HÜDA PAR Genel Başkanı İshak Sağlam, dış gündemin öne çıkan başlıklarını değerlendirdi. Değerlendirmede; Muhsin Fahrizade suikasti, Mısır'da cunta yönetiminin İhvan korkusu ve Netanyahu'nun Suudi ziyareti vardı.
Mısır mahkemesinin, Müslüman Kardeşler Teşkilatını 5 yıl süreyle "Terörist Oluşum Listesi"ne dâhil etme kararını değerlendiren Sağlam, "Mısır'ı her anlamda 2011 öncesi döneme sürüklemeyi hedefleyen adımlara karşı, ivedilikle harekete geçilmeli." dedi.
Siyonist rejimin başı Netenyahu'nun, Suud Veliaht Prensi Muhammed Bin Selman ile görüşmesini de değerlendiren Sağlam, Suudi Arabistan yönetiminin, geldiği nokta itibarıyla İslam Ümmetine açık bir ihanet içerisinde olduğunu sözlerine ekledi.
Muhsin Fahrizade suikasti
Şehid edilen İranlı nükleer bilimci Muhsin Fahrizade saldırısını tel'in eden Sağlam, "İranlı nükleer bilimci Muhsin Fahrizade uğradığı bir terör saldırısında şehid oldu. Siyonist işgal rejimi sözde başbakanı Netanyahu'nun 2018'deki bir konuşmasında 'bu ismi unutmayın' diyerek Fahrizade'yi hedef göstermesi, suikastin arkasında MOSSAD'ın olduğunu ortaya koymaktadır. Zira siyonist işgal rejiminin 2018'de de Fahrizade'ye yönelik başarısız bir suikast girişiminde bulunduğu ortaya çıkmıştı. Bağımsız bir ülkenin topraklarını ve egemenliğini ihlal ederek gerçekleştirilen bu terör saldırısını tel'in ediyoruz." dedi.
"Bu pervasızlığa karşı tüm uluslararası kuruluşları harekete geçmeye çağırıyoruz"
Siyonist işgal rejimine karşı uluslararası hukukun devreye girmesi gerektiğini vurgulayan Sağlam, "Filistin'de gerçekleştirdiği işgal ve katliamların yanı sıra; birçok ülkede suikast eylemleri gerçekleştiren siyonist işgal rejimi, uluslararası kuruluşlar ve devletlerin ikiyüzlülüğünden faydalanmaktadır. Yaptığı hiçbir saldırının bedeli ödettirilmediği için bundan sonraki süreçte de işgalci rejime benzer saldırılara yeltenme cüreti vermektedir. Fahrizade ve bundan önceki birçok suikastin faili olan siyonist işgal rejimine karşı uluslararası hukukun devreye girmesi gerekir. 'Normalleştirme' anlaşmalarından büyük cesaret alan işgal rejimi son eylemiyle bir terör çetesi olduğunu bir kez daha ortaya koymuştur. İşgal rejimi var olduğu müddetçe bu coğrafyaya asla istikrar ve sükûnet gelmeyecektir.
Fahrizade'ye yapılan saldırıyı kınıyor, İran halkına taziyelerimizi sunuyoruz. Merhuma Allah'tan rahmet, ailesine ve sevenlerine sabr-ı cemil diliyoruz. Bu pervasızlığa karşı tüm uluslararası kuruluşları harekete geçmeye çağırıyoruz." ifadelerini kullandı.
Mısır'da cunta yönetiminin İhvan korkusu
Mısır mahkemesinin, Müslüman Kardeşler Teşkilatını 5 yıl süreyle "Terörist Oluşum Listesi"ne dâhil etme kararını değerlendiren Sağlam, "Ülkenin seçilmiş ilk sivil yönetimini askeri darbe ile deviren cuntacıların, meşru bir hareket olan İhvan-ı Müslimin'i ikinci kez terörist ilan etmesi, korkularının bir sonucudur. Bununla da yetinmeyen Cunta, İhvan'ın 285 üyesinin ve 3 kuruluşun mal varlığına da el koydu. 2013'ten bu yana cuntacı yönetim tarafından onlarca muhalif delilsiz suçlamalarla idam edildi. İnsan hakları ve özgürlük propagandası yapan Batılı ülkelerin ikiyüzlü yöneticileri ve kuruluşları, cunta muhaliflerine yönelik insan hakları ihlalleri ile silahsız bir fikri ve siyasi hareketi hedef alan katliamı görmezden gelmektedir." dedi.
"Mısır'ı her anlamda 2011 öncesi döneme sürüklemeyi hedefleyen adımlara karşı ivedilikle harekete geçilmeli"
Mısır'da muhaliflere yönelik başlatılan cadı avına karşı Müslüman kamuoyuna çağrıda bulunan Sağlam, "Mısır'ı iç ve dış politikada piyon haline getiren cunta yönetimi, son kararlarla tüm muhalif hareketleri ortadan kaldırmayı hedeflediğini ortaya koymuştur. Cuntacılar, Mısır halkının diktatör Mübarek'e karşı kazandığı zaferi hedef almıştır. Cunta rejimiyle birlikte Mısır, Mübarek dönemi istikrarsızlığına yeniden sürüklenmiştir. Mısır'da muhaliflere yönelik başlatılan cadı avına karşı başta Mısır halkı olmak üzere insan hakları kuruluşları ve Müslüman kamuoyunu ses vermeye davet ediyoruz. Mısır'ı her anlamda 2011 öncesi döneme sürüklemeyi hedefleyen adımlara karşı ivedilikle harekete geçilmeli, Mısır sivil ve insan haklarına saygılı meşru bir yönetime kavuşturulmalıdır." çağrısında bulundu.
Netanyahu'nun Suudi ziyareti
Geçen hafta siyonist rejimin başı Netenyahu'nun, MOSSAD şefi Yossi Cohen ile birlikte Suudi Arabistan'ın Neom kentine giderek Suud Veliaht Prensi Muhammed Bin Selman ile görüşmesini de değerlendiren Sağlam, "ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo'nun da toplantıya katıldığı iddia edildi. Suudi Krallığı tarafından şu ana kadar bir yalanlama gelmedi. Bütün Müslümanlara ve Kudüs davasına açık bir ihanet olan bu görüşme, siyonist rejimin işgal ve katliamlarını normalleştirmeye matuftur. Bu durum, Müslümanların ilk iki haremi olan Mekke ve Medine'yi idaresi altında bulunduran Suudi Krallığı ve 'Hadim'ül Harameyn' sıfatını kullanan kral için bir utanç ve zillettir." dedi.
"Suudi Arabistan yönetimi, geldiği nokta itibarıyla İslam Ümmetine açık bir ihanet içerisindedir"
Suud yönetiminin meşruiyetini büsbütün kaybettiğini vurgulayan Sağlam, "İslam Ümmetinin değerleri ve izzeti için her şeylerini feda eden HAMAS ve İhvan-ı Müslimin'i terörist ilan eden Suudi Arabistan Ulema Heyeti'nin bu ihanetteki rolü çok büyüktür. Suudi Arabistan yönetimi, geldiği nokta itibarıyla İslam Ümmetine açık bir ihanet içerisindedir. Kendi kutsallarını çiğneyip siyasi çıkarları için siyonizme ve emperyalizme yardakçılık yapan bir yönetim, hiçbir zaman rahat yüzü görmeyecektir. Suudi yönetimi, bu ihaneti nedeniyle halkın vicdanında mahkûm olmuştur ve meşruiyetini büsbütün kaybetmiştir." şeklinde ifade etti.