24 Haziran'da yapılacak seçimler dolayısıyla siyasi parti liderleri TRT'de propaganda konuşması yaptı. Bu kapsamda 19.27 ile 19.37 saatleri arasında konuşan HÜDA PAR Genel Başkanı Mehmet Yavuz, önemli tespit ve değerlendirmelerde bulundu.
Yavuz'un yaptığı propaganda konuşmasının tamamı şöyle:
Bismillah
Muhterem Kardeşlerim,
Sizlere Türkiye’nin en genç partisi, HÜDA PAR Genel Başkanı olarak sesleniyorum.
Allah'ın selamı, rahmeti ve bereketi hepinizin üzerine olsun.
Belki bazılarınız ilk kez HÜDA PAR'ın ismini duyuyorsunuz. HÜDA PAR'ı tanıdıkça kendi partiniz olduğunu ve sizi temsil ettiğini göreceksiniz.
Evet HÜDA PAR, bizler tarafından kurulmuştur. Ama HÜDA PAR sizin partinizdir.
HÜDA PAR, sizin inancınızla şekillenen gönül dünyanızın siyasetteki karşılığıdır.
Siz, insanlığa güzel günler yaşatmış büyük bir medeniyetin mensuplarısınız.
HÜDA PAR, o büyük medeniyetin mensupları olarak sizin kendiniz için, memleketiniz için, ülkeniz için, insanlık için, dünya için yapmak istediklerinizi yapmak üzere var olan bir partidir.
HÜDA PAR sizin dünyanızın, ümitlerinizin partisidir.
HÜDA PAR 2013’ten bu yana siyaset sahasındadır. İlk kez Türkiye genelinde seçimlere katılıyor. Çünkü bu ülkenin her karışı için yapmak istediği güzel işler vardır.
HÜDA PAR, Edirne’den Hakkari’ye, Sinop’tan Antakya’ya bu ülkenin her noktasında “Ben de Önce İnsan, Öncelik Adalet diyorum.” diyen her birinizin sesini Büyük Millet Meclisi’ne duyurmayı vaat ediyor. Bu aziz memleketin aziz insanları olarak her birinizin gönlünden geçen onurlu siyaseti icra etmek istiyor.
Aziz kardeşlerim,
“Önce İnsan, Öncelik Adalet” diyoruz.
Neden? Çünkü bizim büyük medeniyetimizin Yol Kılavuzuna göre İnsan eşref-i mahlukattır, yaradılmışların en değerlisidir.
İnsan, yeryüzünün efendisidir. Her tür hizmete layıktır. İşte bu inançla, bu memleketin bütün insanlarını, insanlıkta kardeşimiz olarak biliyoruz.
Partiniz, kendisini Allah’ın bahşettiği bu makamda gören her bir şahsın partisidir.
Öncelik Adalet diyoruz. Çünkü,
Adalet Hakkın hâkimiyetidir. Adalet varsa hak yerini bulmuştur. Adaletin olmadığı yerde zulüm vardır. Zulüm karanlıktır. Karanlık, küfrandır. Hakkın inkârıdır.
Biz bu memleketin acılarının farkındayız.
Biz, bu memleketin kazanımlarının da farkındayız.
Bu memleket için istikrarın öneminin de farkındayız.
İstikrarın yeni kazanımlarla idame edilmesi için,
İliklere kadar hissedilen acıların izale edilmesi için,
Meclis’te sizi hakkıyla temsil edecek kadrolara ihtiyaç olduğuna inanıyorsunuz. Sesinizin mecliste güçlü bir şekilde yankılanmasını istiyorsunuz.
Beni ekranlarından izleyen, radyolarında dinleyen Kardeşlerim,
Lütfen bizi izleme, bizi dinleme imkânı bulmayanlara bu mesajımızı ulaştırın!
Partiniz HÜDA PAR’ın bu seçimlerdeki varlığı, sizi temsil ihtiyacının giderilmesi içindir.
