Hiç kimsenin beklemediği bu ceza tam bir şok etkisi yaratmış durumda. Bakmayın şok dediğime… Aslında bu camia bu tür cezalara alışık bir yapıdır. Ceza alan HÜDA PAR mensuplarının çoğu 28 Şubat sürecinde İslami kimliklerinden dolayı yıllarca cezaevlerinde kalmışlar. Buradaki şoktan kastım, beklentilerin tam tersi bir sonucun çıkmasıdır. Zira dosyaya vakıf olanlar bilirler ki tam bir tiyatro oynanmış ve bu kişiler İslami hizmetlerinden dolayı FETÖ tarafından tasfiye edilmek istenmişler. FETÖ'nün kumpasları gün yüzüne çıkanca bu insanların nasılda asılsız delillerle derdest edilmeye çalışıldıkları daha da anlaşılmıştı. Onlara ceza veren hâkim ve savcıların tamamının ihraç edilmesi, bir kısmının cezaevinde olması bu gerçekliği bir kat daha ortaya çıkarmıştır.
Bu bağlamda; bırakın HÜDA PAR yöneticilerine ceza vermeyi, onlar gibi mağdur edilmiş yüzlerce dindar kişilerin cezaevlerinden çıkarılması bekleniyordu. Bu haksızlıkların yapıldığı bizzat Cumhurbaşkanı tarafından “ne yazık ki 5 yıl, 10 yıl, 15 yıl hapishanelerde haksızca çürüyen vatandaşlarımız var. Şimdi bunların düzeltilme fırsatını yakaladık” diyerek bu gerçeklik kabul edilmişti. Bu açıklamalar mağdur edilmiş kişilerde bir umut yaratmıştı. Fakat HÜDA PAR yöneticilerine gelen bu cezayla birçok soru işareti doğmuştur. Gerçi “Yargıtay süreci” var ama bu cezanın verilmesi derin bazı hesaplara işaret ediyor. Bu derin yapılar, HÜDA PAR mensuplarının ilke edindikleri vasat çizgiden uzaklaşacaklarını düşünüyorlarsa yanılıyorlar. Çünkü kendi aleyhlerinde olsa bile halkın ve ümmetin maslahatını düşündüklerini geçmiş siyasi açıklamaları, tutumları ve tavırlarından biliyoruz. Bugün verilen cezayla agresif davranmayacakları kadar olgun ve çekmek istedikleri “eleştirel” ve koparıcı dilden uzak bir siyasi fikre sahiptirler.
HÜDA PAR'ın misyonunu anlamayan bazı şahısların yorumlarını ibretle okuyorum. Örneğin “bu cezayla HÜDA PAR “hayır” cephesine geçmiştir” diyenler vardır. Buna benzer yorumları yapan art niyetli kişiler, HÜDA PAR'ın olgun siyasetinden rahatsız olup onu çekmek istenen noktaya getirmeye çalışıyorlar. Oysa HÜDA PAR kadrosunun tecrübe ve feraseti bunların düşüncesinin çok ötesindedir.
Hüsn-ü zannımızı koruyarak; eğer derin yargı temizlenmemişse bu derin yapılar hassas dengelerin olduğu bu zaman diliminde HÜDA PAR'ı çekmek istediği “ayrıştırıcı söylem” noktasıdır diyebiliriz. HÜDA PAR mensupları bu basit oyunlara gelecek değildir… Fakat HÜDA PAR'ın bu kadar iyi niyeti karşısında hükümet yetkilileri bu verilen cezayı iyi tahlil etmezlerse zulmün ucu kendilerine de dokunur. Hükümet, kendi maslahatları için bu dosyanın takipçisi olsunlar. Bu cezayı veren kişilerin hangi amaçla ve hangi sağlam! delillerle bu sonuca vardığını öğrenmesi gerekir. Eğer bunda bir art niyetin olduğunu tespit ederse( kesin vardır) bunun üzerine gitmesi gerekir. Bu yol üzerinden gitmeyle farklı derin kolları keşfedebilir. Bu kollar daha keşfedilmeyen FETÖ mü, Ergenekon kalıntıları mı, yoksa beyaz Türkler olan Kemalistler mi?.. Eğer bunlar da değilse kendilerini sorgulasınlar…