HÜDA PAR, MEB'in yeni eğitim müfredatı taslağını değerlendirdi

Milli Eğitim Bakanlığı'nın yayınladığı yeni eğitim müfredatı taslağını değerlendiren HÜDA PAR, yeni müfredatta bazı belirsizliklerin olduğunu ve bu kısır döngünün eğitim sistemini yaz-boz tahtasına çevirdiğine dikkat çekti.

Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk tarafından açıklanan yeni eğitim sistemiyle ilgili değerlendirmelerde bulunan HÜDA PAR Eğitim İşleri Başkanlığı, sürekli değişen eğitim sisteminin adeta yaz-boz tahtasına döndüğünü söyledi.

Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, 18 Mayıs 2019 günü "Ortaöğretim Tasarım Tanıtım Toplantısı" düzenlemiş ve yeni ortaöğretim ders çizelgelerini kamuoyu ile paylaşmıştı. Konuya dair önemli değerlendirmelerde bulunan HÜDA PAR, "Yeni sistem, netlik kazanmamakla beraber sistemin handikaplarını giderip gidermeyeceği hususu bir muammadır." denildi.

Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk tarafından açıklanan yeni eğitim sisteminin, şekilsel bazı rötuşlarla sınırlı kaldığı söylenen açıklama, "Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, liselerde yapılması düşünülen değişiklikler, tatil süreleri ve yeni sistemin detaylarını açıkladı. Açıklamasında liselerde 'reform' sayılabilecek değişiklilerin planlandığını ve 13 haftalık yaz tatilinin 2 haftasının Kasım ve Nisan aylarına alınarak birer haftalık ara tatile yer verileceğini ifade etti. Eğitim sistemimizin eğitim anlayışı ve müfredat başta olmak üzere, birçok sorunu, handikabı ve pedagojiyle uyumlu olmayan açmazlarının olduğu bir realitedir. Bu sorunlar perspektifinde yapılması düşünülen değişikliklere bakıldığında, sorunların merkezini teşkil eden; eğitim anlayışı, müfredat ve mantaliteye dokunulmadığı, şekilsel bazı rötuşlarla sınırlı kalındığı görülmektedir. Tatil günlerinin sayısı, bunların dağılımı ve diğer şekilsel boyutlar düzenlenirken halkın ekonomik durumu ile ülke şartları göz önüne alınmalıdır. Tatil günleri için; dini, milli, tarihi ve kültürel günler de esas alınarak ve okul aile birliklerinin de görüşleri doğrultusunda bir çalışma yapıldıktan sonra karar verilmesi gerektiğini düşünüyoruz." denildi.

Liselerde yapılması düşünülen değişikliklerle ilgili olarak ise şu ifadelere yer verildi:

"Ders sayısının azaltılması düşüncesi olumlu bir anlayıştır. Eğitimcilerin uzun süredir üzerinde çalıştığı ve savunduğu bir konuydu. Çok fazla ders olmasına rağmen içeriklerinden yeterince verim alınamaması, ciddi bir pedagojik sorundur. Ders sayısı azaltılırken hangi derslerin kaldırılacağı, hangilerinin bırakılacağı hususu çok önemlidir. Bununla beraber derslerin müfredatlarının yeniden ele alınması, batı kültür ve felsefelerinden, ideolojilerinden arındırılması; yerli, kendi kadim kültürümüz ve değerlerimiz doğrultusunda şekillendirilmesi hayati önemdedir.

Kariyer ofisleri açılması güzel bir proje olmakla beraber birçok lisede bu işlevi gören rehberlik servisleri mevcuttur. Öğrencilerin kariyer yönlendirmeleri buralarda yapılıyor. Ancak servislerin yetersiz kaldığı, kariyer eğilim testi ya da yönlendirmede ihtiyacı karşılamadığı bir realitedir.

12'nci sınıflarda üniversiteye hazırlık çalışmasının yapılabilmesi ciddi bir ihtiyaçtır. Öğrencilerin ilgi ve becerilerine göre yerleşebilmeleri için ciddi bir üniversiteye hazırlık çalışması yapmaları zorunluluktur. Öğrenciler buradaki eğitimden yeteri kadar verim alamazlar ise yine dershanelere ya da özel ders hocalarına yönelmek zorunda kalacaktır. Bu nedenle şu anda olduğu gibi lise son sınıflar boş kalacak, öğrenciler eksiklerini dışarıdan tamamlamaya çalışacaktır."

