Bunu basit bir politika yazısı olarak görmeyin. Zaten orta yerde seçim filan da yok.
Evet, Hüda PAR gündemle ilgili bir açıklama yapıyor ve o konudaki görüşünü bildiriyorsa özellikle yetkililerin kulak vermesini tavsiye ederiz.
Çünkü Hüda PAR konuşuyorsa mutlaka sahadan konuşuyordur, işin içinden konuşuyordur.
Hüda PAR bir şeyler söylüyorsa gerçekten o konuda bildikleri vardır, daha da önemlisi şahid oldukları vardır, tecrübeleri vardır.
Bu parti bir takım politika heveslilerinin bir araya gelerek kurdukları bir parti değildir. Mensuplarının tamamına yakını Müslümanca bir hayat için bedel ödemişlerdir.
Sonra, Mustazaflar Hareketinin partileşme kararının alınmasında yani Hür Dava Partisinin kurulma sürecinde sayısız âlim ve seyda olduğu gibi daha da önemlisi söz konusu âlimler partinin kuruluşundan sonra işleyişinde, yürüyüşünde de bizzat varlardır.
Ümmetin tamamının maslahatı ve menfaati üzerinde ısrarla durduğu kırmızıçizgisidir. Bireylerin veya gurupların maslahatından öte Müslümanların tamamının iyiliğidir. Bu, şu anlama geliyor; bireylerin ve gurupların küçük menfaatleri bazı durumlarda terk edilir.
HÜDA PAR’ın sesine yetkililerin yanında camialar ve bireyler de kulak vermelidir diye düşünüyorum.
Ulemanın dahil olduğu yapılar özellikle gençler için savruluşların önüne geçen bir liman mesabesinde, yaşanabilir, dengeli ve tutarlı bir zemindir.
Sonra, ulemanın müdahil olduğu yapılar gençlerin kabiliyetlerinin sağlıklı bir şekilde ortaya çıkıp sergilenebileceği, değerlerin kendilerini gösterebilecekleri alanlardır.
Durum böyle olunca HÜDA PAR’ın partilerden bir parti olarak görülmemesini, kulak verilmesini tavsiye ederiz.
Not: Müslümanların ablası, tesettür mücadelesinin sembolü, şuurlu bir tesettürü okullara ve hayatın diğer alanlarına taşıyan, o yıllarda ülkeyi karış karış gezen muhterem Şûle Yüksel Şenler ablamıza Allah Teala’dan mağfiret diliyorum.
Önce o vardı, o varken kimse yoktu, İslam davası ve şuurlu tesettür adına cezaevine girmek ilk önce ona nasip oldu. Sadece tesettür değil aynı zamanda bir şuur mücadelesi verdi. Simdi bu ülkede ne kadar Şûle varsa hepsi de bizim Şûle ablamızın bir hatırasıdır. O yıllarda durmak dinlenmek bilmedi koştu koştu, dergilerde, gazetelerde yazdı. Ortalarda kimsenin olmadığı bir zamanda İslam cephesinin adeta bir dişi aslanıydı o. Unutmayacağız onu.