Allah’ın izniyle siz, evinizde çocuklarınız arasında iken iş yerinizde işinizin başında iken benim temsilcim HÜDA PAR Meclis’te diyeceksiniz.
Bizzat siz Meclis’te bulunurcasına temsilinizin en üst düzeyde gerçekleştirildiğine şahit olacaksınız.
Siz asıllar olarak; HÜDA PAR listelerinden Meclis’e gönderdiğiniz vekillerinizle iftihar edeceksiniz. HÜDA PAR’ı tercih etme kararınızdan onur duyacaksınız.
Aziz Kardeşlerim,
Bu memlekette taş üstüne taş koyan herkesi takdir ediyor, herkese teşekkür ediyoruz.
Lakin, maddi bir kalkınma yaşarken manevi bir boşluk yaşıyoruz. Madden kalkınırken manen bir tatminsizlik içinde bulunuyoruz.
Bu çaresiz bir hâl değildir.
Biz, aziz bir yolun yolcusuyuz.
Bizim yolumuzda madden ve manen bir arada kalkınmak mümkündür.
HÜDA PAR’ınız size böyle bir kalkınma vaat ediyor.
Bize yabancı, ithal ürünü kapitalist bir ekonomi anlayışıyla bizim dayanışma kültür ve medeniyetimiz zarar gördü. Bunun sonucunda zengin, fakire yabancılaştı. İki kesimin çocukları ayrı mekânlarda büyüyor, ayrı okullarda okuyor, birbirini tanımıyor, birbirinin derdini bilmiyor ve anlayamıyor.
Bu kapitalist sistemde anne babalar, fabrikalarda, mega marketlerin dehliz misali depolarında, izbe tekstil atölyelerinde açlık sınırının altında bir ücretle çalışmak zorunda kalıyor. Evde öksüz gibi bekleyen çocuklar, anne baba sevgisine doymadığı gibi, verilen ücretle karnı da doymuyor. Bu adil değildir.
HÜDA PAR’ınız zenginin zenginleşirken toplumundan kopmadığı, kardeşlerini unutmadığı, anne babaların açlık sınırının altında çalıştırılmadığı kalkınmış bir Türkiye vaat ediyor.
Hem kalkınacağız hem özümüzü unutmayacağız. Biz bunun mümkün olduğuna inanıyoruz. Siz de buna inanıyorsunuz. O hâlde hep birlikte bunu başarabiliriz.
Aziz kardeşlerim, Çektiğiniz sıkıntıların ve yaşadığınız acıların farkındayız, zira sizinle beraber bunları yaşıyoruz.
Bu nedenle önce insan öncelik adalet dedik. İnsanca yaşamak için adaletin öncelenmesi lazım. Bunun için; yargıda, ekonomide, siyasette adalet olmalı. Gelir dağılımında adalet, vergi toplanmasında adalet, temsilde adalet, işe alımda adalet diyoruz.
Yargıda adalet yok
Cezaevlerinde yatan 254 bin mahkûm ve tutuklu var.
7,5 milyon ceza dosyası, bunların her birinin 2 sanığı, 2 tanığı 2 de şikâyetçi olursa, yaklaşık 40-50 milyon insan bir şekilde mahkemelerde sürünüyor
Bu normal bir durum değil.
Hâlâ, yüzlerce 28 Şubat mağduru kardeşiniz cezaevlerinde… Haksız yere yattığından emin olduğumuz ve 30 yılını doldurmak üzere olan mağdurlar var. Sizler şu an evlerinizde bizi dinlerken onlar parmaklıkların arkasında bulunuyorlar.
Dün 18-20 yaşında zindana atılan delikanlılar, bugün ellili yaşlarda hâlâ hapislerde çürütülüyorlar.
Bu zulme son vermek, o acıyı yüreğinde hisseden HÜDA PAR’ınızın Meclis’te temsil edilmesine bağlıdır.