"Yeni sistem, netlik kazanmamakla beraber sistemin handikaplarını giderip gidermeyeceği hususu bir muammadır"

Yeteri kadar branş öğretmeni olmadığından öğrencilerin, istemedikleri dersleri almak zorunda kaldıklarına dikkat çekilen değerlendirmede, "Yeni eğitim sistemi ile birlikte yeni bir üniversiteye geçiş sistemi düşünülmektedir. Üniversiteye geçiş sisteminin önemli handikapları vardır. Yeni sistem, netlik kazanmamakla beraber sistemin handikaplarını giderip gidermeyeceği hususu bir muammadır. Seçmeli dersler diye bir alan zaten vardır. Ancak müfredatın yoğunluğu nedeniyle genellikle okullar, var olan öğretmenlerine göre öğrencileri tercihe zorlamaktadır. Bu nedenle yeteri kadar branş öğretmeni olmayınca öğrenciler istemedikleri dersleri almak zorunda kalıyorlar." denildi.

"Her alanda ders alan bir öğrenci, bir alanda nasıl uzmanlaşacaktır?"

Bilginin nicelikselleştirilmesi ile ilgili uygulamalı matematik ve elektrik mühendisliği dalı olan "bilgi kuramı" ve ders çizelgesinin değerlendirildiği açıklamada, "Bilgi kuramı zorunlu ders haline geliyor. Öğrencilerin yaşayarak, sorgulayarak, araştırarak öğrenmesini sağlaması hedefleniyor. Ağırlıklı olarak felsefe grubu ve matematik öğretmenlerinin bu dersi vermesi düşünülmektedir. Uygulama olumlu bir adım olmakla beraber felsefe gibi bir dersin içeriğinin ne olacağı ve dayandığı felsefi akım belli değildir. MakerLab, Makerspace, Maker Atölyesi, STEM laboratuvarı gibi alanlarda ders verilmesi öngörülmektedir. Öğrencilerin, bu gibi atölyelerde yaparak, uygulayarak öğrenme imkânı bulacağı hedeflenmektedir. Özel okullarda bu alanlar çoğunlukta olmasına rağmen her devlet okulunda bu imkânları sağlamak zor olacaktır. Altyapı oluşturulsa dahi eğitmen kadrosunun oluşması uzun bir zaman alacaktır.

Öğrencinin her alandan ders alabileceği dengeli bir ders çizelgesinin oluşturulması da getirilmesi düşünülen yeniliklerden bir tanesidir. Öğrencinin her alanda ders alabilmesi, çelişkili bir durum teşkil etmektedir. Her alanda ders alan bir öğrenci, bir alanda nasıl uzmanlaşacaktır? Bir yandan kariyer planlaması yapılırken diğer yandan çok sayıda alana yönlendirme yapılması kafa karışıklığı oluşturacaktır." ifadelerine yer verildi.

"Haziran'da öğrencileri okulda tutmak için farklı uygulamalara da ihtiyaç olacaktır"

Değerlendirmede şöyle devam edildi: "Haziranda derslerin yerini proje sunumları, portfolyo hazırlıkları gibi yaşam becerileri etkinliklerinin alması hedeflenmektedir. Yoğun bir eğitim döneminin son etabı olan Haziran ayında ders yükünün hafifletilerek eğlenceli ve cazibeli hale getirilmesi olumlu bir adım olmakla beraber ciddi uygulama sorunları ile karşılaşılacaktır. Zira Okulların tatile gireceği yaz aylarında öğrencilerin büyük bir kısmı okula devam etmemektedir. Haziranda öğrencileri okulda tutmak için farklı uygulamalara da ihtiyaç olacaktır."

