HÜDA PAR Diyarbakır İl Teşkilatı, 2'nci Olağan Kongresini gerçekleştirdi. Seyrantepe Kapalı Spor Tesisleri'nde düzenlenen Kongre Kur'an-ı Kerim tilavetiyle başladı.
HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu’nun katıldığı kongrede, yoklamanın ardından divan kurulu oluşturuldu. Divan kurulu, mali raporu ve faaliyet raporunu üyelere sunarak ibra etti.
Açılış konuşmasını yapan HÜDA PAR Diyarbakır İl eski Başkanı Şeyhmus Tanrıkulu, görevde bulundukları üç yıllık sürede Diyarbakır’ın tarihsel ve siyasi yöndeki önemini göz önünde bulundurduklarını söyledi.
"Mazlumlara zulmedenler iflah olmamışlardır"
Tanrıkulu "Bu süreçte çok zorluk ve sıkıntılarla karşılaştık. Allah’a hamdolsun siz değerli üyelerimizin yardım ve fedakârlıklarıyla hür davamızı her eve köy köy, ilçe ilçe dolaşarak ulaştırdık. Rabbim hepinizden razı olsun. Olağan kongremizde, yine bu salonda konuşmamızı yaparken, 6-8 Ekim olaylarında hayatlarını kaybeden şehitlerimizi yâd etmiştik. O kongreden sonra bir şehidimiz daha var. Geçen kongrede bu salonu süsleyen şehit Aytaç Baran’ı rahmetle yâd ediyorum. Zalimleri Allah’a havale ediyorum. Bugün zulüm devam etmekte. Maalesef bu mağduriyetler devam ederken kanser hastası bir mahkûmu elleri kelepçeli hastanelerde ameliyat odalarında görmekteyiz. Oysaki bu duruma ne insani değerlerimiz izin verir ne de inanç değerlerimiz izin verir. Bu hastalarımıza bunu reva görenleri kınıyorum, protesto ediyorum. Geçmişten ibret almalarını tavsiye ediyorum. Çünkü mazlumlara zulmedenler iflah olmamışlardır." dedi.
Diyarbakır’ın ekonomik ve siyasi olarak çok büyük badireler atlattığını söyleyen Tanrıkulu, konuşmasına şöyle devam etti:
"Son birkaç yıl içerisinde Diyarbakır ihracatçısının Irak Kürdistanı’na yaptığı ihracat yüzde 60'a düşmüş durumda. Bundan dolayı işten çıkarmalar ve işsizlik, Türkiye ortalamasının iki katına çıktı. Bu genç kardeşlerimize istihdam alanı oluşturulması gerekirken, cazibe merkezlerinin iptal edilmesinden dolayı gençlerimiz boş vakitlerini parklarda, uyuşturucuya müptela bir halde geçirmekteler. Esnafımızın, Diyarbakır’a yatırım yapan kardeşlerimizin ve tüccarların önünün açılması lazım. Türkiye’nin referandumdan sonra almış olduğu ambargo kararları, uçuş yasakları gibi yanlışlardan dönmesi gerekiyor. Aksi takdirde şu anda ticaret yapan kardeşlerimiz zaten zar zor ayaktadırlar. Onlar da iflasın eşiğine gelmişlerdir. Hükümetin adım atması gerekiyor."
"Bölgemiz sistem tarafından haksızlıklara ve zulme maruz kaldı"
"Bölgemiz bir asırdır pozitif ayrıcalığa tabi tutulması gerekirken, sistem tarafından haksızlıklara ve zulme maruz kalmıştır." diyen Tanrıkulu, daha sonra şöyle konuştu:
"Diyarbakır ile ilgili çok rapor yayınladık. Sur esnafının sorunlarını dile getirdik. Onların sözcüsü olmaya çalıştık. Bazı hususların altını çizmeye ihtiyaç var. Bölgemizin bir asırdır pozitif ayrıcalığa tabi tutulması gerekirken sistem tarafından haksızlıklara ve zulme maruz kalmıştır. Bugün bölge ekonomisi ortalamanın çok altındadır. Bu konuda pozitif bir ayrıcalık yapılmalıdır. Biz Diyarbakır olarak bir kez daha hızlı yük treninin Diyarbakır’a kadar getirilmesi gerektiğini dile getiriyoruz. Hızlı yolcu treni aynı şekilde. Hızlı otobanın en azından Diyarbakır’a kadar getirilmesini talep ediyoruz. Bunun biran önce yerine getirilmesi gerekir. Diyarbakır’ın çevre yolu yok, yıllardır sözde çalışmalar yapılıyor ama hiçbir gelişme yok. Bu mağduriyetin giderilmesi gerekiyor."
"Yapacağımız her işte Allah’ın rızasını gözeteceğiz"
HÜDA PAR İl Başkanlığına yeni seçilen Metin Kaya ise konuşmasında, bu kutlu göreve layık olmak için ellerinden geleni yapacaklarını söyledi.
