Büyük bir değişim yaşıyor insanımız. Bozulma, kendine yabancılaşma, inancını ve kimliğini kaybetme mesirinde hızla ilerliyor. Bu kötüye gidiş ve bozulmaya sürüklenişin önünde duran, direten ve karşı koyan ciddi bir gücün bulunmaması bu yöndeki değişimin hızlanmasına yol açıyor.
Bozulma ve bu yöndeki değişim son yıllarda büyük ivme kazandı. Eskiden inançlarına dayanıp kötülüğe, bozulmaya ve yabancılaşmaya karşı diretenlerin çoğu mesirlerini değiştirip bu rüzgara ayak uydururken hiçbir problemleri yokmuş gibi davranıyorlar. Ülkenin geleceği için yeni vizyonlar dizayn etmeye çalışan hükümetin, halkın değerlerini bir tarafa itip bozulmanın ve kendine yabancılaşmanın miladı sayılan yılın yüzüncü yılı olan 2023’ü esas alması bozulma ve yozlaşma sahasında etkin bir rol üstlendiğini ortaya koyuyor.
Diğer taraftan İslami gelenekten gelen kimi örgütlü yapılar bu kötü gidişe ve dönüşüme tepki gösterme bir yana kabullenmiş görünerek, doğrudan ya da dolaylı şekilde savunarak bozulmanın ve bu yöndeki değişimin etkenlerinin bir parçası oluyorlar. Toplumun bozulmasını ve değişimini hızlandıran televizyon kanallarının arasında İslami kesimlere ait kanalların bulunması, reklamdan iyi pay kapmak için yayınlarında hiçbir sınır tanımamaları işin vahametinin ulaştığı boyutları gösteriyor. Bu bozulmalardan rahatsız olup tepki verenlerin ve karşı koyanların yetersizliği dönüşümün sorun ve sıkıntı olmadan gerçekleşmesine yol açıyor.
İşte Hüda-Par’ın siyaset yolculuğu bozulma ve bu yöndeki değişimin jet hızıyla sürdüğü bir zamanda başladı. Yozlaşmaların arttığı, İslami kimlikten uzaklaşmanın yoğunluk kazandığı, İslami ahlak ve kültürden kopup Batılılaşmaya doğru dönüşümün toplumun bütün kesimlerinde ciddi derecede kendisini hissettirdiği bir ortamda ciddi bir örgütlülüğe, Batılılaşma ve bozulmanın karşısına güçlü bir yapılanma ile çıkmaya her zamankinden daha fazla ihtiyaç var. Hüda-Par bozulmanın, yozlaşmanın ve yabancılaşmanın önünde duracak, bu kötü değişime karşı öze dönüş, kendisiyle barışma ve kendi inanç ve kültüründe yoğunlaşma görevini üstlenecek iradeyi ortaya koymalıdır.
Hüda-Par’ın siyasi arenadaki hedefi seçim kazanma ve iktidara oynamadan çok, toplum içinde rengi solmuş İslami damarın yeniden ihyası ve kimliğinden uzaklaştırılıp Batının mukallidi haline getirilmeye çalışılan halkın inanç ve kimliğine dönüşümünü sağlamaya yönelik olmalıdır. Bu büyük vazife, sorumluluk bilincini ve bu alanda büyük bedeller ödemeyi gerektirir. Çok çetin sınavlardan geçerek ve ağır bedeller ödeyerek kendilerini ortaya koyan bu insanlar daha büyük görevler üstlenecek ve bunları hakkıyla yerine getirecek irade sahip olduklarını da ispatlamışlar.
Kimileri ileri sözlerimi hayal ürünü ya da gerçekleşmesi mümkün olmayacak düşünceler şeklinde nitelendirebilir. Oysa hakikat hiç de öyle değil. Bunu izah etmek mümkündür.
Öncelikle, halkımız Müslümandır. İslam’a tamamıyla yabancı, Batı kültüründen esinlenen ve gözleri kamaştıran renkli ve cazibeli şeylere karşılık hakikat açık bir şekilde insanların idraklerine sunulursa, insanlarımızın çoğu içlerinde bir izi bulunan bu hakikate yönelecekler. İslam’ın tebliği gerekli şekilde yapılmayınca, İslami olmayan hayat tabii ve olağan gösterilince bunları doğru zanneden insanlar ardına takılabiliyor. Ancak tebliği gerekli şekilde yapılırsa, İslami olmayan hayatla İslami olan belirgin hale getirilirse ve İslami olan bütün çıplaklığıyla tanıtılırsa kalbinde zerre miktarı iman olan insanların çoğu hakkın yanında yer alacaklar.
Hz. Resul-i Ekrem (sav)’in buyurduğu gibi “Doğan her çocuk İslam fıtratı üzeri doğar” Çocuklar fıtrat üzeredirler yani Müslümandırlar. Büyüyünce aile, okul, çevre ve diğer etkenler şekillenmelerine neden olur. Bunların üzerine yoğunlaşınca, özellikle de gençlerin İslam’ın hakikatleriyle yüzleştirilmeleri ve bu çerçevede yetiştirilmeleri durumunda Batıdan gelen yozlaşma ve yabancılaşmanın ağına düşmeyecekler.
Köyden kente, sokaktan pazara, camiden okula, toplumun her alanında yoğun ve kapsamlı bir çalışma yürütmesi durumunda Hüda Par, memleketi büyük bir okula dönüştürebilir ve bu okulda kimliğiyle barışmış, inanç ve kültürü çerçevesinde bir hayatı arzulayan inançlı bir neslin yetişmesine öncülük yapabilir. Bunu gerçekleştirmesi, meclise yüzlerce milletvekili göndermesinden ve iktidar olmasından daha önemli değil mi?
Hüda Par, Türkiye’deki Müslümanlar için büyük bir fırsattır. Değişimin ve dönüşümün batıldan hakka, Batılı değerlerden İslami değerlere doğru gerçekleşmesinde motor görevi görebilir. Halkın inanç ve kültürünü esas alan bir siyasi çizgi ortaya koyarak ve kendisini halka yeterince anlatıp arkasına halk desteği alarak ülkeye vizyon tayin eden ve onlarca yıldır Batının kapısının önünde durup kendilerini kabul etmeleri için adeta yalvaran, AB’nin verdiği reçetelerle toplumu dönüştürmeye çalışan yöneticilerin de gerçeği kavramalarına, yanlışı terk edip hakikate dönmelerine yol açabilir. Dolayısıyla diyoruz ki Hüda Par başarmak zorundadır. (Nevvab Yıldız/Hürseda Haber)