"Değerler ve ilkeler üzerine inşa edilmiş yerli ve özgün bir eğitim politikasına sahip değiliz"

Değişen bakanlarla birlikte eğitim sisteminin değiştiğini ve bundan dolayı da eğitim sisteminin yaz-boz tahtasına dönüştüğünü kaydeden HÜDA PAR değerlendirmesinde, "Liseler için düşünülen bu değişiklikler teorik anlamda olumlu olmakla birlikte eğitim sisteminin temel sorunlarını pas geçen, yüzeysel ve şeklî değişikliklerdir. Bunun yanında, uygulamaya konulmaları oldukça zor değişikliklerdir. Değerler ve ilkeler üzerine inşa edilmiş yerli ve özgün bir eğitim politikasına sahip değiliz maalesef. Bu nedenle her değişen bakanla birlikte, yeni bakanın dünya görüşü doğrultusunda şekillenen yeni bir eğitim sistemiyle karşı karşıya kalıyoruz. Bu kısır döngü, eğitim sistemimizi yaz boz tahtasına çevirmiştir. Bu değişiklik son 16 yılda yapılan 17. değişiklik olmaktadır. Maalesef sürekli değişen eğitim sistem ve anlayışının doğurduğu sonuç da ortadadır. Eğitim kalitesinde dünyada 99. sıradayız.  Okumayan bir topluma dönüştük. Gençliğimiz, acıdır ki inancına, değerlerine, kültürüne ve kadim geçmişine yabancılaştı." ifadeleri kullanıldı.

"Laik, Kemalist, batıcı ve milliyetçi felsefe terk edilmediği sürece istenilen hedeflere ulaşılması mümkün değildir"

"Eğitim, bir ülkenin geleceğinde yer alan en önemli faktördür." denilen değerlendirmede, "Değişim ve dönüşümün en önemli vasıtasıdır. Eğitimde önemli olan kalitedir. Ülkelerin gelişmişliği eğitime verdikleri önem ve toplumun eğitim seviyesi ile ölçülür. Bize göre eğitim-öğretimin en önemli sorunu; eğitim sisteminin dayandığı felsefi anlayış, eğitim politikaları ve müfredattır. Yapılması düşünülen değişiklikler, yıllardır eğitim sistemimizin temelini teşkil eden şekilciliğin yeni bir versiyonudur. Çok köklü değişiklikler yapılıyor algısı oluşturmanın bir karşılığı yoktur. Zira Laik, Kemalist, batıcı ve milliyetçi felsefe terk edilmediği sürece istenilen hedeflere ulaşılması mümkün değildir." ifadelerine yer verildi.

"Eğitim sistemimizi mutlaka batı felsefesinden arındırarak İslam'ın dünyada da ahirette de kazanmayı esas alan düşüncesi üzerine bina etmeliyiz"

Batı'nın eğitim felsefesi üzerine inşa edilen Türkiye'deki eğitim sisteminin; bencil, bireyselci ve ilkesiz nesiller yetiştirmeye kaynaklık ettiğine dikkat çekilen değerlendirmede, "Eğitim sistemimizi üzerine inşa ettiğimiz Batı'nın eğitim felsefesinde hedef, tek yönlü insan yetiştirmektir. İnsanın önüne sadece dünyaya dair hedefler konulmaktadır. Çıkarcı (pragmatik) ve amaca ulaşmak için her şeyi meşru gören (makyavelist) bir anlayışa sahiptir. Doğal olarak da bencil, bireyselci, ilkesiz ve değerlerinden uzak sadece dünya çıkarını düşünen nesiller yetiştirir. Bunun için eğitim sistemimizi mutlaka batı felsefesinden arındırarak İslam'ın dünyada da ahirette de kazanmayı esas alan düşüncesi üzerine bina etmeliyiz. Böylece zengin, güçlü, hükmeden insan yerine erdemli insan yetiştirme bilinci ilke haline gelsin. Muhteva; ahlak ve erdem üzerine inşa edilmelidir ki yetişen bireyler sorumluluk bilincine sahip olsun; şahsi ideallerinden önce toplumsal değerleri ve halkın ideallerini öncelesin." denildi.

İLKHA

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Eğitim Haberleri

Okullarda yeni dönem: Kıyafet yönetmeliği değişti
20 bin öğretmen ataması sonuçları açıklandı
9 günlük ara tatil bitti: 20 milyon öğrenci okula döndü
Uzmanlar uyardı: Otorite eksikliği akran zorbalığını tetikliyor
HÜDA PAR: MEB'in verdiği ücretsiz kaynakların çeşitliliği ve içeriği zenginleştirilmeli