Kaya, "Bununla birlikte bu kutlu görevi bizden önce yüklenip layıkıyla bugüne kadar getiren dava arkadaşlarım, başta il başkanımız sayın Şeyhmus Tanrıkulu ve teşkilatımıza da teşekkür ederim. Kardeşlerimiz bu görevi layıkıyla bugüne kadar getirdiler. Bu kutlu bayrağı bugüne kadar layıkıyla taşıdılar. Allah’ın izni ile bugünden sonra bu bayrağı onların bıraktığı yerden biz de layıkıyla daha ileriye götüreceğiz. Ben ve teşkilatım nasıl ağır bir yükün altına girdiğimizin farkındayız. Allah'ın izni ile bu yükü en iyi şekilde taşıyacak ve sizleri mahcup etmeyeceğiz. Bu süreç içerisinde bizler hata ve yanlış yapar isek bizleri uyarıp engellemenizi; doğru işler yapar isek bizleri destekleyip yardımcı olmanızı temenni ediyorum. Yapacağımız her işte, atacağımız her adımda Allah’ın rızasını gözetecek ve bu uğurda mücadele edeceğimizden hiç şüpheniz olmasın. Rabbim bizleri bir an dahi kendi yolundan ayırmasın." dedi.
Dünyanın dört bir yanında Müslüman kanının oluk oluk akıtıldığını belirten Kaya şunları söyledi:
"Milyonlarca Müslüman topraklarından muhacir edilmiş. Emperyalistler, siyonistler ve komünistler vampirler gibi mustazafların ve garibanların üstüne üşüşmüş, kanlarını emiyorlar. Bütün Müslüman toprakları işgal altında. Müslümanlar perişan bir halde. Kudüs işgal altında, Filistinliler katlediliyor, Suriye kan gölü olmuş, Afganistan bombalanıyor, Yemen yerle bir edilmiş, Arakan kan ağlıyor, Mısır zindanları Müslümanlarla doldurulmuş, Arabistan hizmetkar olmuş. Ey ümmet nedir bu halin? Ne zaman uyanacaksın? Nerede kaldı kardeşlik? Nerede ümmet? İşte dünyanın hali bu. Ya Rabbi sen ümmeti bu perişan halden kurtar. Ülkemiz bu ateş çukurundan uzak değildir. Bizler de bu ateş çukurunun kenarına kadar sürüklenmişiz. Her an bu ateş çemberi içerisinde kendimizi bulabiliriz. Haksızlığın, adaletsizliğin ve tarafgirliğin zirve yaptığı bir dönemde yaşıyoruz. Herkese parsel parsel adalet hediye edilirken, dindarlar zalimlerin oluşturmuş olduğu devlet hafızasından nasipleniyorlar. Yusufi kardeşlerimiz halen zulmen zindanlarda tutuluyor. Ya Rabbim bu kardeşlerimize de hayırlı bir kapı aç."
"Gecemizi gündüzümüze katıp sıkıntıları ortadan kaldırmaya gayret edeceğiz"
Kaya son olarak şunları kaydetti:
"Sahabe şehrimiz, Diyarıbekirimizin böyle olması mı gerekiyordu? Ahlaksızlık, uyuşturucu, yolsuzluk ve işsizlik had safhaya ulaşmış. Kardeşlik yok edilmiş. Toplumumuz birbirine düşman edilmiş. Bir zamanlar birileri 'Kürt hakları' diye Kürt şehirlerinin her tarafında çukurlar kazdılar. Bunlar çukurlar için hazırlık yaparken devletin buradaki yetkilileri de göz yumdular. 'Çözüm süreci' dediler. Ama süreç Kürtler için perişanlık sürecine döndü. Dağdaki de şehirdeki de gariban Kürtleri vurdular. Dün bölgedekilere verilen haklar, bugün tek tek geri alınmaya başlamıştır. Örgüt 'Bu hakları ben kazandım.' diyor. Devlet, 'Ben verdim, bak nasıl senden geri alıyorum.' diyor. Arada yine gariban halk eziliyor. Evet devlet diyor ki 'Ey Diyarbakır, ben sana hiçbir hak vermedim. Ben bütün hakları bir örgüte verdim. Bugün örgüt ile aram bozuldu, verdiklerimi geri alıyorum.' Esnaflarımız, memurlarımız, gençlerimiz annelerimiz ve bacılarımız devlet ile örgüt arasında ezilmiş, perişan edilmişler. Diyarıbekirimiz örgüt ile devlet arasında perişan edilmiştir. Siyasi ihtirasları için bu halkımızı tarumar etmişler. Bizler sadece sizlere hatırlatmaya çalışıyoruz. Siz Diyarıbekirimizin perişan halini bizden daha iyi biliyorsunuz. Maddi ve manevi bütün sıkıntılarına vakıfız. Allah’ın izniyle gecemizi gündüzümüze katıp bu sıkıntıları ortadan kaldırmaya gayret edeceğimize hiç şüpheniz olmasın. Sizlerle birlikte cadde cadde, sokak sokak, ev ev, köy köy dolaşacak halkımızın sorunlarıyla ilgilenecek, onlara merhem olmaya gayret edeceğiz inşallah. (Emrah Deniz, Mehmet Çelik-İLKHA)