalmaması gerektiğini söyleyen Uşar, “Polatlı ilçesinde kum fırtınası meydana gelmiş ve işçilerde olumsuz etkilenmişti. Kum fırtınasında yaşadıkları sıkıntıları dinleyelim derken maalesef işçilerimizin birçok sıkıntılarının olduğunu öğrendik. Öncelikli sıkıntılarından biri barınmadır. Mevsimlik işçiler 8 aydır buradadırlar ve çadırlarda yaşıyorlar. İşçiler çadır yerine konteynerlerin kurulmasını talep ediyorlar.” dedi.
“Televizyon önünde ders çalışması gereken çocuklarımız tarlalarda soğan topluyor”
Tarlada okul çağındaki çocukların olduğunu ve eğitimlerinden mahrum kaldıklarını aktaran Uşar, “Çocukların eğitimleriyle ilgili sıkıntılar var. Bu sıkıntıların çözülmesi gerekir. Bu çocukların yaşıtları şu anda televizyon önünde veya internette derslerini çalışırken buradaki çocuklarımız tarlalarda soğan topluyorlar.” ifadelerini kullandı.
“Tarlada çalışan işçilerin sigortaları yok”
Mevsimlik işçilerin sosyal güvencelerinin olmadığına dikkat çeken Uşar, şunları aktardı:
“Tarlada çalışan işçilerin sigortaları yok. Biri hastalandığı zaman ne yapacaklarını bilmiyorlar. Yetkililerin bu konuda yardımcı olmalarını istiyorlar. En büyük sıkıntılarından biri SSK’dır.”
Kum fırtınasından mevsimlik işçilerde zarar gördü
Geçtiğimiz cumartesi günü Polatlı ilçesinde yaşanan kum fırtınasından mevsimlik işçilerin etkilendiklerini dile getiren Uşar, “Çadırlarda yaşadıkları için kum fırtınasında çadırları, yatakları ve hatta yiyecekleri bile kum fırtınasından dolayı talan olmuş. Devlet işçilerin yaşadığı bölgeye gelip kısmi olarak el atmış. Kızılay çadır getirmiş ve sadece o günlük çorba verilmiş ama bu yardımlar sadece o güne has olmuş. Çadır yerine konteyner olmuş olsaydı bu sıkıntılar olmamış olacaktı.” şeklinde konuştu.
“Ülkemiz genelinde mevsimlik işçilerimizin başına gelen sıkıntılar malumunuzdur”
Son zamanlarda Türkiye geneli mevsimlik işçilerin yaşadıkları sorun ve sıkıntıları azımsanmayacak durumda olduğunu söyleyen Uşar, “Ülkemiz genelinde mevsimlik işçilerimizin başına gelen sıkıntılar malumunuzdur. Burada elhamdülillah öyle sıkıntılar yok. Buradaki ilçe halkıyla diyalog halindeler ve ilçe halkı kendilerine yardım ediyorlar. Bu konuda bir sıkıntılar yok. İşçiler özellikle bir konuya daha vurgu yaptılar. Bölgede ağaların zulmünden kurtulup buraya geldiklerini ancak ağaların buradaki tarlaları icar etmesi nedeniyle bölgedeki sıkıntıların buralara da yansıdığını belirtiyorlar. İnşallah işçilerimizin var olan sıkıntıları çözülür.” diyerek temennide bulundu.
“İşçilerin sigortasını birlikler veya devletin yatırması gerekir”
Mevsimlik işçilerin sigortasını devletin yapması gerektiğini belirten çavuş Mehmet Çelik, “Tarla sahipleri sigortamızı yapamıyorlar çünkü bugün bu tarlada yarın başka tarlada çalışıyoruz. İşçilerin sigortasını birlikler veya devletin yatırması gerekir. Mayıstan beri buradayız. Ekimin 15’ine kadar burada kalacağız. Allah herkesten razı olsun. Çadır yerine konteyner olsaydı fırtınadan dolayı bu kadar zarar görmezdik. Çadırların olduğu yere içme suyu getirilmiş su sıkıntımız yok. Elektrik yok elektik olsaydı hayat daha güzel olurdu. Biz imkanlarımızla güneş panelleriyle elektrik getirmişiz.” ifadelerini kullandı.
