HÜDA PAR Genel Başkan Vekili Zekeriya Yapıcıoğlu, yaptığı açıklamada; Avrupa’da artan İslam karşıtlığı, Afganistan ve Irak’ta ‘savaş suçu’ ve işgal rejimi ile yapılan normalleşme anlaşmaları gibi dış gündemin öne çıkan konularını değerlendirdi.
Avrupa’da İslam karşıtlığı
İslam karşıtlığının merkezi haline gelen Avrupa ülkelerinde Müslümanlara karşı şiddet eylemlerinin her geçen gün arttığını belirten Yapıcıoğlu, "Almanya’da Pakistanlı bir imamın şehit edilmesi ile güvenlik güçlerinin başörtülü bir kadına şiddet uygulaması, Fransa’da sağcı bir parti tarafından üniversitelerde başörtüsünün yasaklanmasına yönelik yapılan çağrı, İslam karşıtlığının fiili İslam düşmanlığına dönüştüğünü göstermektedir. Faşist siyasetçi ve milisler tarafından başlatılan saldırıların sadece marjinal aşırılıkla açıklanması mümkün değildir. Avrupa’da İslam karşıtı saldırgan eylemlere karşı bir önlem alınmaması faşist çeteleri cesaretlendirilmektedir. Saldırılara karşı yönetimlerin sessizliği, esas hedefin İslam’ın Avrupa’dan tasfiyesi olduğunu göstermektedir. Bazı Avrupa ülkelerinde devlet politikası haline gelmeye başlayan bu hedef doğrultusunda İslam düşmanlığının korunması için yasal düzenlemeler yapılarak hak ve özgürlükler sınırlandırılmaktadır." dedi.
"Bu yapılanlara karşı İslam dünyasından bugüne kadar kayda değer bir tepki gelmemiştir"
İslam dünyasına çağrıda bulunan Yapıcıoğlu, "Bu yapılanlara karşı İslam dünyasından bugüne kadar kayda değer bir tepki gelmemiştir. Hatta ülkemizdeki Batı hayranı bazı ezik tipler İslam ve Müslüman düşmanlığını mazur göstermeye çalışmışlardır. Halka hizmetle görevli olanların bazıları ise saldırganları farklı bahanelerle davet ve taltif etmeye kalkışmışlardır. Avrupa’da yükselen İslam karşıtlığına karşı İslam dünyası tek ses olmalı, Müslümanların inanç ve ibadet özgürlüğünün muhafaza edilmesi için güçlü bir mekanizma oluşturulmalıdır." ifadelerini kullandı.
Afganistan ve Irak’ta ‘savaş suçu’
Afganistan ve Irak’ta işlenen ‘savaş suçu’nu değerlendiren Yapıcıoğlu, "Avustralyalı özel kuvvet askerlerinin Afganistan'da işledikleri savaş suçlarının açığa çıkmasının ardından Hollandalı bir asker de Afganistan’da sivilleri katlettiklerine dair itirafta bulundu. Daha önce Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) Temyiz Dairesi Başsavcısı Fatou Bensuda, Afganistan'da ABD ordusu ve müttefikleri tarafından işlenen savaş suçlarını soruşturabileceğine hükmetmişti. Ancak ABD, UCM çalışanlarına karşı yaptırım kararı almıştı. Bununla da yetinmeyen ABD Başkanı Trump, geçtiğimiz günlerde Irak’ta sivilleri katleden özel savaş şirketinin kiralık katillerini affetti." dedi.
"Savaş suçu işleyen katillerin hesap vermesi sağlanmalıdır"
İslam dünyasına da seslenen Yapıcıoğlu, "İtiraf ve belgeler ABD ve müttefiklerinin Afganistan’da sivillere karşı savaş suçu işlediğini ortaya koymuştur. ‘İstikrarı sağlamak’ gerekçesiyle müdahale edilen Afganistan ve Irak’ta kasıtlı olarak hedef alınan binlerce sivil kişi katledilmiştir. Bugün NATO bünyesinde bu katil devletler hala işgal ve katliamlarına devam etmekte, işgal ettikleri ülkeleri istikrarsızlığa mahkûm etmektedir. İç ihtilaflarla bölünmüş İslam ülkelerinin, aynı masaya oturmaktan aciz ama ABD ve müttefiklerinin seri katillerinden medet uman yönetimleri de bu katliamlardan sorumludur. İslam dünyası kendi sorunlarını çözebilecek, işgalci güçlerin İslam topraklarına müdahalesini sahip olmalı, savaş suçu işleyen katillerin hesap vermesi sağlanmalıdır." ifadelerini kullandı.
İşgal rejimi ile yapılan normalleşme anlaşmaları
İşgal rejimi ile yapılan normalleşme anlaşmalarına da değinen Yapıcıoğlu, "Bütün uyarı ve ikazlara rağmen Siyonist işgal rejimi ile normalleşme adı altında Kudüs ve Filistin davasına ihanet eden ülkelere yenileri katılmaktadır. Buna karşın onurlu ve izzetli bir duruş ortaya koyan İslam ülkelerinin ABD’nin her türlü baskı, şantaj ve rüşvetlerini elinin tersiyle ittiklerine de şahit olmaktayız. Onların bu izzetli duruşları, Kudüs ve Filistin davasına güç katmaktadır. Tunus ve Cezayir yönetimleri de bu ihanet kervanına katılmaları için tehdit edilmektedir. Ama elhamdülillah şu ana kadar bu iki ülkenin duruşları takdire şayandır. Geçen hafta Tunus ve Cezayir, Tel Aviv’den Fas'ın Rabat kentine doğru havalanan uçağın kendi hava sahalarından geçmesine izin vermediler. Bu tavır, Siyonist rejimi endişelendirmekte, Filistin halkına umut aşılamaktadır. Temennimiz bu onurlu tavrın devam etmesi, ihanet kervanına katılan ya da katılmayı düşünen ülkeler için bir örnek olmasıdır." şeklinde konuştu.