Güvenlik soruşturması bahanesiyle 22 yaşındaki üniversite mezunu gencecik evlatlarımız memur bile yapılmıyor. Türkiye, bunu daha önce ne zaman yaşamıştı? Bizim hafızamızda yeri bile yok.
Bir ülkenin başarılı evladlarının önü mülakatlarla kesiliyorsa ve kadrolar mezat pazarına düşmüşse tuz kokmaya başlamış demektir.
HÜDA PAR’ınız Meclis’te sizin adınıza bulunacak ve söz veriyorum, bu hâle son vermek için o güvenlik soruşturmalarından geçmeyen çocukların öz anne ve babaları gibi çalışacaktır.
Beni dinleyen aziz anne ve babalar, genç kardeşlerim;
Bizim medeniyetimizde mü’minler ancak kardeştir. Bizim tarihimizin hiçbir aşamasında dil yasağı diye bir yasak olmamıştır.
Türk, Kürd, Arap, Laz, Çerkez, Abaza, Boşnak, Arnavut… Hepimiz Hz. Peygamberin takipçileri değil miyiz? Öyleyse neden birbirimize karşı üstünlük taslayalım? Neden birbirimizin hak ve hukukunu, birbirinin aleyhinde görelim?
Ne yazık ki Batı medeniyetinin ayrılıkçı ırkçılığının içimize sirayet etmesiyle biz bu çirkin, bu insanlık dışı, bu berbat yasakla yüz yüze kaldık.
Türkiye, bu konuda bir mesafe kat etti, bu ayıptan kısmen kurtuldu. Ama bunun anayasal güvenceye kavuşması lazım.
Kürd meselesinde bugüne kadar ne yazık ki daha çok vakanın sonuçları ile uğraşıldı. İslam memleketlerine göz diken emperyalistler, bizi sürekli vakanın sonuçları ile uğraştırarak enerjimizi tüketiyor.
Hiçbirimizin iyiliğini istemeyenler, hepimizi uğraştıracak sonuçlar hâsıl ederek bizi o sonuçlar içinde tüketmeye çalışıyor.
Emin olunuz ki birimizin iyiliği hepimizin iyiliğidir. Birimizin acısı hepimizin acısıdır. Biz, bu işin üzerine gitmek ve nedenlerini ortadan kaldırmak zorundayız.
Bizi çirkin dil yasakları ile yüz yüze bırakan, Batı’dan gelen habis ideolojilerdir. Gelin, Allah’ın Selamı üzerine olsun Peygamderimiz'in Veda Hutbesi’nde buyurduğu gibi 'ırkçılığın her türünü ayaklarımızın altına alalım.' Birbirimizin dilinin önüne engeller koyarak düşmanlarımıza prim vermeyelim. Bu aziz memleketi hep beraber huzur dolu güzel günlere taşıyalım.
Kardeşlerim,
Ne yazık ki dışarıdan alınan taklit ürünü kanunlarla aile kurumu ağır hasarlı hâle getirildi. Bunun sonucunda aileler dağıldı, anne veya babasından birini tercih etmek zorunda kalan, anne ve baba şefkatinden mahrum ailesiz bir nesil yetişti. Bunun yanında evladını katleden anne baba ile anne babasını katleden evladların yetiştiği bir sosyal felaketle karşı karşıyayız.
Buna bir de eğitim kurumlarımızın problemleri eklenince değerlerine inanmayan, kendisine güvenmeyen, görgü kurallarını bilmeyen, elini kullanamayan, gün boyu vaktini ekran seyrederek geçiren bir gençlik yetişti. Gençliğimiz yarınımızdır. Sorumluluk yüklenmeyen, hesap vermeyen ve hesap sormayan, üretmeyen bir gençlik ölü bir gelecektir.
Bunun yanında; İslam dünyasının hâli malum, Kudüs’ümüz kendisini kurtaracak Selâhaddîn’leri ve Fatih’leri bekliyor.
