Hür Dava Partisi (HÜDA PAR) Diyarbakır İl Başkanı Şeyhmus Tanrıkulu, 27 Aralık gecesi PKK’liler tarafından Cizre’de katledilen Abdullah Deniz’in taziyesine gitmek isteyen, aralarında HÜDA PAR Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Yılmaz’ın da bulunduğu heyetin, Cizre yakınlarında jandarma ve TEM polisleri tarafından engellenmesini kınadı.
HÜDA PAR Diyarbakır İl Başkanlığı’nda açıklama yapan Tanrıkulu, “Diyarbakır'dan Genel Başkan yardımcısının da katılmış olduğu konvoyla şehit olan kardeşimizin taziyesine gidildi. Fakat yolda güvenlik güçleri tarafından konvoy durduruldu ve valiliğin kesin talimatı ile Cizre’ye sokulamayacağı söylendi. Bunun nedeni olarak bir ihbar yapıldığı söylendi. Orada yetkili olan arkadaşlarımız, başkanlarımız yetkili kişilerle görüştüler fakat bir türlü izin verilmedi.” ifadelerine yer verdi.
“Yapılan ihbarın asılsızdır”
Yapılan ihbarın asılsız olduğunu belirten Tanrıkulu, “Daha önceki yıllarda ihbar mektuplarına dayanarak işyerlerimize, evlerimize veya derneklerimize, sivil toplum kuruluşlarımıza maalesef arama için gelen güvenlik güçleri tarafından bırakılan yasadışı argümanlarla veya yasadışı olabilecek veya hukuken yasadışı sayılabilecek şeyler bıraktılar. Bundan dolayı da şuanda halen cezaevinde bulunan pek çok sivil toplum kuruluşu üye ve yöneticileri bulunmaktadır.
Bundan dolayı özellikle Şırnak valisinin ihbarı göz önünde bulundurularak Diyarbakır'dan tamamen insani olarak ve örf ve adetimizin bir gereği olarak, taziyelerini sunmak için kardeşlerimizin acılarını paylaşmak için yolda maalesef bizi engellediler. Bunu engellerken de daha önceden planlı olarak bazı şeylerin yapıldığını bizzat giden arkadaşlarımız müşahede ettiler. Çünkü özellikle polislerin ellerinde birden fazla kameraların olması sanki olaylar çıkacakmış gibi veyahut başka amaçları olduğu anlaşırcasına bir şeyler planlamışlardı. Bunun farkına varan arkadaşlarımız buna engel olmaya çalıştılar, tüm isteklerimize, insani taleplerimize, samimiyetimize rağmen maalesef Cizre'ye arkadaşlarımız sokulmadı.” vurgusunda bulundu.
“8 saat sonra Şırnak valisinin haberi oluyor”
Bunun tamamen hukuka insanlığa örf ve adetlere aykırı olduğunu belirten Tanrıkulu, “Şırnak valisi gerçekten vali makamında ise halkın can ve mal güvenliğini sağlamak zorundadır. Fakat 3 gün önce cereyan eden olaylarda 8 saat boyunca üyelerimiz, dindar insanlar toplu olarak katledilmeye çalışılırken veya katliamlar gerçekleştirilirken maalesef güvenlik güçleri ortada yoktu, valilik yoktu. 8 saat sonra Şırnak valisinin haberi oluyor. Halkın, dindar insanların mal ve can güvenliğini hiçe sayarcasına ve belki de PKK ile işbirliği yapılarak, işte 8 saat boyunca istediğinizi yapın kimse size karışmayacak, dercesine ve bu olay kamuoyunda ve medyada yer edindikten sonra müdahale etmek zorunda kaldılar.” dedi.
Bu olayı şiddetli bir şekilde kınadıklarını söyleyen Tanrıkulu, “Eğer vali gerçekten halkın valisi ise öncelikli olarak halkın can ve mal güvenliğini ayrım gözetmeksizin korumak zorundadır. Tamamen insani olan, taziyeye giden konvoyun engellemesi de bizim örf ve adetlerimize tamam aykırı ve hukuk dışıdır.” ifadelerini kullandı.
Halk büyük bir kin ve öfkeye oluştu
Bununla ilgili Şırnak valisini ve diğer yetkilileri, insaflı olamaya, adaletli olmaya, hukuk içerisinde kalmaya davet ettiklerini ifade eden Tanrıkulu, “Bu tür yapmış oldukları davranışlar halk içerisinde büyük bir kin ve öfkeye sebep olmuştur. Ve aynı zamanda mazlum ve mustazaf olan halkın ezilen, öldürülen, katledilen halkımızın dualarından sakınmalarını istiyoruz. Çünkü Peygamber Efendimiz (sav) mazlumun bedduası ile duasının kabul edilmesi arasında perdeler yoktur.” diye konuştu.
Son olarak Tanrıkulu, “Bundan dolayı oraya giden kardeşlerimize geçmiş olsun diyoruz belki de büyük bir komploya uğrayabileceklerdi. Allah'u Tela'nın takdiri de böyleydi ve geri döndüler. Bizler oraya gidemezsek bile orada kardeşlerimizle her an beraberiz bunu çok iyi bilsinler. Hiçbir kuvvet hiçbir güç kardeşlerimizi dindar insanları zalim örgütlerin insafına terk edemeyecektir ve bu konudaki çalışmalarımız mücadelemiz faaliyetlerimiz devam edecektir.” Dedi. (Emrah Deniz, Ali Adıyaman - İLKHA)