HÜDA PAR: Devlet Kürtlerin Haklarını Hemen Vermeli

HÜDA PAR Genel Sekreteri Mehmet Yavuz, devletin Kürt halkının, Kürt olmaktan kaynaklı bütün haklarını zaman geçirmeden hemen vermesi gerektiğini belirtti.

HÜDA PAR Genel Sekreteri Yavuz, Stratejik Düşünce Enstitüsü'nce (SDE) "1514'ün 500'üncü yıl dönümünde Türk-Kürt Siyasi İlişkileri ve Yeni Yüzyıl" başlıklı çalıştayda konuştu.

Çözüm süreci konusunda değerlendirmelerde bulunan Yavuz, "Bize göre devlet Kürtlerin, Kürt olmaktan kaynaklı bütün haklarını şimdi hemen, hiç beklemeden, tanıdığını deklare etmeli ve böylelikle çözüm sürecini bitte denildiği noktadan tekrar başlatmalıdır" ifadesini kullandı.

AK Parti Grup Başkanvekili Naci Bostancı ise, 1984'ten bu yana belli bir dille, belli bir yaklaşımla, arkasında son derece kanlı hatıraların olduğu bir geçmişle büyüyen bir nesil olduğunu vurgulayarak, Kobani (Ayn el Arap) olaylarında da yağmalamaya, talana, yıkıcılığa açık, genel olarak öfkesi olan ve bu öfkeyi şimdilik Kürt milliyetçiliği üzerinden anlamlandıran, rasyonelleştiren bir kitle bulunduğunu söyledi.

"Mevcut cinayet ve olayların bir çılgınlık aşısı yapmak, yeniden kabilevi bir saflaşma esası üzerinden çatışmayı körüklemek bir amaca hizmet ettiğini düşünüyorum" diyen Bostancı, şöyle devam etti:

"Aynı kabileler, 'artık tavrınızı takının, herkesin safları belli. Kürtler bir tarafta Türkler bir tarafta, çatışın" diye bir seslenme olduğunu düşünüyorum. Oysa ki çözüm sürecinin şu 2 yıllık tecrübesi, aslında çözüme ilişkin bu işin bir noktaya olumlu ve barışcıl bir noktaya varılmasına ilişkin safların biraz değiştiğini gösteriyor. Yani bildik o kabile saflarının ötesinde, çözümün yanında olan, yeniden teşekkül eden aslında güncellenmesi ve cesaretlendirilmesi gereken yeni saflar teşekkül ediyor. Bu yeni safların, bu gerçekçi safların, bu kabilevi ruhtan ve çarpıtılmış algıdan uzak safların teşekkülünü çok önemli görüyorum"

Son cinayetler konusunda hukuk devleti çerçevesinde gerekenin yapılacağının altını çizen Bostancı, ancak bu konuda soğukkanlılığın korunması gerektiğini vurguladı.

Geleceği ümitle baktığını ifade eden Bostancı, şunları kaydetti:

"Bölgenin gerçeklerine baktığımda Kürtleri ve Türkleri doğal bir müttefik görüyorum.Bu coğrafyadaki mevcut çatışma ve güvensizlik ilkimi, Kürtleri ve Türkleri kesinlikle müttefikliğe çağırıyor. Şimdi Kobani olaylarına baktığımızda yürütülen stratejide, 'Türkiye Cumhuriyeti devleti bir şey yapsın', bir tür bence şantaj siyaseti. Oysa ki biz çözüm sürecini bir noktaya ulaştırsak zaten onun neticesi, Türkiye'nin bölgeye bakışında da bir değişiklik doğuracaktır. Yani sürekli negatif bir siyasal yaklaşım çerçevesinde şantajcı ve kışkırtıcı bir dille yaklaşmak yerine, içeride meseleyi halledip, onun üzerinden Türkiye'nin dış politikaya ilişkin bir değişiklik bekleniyorsa mevcut halde, bence de beklenmesi lazım, o çerçevede yapmak lazım. Yani pozitif değişiklik çerçevesinde yapmak lazım."

Bostancı, çözüm sürecinin özel bir proje olmadığını, Türkiye'nin yaşadığı demokratikleşmenin doğal ve asli unsurlarından biri olduğunu ifade etti.

Acı yaşayan, yaralı insanların olduğu bir ülkede kimsenin kazanamayacağını dile getiren Bostancı, "Soğukkanlı olacağız. İstekleri etkisi altında kalmamış bir akılla hareket etmeye devam edeceğiz. Bizim çözüm sürecinden başka çıkarımız yoktur kesinlikle. Öbür türlüsü çılgınlıktır" görüşüne yer verdi.

"6-7 Ekim olaylarına küresel düzlemde bakılmalı"

SDE Başkanı Birol Akgün, Türkiye'nin son derece kritik bir dönemden geçtiğini, Enstitü olarak Türkiye'nin değişim ve dönüşümünün hızlandığı bu süreçte toplumun ve siyasetin önünü açmak için çaba gösterdiklerini anlattı.

Çözüm süreci konusunda değerlendirmelerde bulunan Akgün, 6-7 Ekim olaylarında 40'a yakın kişinin hayatını kaybettiğini ve bu olayların önemli maddi zarara sebep olduğunu ancak bunun ötesinde bir güven kaybı yaşandığını söyledi.

Akgün, "6-7 ekim olaylarını sadece bir iç sorun olarak görmeyip bu olay hakkında küresel düzlemde üç boyutlu yapıcı ve derin tartışmalar yapmak zorundayız" dedi.

SDE Tarihsel Hafıza Araştırmaları Koordinatörü ve araştırmacı yazar Orhan Miroğlu da çözüm sürecinin çok önemli bir süreç olduğunu ifade ederek, çözüm sürecinin Mahabat, Erbil ve Kobani'nin geleceğine bağlanamayacağını, bu sürecin hepsinin üstünde olduğunu kaydetti.

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Siyaset Haberleri

HÜDA PAR’dan İslam âlimi Şeyh Said için soru önergesi
HÜDA PAR'dan TV dizilerindeki pervasızlığa tepki
HÜDA PAR: Kürt meselesinin araçsallaştırılmasına artık müsaade edilmemeli!
HÜDA PAR, siyonistlerle ticaretin devam ettiği iddialarına ilişkin Meclis'e soru önergesi verdi
CHP'nin bize karşı yapıp ettiklerine karşı onlara yapılana 'oh olsun' demeyiz!