HÜDA PAR’ınız, büyük medeniyetimizin çekirdeği olacak, sağlıklı bir ailede büyümüş, medeniyetinin kaynak ve değerlerine güvenen, görgü kurallarını bilen, üreten, önder bir gençlik yetiştirme sözü veriyor.
İnanıyoruz ki, Selâhaddîn’ler ve Fatih’ler, bu imanla, talim ve terbiye ile, yüksek kabiliyetlerle yetişmiş böyle bir gençliğin içinden çıkacaktır. Başta Kudüs olmak üzere İslam Ümmeti'nin kurtuluşunu böyle bir gençlikle sizlere müjdeliyoruz.
Konuşmamı tamamlarken
Sizlere 24 Haziran için HÜDA PAR’ınızın 24 sözünü huzurunuzda vermek istiyorum. Sizleri bu sözlere şahit kılmak istiyorum.
HÜDA PAR’ın iş başına gelmesi durumunda,
Siyasi çıkarlar uğruna toplum kutuplaştırılmayacak, bütünleştirici olunacak.
İnsanlar düşüncelerini ifade etmekten korkmayacak.
KHK’lar ile kurunun yanında yaşın yanmasına izin verilmeyecek.
OHAL kalkacak. Güvenlik soruşturması ve her türlü istismara açık mülakat olmayacak. Kişi Liyakatli ise hakkına kavuşacak.
Partizanlık yapılmayacak. İşe alma, ihale dağıtma ve yargıdaki “borsa”lara son verilecek.
Vatandaş rüşvetsiz hizmet ve yönetimle tanışacak.
Anadilde eğitim alınması için gerekli şartlar sağlanacak. Bu hak, talep eden herkese verilecek.
Kürd meselesi eşit vatandaşlık ve adalet temelinde çözülecek.
Çiftçiler hazine gibi korunacak, kullanacağı mazottan vergi alınmayacak.
Devlet vergi toplamada şahin gibi olmayacak. Gerektiğinde negatif vergi uygulanacak.
Uyuşturucu ve alkol ile etkin mücadele edilecek.
Gençlere iş bulunacak. Diplomalı işsizliğe son verilecek.
Kadına şiddet ve kadın istismarının önlenmesi için ciddi ve caydırıcı önlemler alınacak.
Asgari ücret yükseltilerek “altın” fiyatına endeksli olarak sabitlenecek. Asgari ücretten vergi alınmayacak.
Her evden en az bir sigortalı çalışan olacak. Dar gelirlilere ucuz ve vergisiz elektrik, doğalgaz ve su verilecek.
Mevsimlik işçilere sosyal güvence verilecek. İşçi ölümlerini önleyici ciddi ve caydırıcı tedbirler alınacak.
Emeğin sömürülmesine fırsat verilmeyecek, işçi ezdirilmeyecek, sermaye düşmanlığı da yapılmayacak.
Faize dayalı sistem terk edilecek.
Devletin itibarı vatandaşın refahındadır. Kamuda israf ve lüks bitecek.
Müslüman halkımızın inancına aykırı kanun çıkarılmayacak. Farklı inanç grupları ve kültürler dışlanmayacak. Kimse ötekileştirilmeyecek.
Siyonist terör rejimi ile ilişkiler kesilecek, devlet olarak tanınmasından vazgeçilecek.
Zina yeniden suç sayılacak. Devlet gözetiminde fuhuş, devlet eliyle kumar yasaklanacak.
Profesyonel orduya geçilerek askerlik zorunlu olmaktan çıkarılacak.
Ceberrut, dayatmacı devlet anlayışı terkedilecek. Vatandaşa emreden değil hizmet eden devlet anlayışı hakim kılınacak.
Yeni bir anayasa ihtiyacı ortadan kalkmamıştır. Yerli ve sivil bir anayasa yapılacak. Seçim barajı temsilde adalet için sıfıra indirilecek.
İLKHA