“Maddi imkânsızlıklardan dolayı buraya çalışmaya geliyoruz”
Zor bir hayat yaşadıklarını aktaran mevsimlik işçilerden Mehmet Künet, “6 aydır buradayız. 120 TL’ye bir un çuvalı alıyoruz. Yevmiyemiz 70 TL’dir. Tabi bu 70 TL’nin belli bir yüzdeliği çavuşa gidiyor. Maddi imkânsızlıklardan dolayı buraya çalışmaya geliyoruz. Böyle rezil bir hayat yaşıyoruz. Çocuklarımızın geçimi için bu zorluklara katlanıyoruz. Her sene buraya çalışmaya geliyoruz. 6 ay boyunca burada kalıyoruz. Afet, taziye, hastalık gibi şeyler yaşadığımızda zorluklara zorluk katılıyor. Yaşadığımız kum fırtınasında yiyeceklerimiz bile gitti. Çadırlar komple altüst oldu. Fırtına sonrası Kızılay gelip birkaç çadır getirdi.” dedi.
“Bölgeden ağalardan kaçıp burada gene ağaların eline düştük”
Yılın 6 ayını mevsimlik işçi olarak burada yaşadıklarını dile getiren işçilerden Mehmet Kakız, “Gurbete çalışıyoruz. Tarlalarımız yok. Ağaların yanında çalışıyoruz. Bizim imkanlarımız yok ve devletinde bir faydası bize dokunmuyor. Biz burada çalışıyoruz ‘devlet bunlara konteyner götüreyim’ demiyor. Suyumuz bidonlardadır ve içilmeyecek bir durumdadır. Kimse sorunlarımızı dinlemiyor. Seçim yaklaşınca gelip oy istiyorlar. Seçim bitince davamızda bitiyor. Çoluk çocuklarımızla gelip bu tarlalarda 6 ay boyunca kalıyoruz ve rezil bir hayat yaşıyoruz. Bugün siz gelip derdimizi dinlediniz. Şimdiye kadar kimse bizi ziyarete bile gelmemiş. Buralarda kimseyi görmedik. Milletvekili gelip 4 çavuşu çağırıp işçilerin sıkıntıları nedir diye soruyor. Çavuşlarda ‘sıkıntılarımız yok millet çalışıyor’ diyor. Halbuki böyle bir şey yok. Bir aile 6 ay burada çalışmış ve 8 bin TL para almış. Böyle bir zorluk yaşıyoruz. Bölgeden ağalardan kaçıp burada gene ağaların eline düştük. Doğrusu budur.” şeklinde konuştu.
“Ağa çocukları okuyor bizim gibilerde tarlalarda rezil oluyorlar”
Mevsimlik işçi olarak çalıştıklarından eğitimlerinden uzak kaldıklarını dile getiren işçilerden lise öğrencisi Hasan Çelik, “Bizler mevsimlik işçiyiz ve işimiz zordur. Okul okuma imkanlarımız yok ve eğitimimizden mahrum kalıyoruz. Okullar kapanınca kendimizi tarlada görüyoruz. Ağa çocukları okuyor bizim gibilerde tarlalarda rezil oluyorlar. Elimizden geleni yapıp hayata tutunmaya çalışıyoruz.” diyerek öğrenciler olarak yaşadıkları mağduriyetleri dile getirdi.
“Ana sınıfa gitmesi gereken çocuğum tarlada bizimle kalıyor”
Yaklaşık 6 aydır burada kazma kürek çalıştığını ifade eden işçilerden Ali Künet, “Rezil bir hayat yaşıyoruz. Çocuklarım okul çağında ana sınıfa gitmesi gereken çocuğum tarlada bizimle kalıyor. Benim çocuğum tek değil herkesin bu durumdadır. Tüm hava şartlarına rağmen buradayız. İşte böyle bir hayatımız var.” dedi.