​HÜDA PAR’dan CHP'nin değişmeyen yüz yıllık zihniyetine tepki

​CHP’nin, etnik kimlik ve inanç düşmanlığı üzerinden estirdiği travmatik politikalarını sert bir dille eleştiren HÜDA PAR Genel Başkanı İshak Sağlam, "Toplumun temel değerlerine savaş açmayı siyaset addeden bu zihniyeti kınıyoruz" dedi.

İBB’nin sözde Şeb-i Arus töreninde Kur’an-ı Kerim’in Türkçe okutulması, Fikri Sağlar’ın başörtülülere yönelik saygısızlığı ile aynı zihniyetteki Sözcü gazetesinin Ayasofya Camii hazımsızlığı gibi İslam karşıtı çıkışlara tepki gösteren HÜDA PAR Genel Başkanı İshak Sağlam, CHP zihniyetini kınadı.

Sağlam, iç gündeme ilişkin yaptığı açıklamada ayrıca; ağız ve diş sağlığı merkezleri, kuraklık tehlikesi, tedbir ve su politikası gibi gündemin öne çıkan konularını değerlendirdi.

CHP’nin yüz yıllık zihniyeti değişmemiştir

Cumhuriyet tarihindeki travmalara değinen Sağlam, "Cumhuriyet tarihi, tek parti döneminin etnik kimlik ve inanç düşmanlığı üzerinden estirdiği terörün millette yol açtığı travmaların da tarihidir. Kur’an-ı Kerim ve İslami ilimlerin tedrisatının yasaklanması, ezanın Türkçeleştirilmesi, cami ve ibadethanelerin kapatılması bunlardan bazılarıdır. Başörtüsü yasağı da aynı zihniyetin sembol politikalarından bir tanesiydi. Türkiye siyasetinde yaşanan değişimler sonucu söz konusu yasaklar kalkmış, yeniden konumlanmada CHP de yasakçı görüntüsünden uzaklaşma mesajları vermiştir. Ancak bazı CHP’li belediyelerin uygulamaları ile kimi ötekileştirici çıkışlar, aslında tek parti döneminin felsefesinin korunduğunu göstermektedir." dedi.

"Toplumun temel değerlerine savaş açmayı siyaset addeden bu zihniyeti kınıyoruz"

CHP zihniyetini kınayan Sağlam, "Bir büyükşehir belediyesinin kadın-erkek karışık sema gösterisi yaptırması ve Kur’an-ı Kerim’in Türkçe okunmasının yankıları dinmeden Fikri Sağlar’ın ‘başörtülü hakimlerin adalet dağıtamayacağı’ şeklindeki saygısız çıkışı, CHP’de başörtüsü düşmanlığının hala devam ettiğini göstermektedir. Yine aynı fikri paralelde yayın yapan bir gazetenin Ayasofya Camiinin açılışını manşetten ‘2020 yılının felaketleri’ arasında göstermesi, söz konusu seçkinci kesimlerin kursağında hala ibadethane kapatıp ahıra dönüştürme sevdasının diri olduğunu göstermektedir. Toplumun temel değerlerine savaş açmayı siyaset addeden bu zihniyeti kınıyoruz." ifadelerini kullandı.

Ağız ve diş sağlığı merkezleri hizmete açılmalıdır

Ağız ve Diş Sağlığı Merkezlerinin hizmet dışı bırakılmasını eleştiren Sağlam, "Salgın tedbirleri sağlık ve eğitim başta olmak üzere birçok kamu hizmetinin aksamasına yol açtı. Vatandaşa sunulan sağlık hizmetleri yavaşladığı gibi bazı alanlarda durma noktasına geldi. Bu alanlardan biri de Ağız ve Diş Sağlığı Merkezleri olmuştur. Normalleşmeyle birlikte sağlık kurumları hizmet vermeye başlamasına rağmen Ağız ve Diş Sağlığı Merkezleri bunun dışında bırakıldı. Ağız ve Diş Sağlığı Merkezlerinin gerekli tedavi hizmeti vermemesi vatandaşları özel kliniklere mahkûm etmiştir. Özel sağlık kurumlarında tedavi hizmetlerinin yüksek fiyatlarla ücretlendirilmesi, vatandaşları ciddi anlamda mağdur etmiş, alt gelir seviyesindeki vatandaşları bu hizmetlerden mahrum bırakmıştır." dedi.

"Ağız ve Diş Sağlığı Merkezlerinin hizmete başlayabilmeleri için gerekli tedbirler alınmalı"

Sağlam şöyle devam etti:

Vatandaşı özel kliniklere mahkûm etmek sosyal devlet ilkesiyle çelişmektedir. Özel diş klinikleri hizmet verirken kamuya ait Ağız ve Diş Sağlığı Merkezlerinin pasif olması kabul edilebilecek bir durum değildir. Suiistimaller için önemli bir alan açan bu durum bir an önce sonlandırılmalı, sağlık çalışanlarının yaşadığı ekonomik hak kaybı giderilmelidir. Ağız ve Diş Sağlığı Merkezlerinin hizmete başlayabilmeleri için gerekli tedbirler alınmalı, tedavi işlemleri birimlere ayrılarak yaşanabilecek karışıklığın önüne geçilmelidir.

Kuraklık tehlikesi, tedbir ve su politikası

Türkiye’nin Kuraklık tehlikesi ile karşı karşıya olduğuna işaret eden Sağlam, "Türkiye, bölgeler arasında farklılıklar görülse de mevsim şartlarına göre bir kuraklık tehlikesi ile karşı karşıyadır. Bu durum sadece Büyükşehirlerin şebeke suyu için değil, aynı zamanda tarım ve hayvancılık için de ciddi bir sorunudur. Bazı bölgelerde yağışlar son elli yılın en düşük seviyesinde gerçekleşmiştir. Ülke tarımı ve hayvancılığının olumsuz etkilenmemesi ve gıda sıkıntısının yaşanmaması için şimdiden bazı tedbirler alınmalıdır. Bu yağış azlığı bir kez daha su israfını engelleme, suyun önemi ve etkin bir ulusal su politikası geliştirilmesinin zaruretini gündeme getirmiştir. İklim değişimleri, bunun sonuçlarıyla yüzleşme ve buna ilişkin araştırmaların yapılmasının gerekliliği görülmüştür." dedi.

"Suya ilişkin orta ve uzun vadeli projeler geliştirilmelidir"

Su israfının önlenmesi için de çağrıda bulunan Sağlam, "Suya ilişkin orta ve uzun vadeli projeler geliştirilmelidir. Su israfının önüne geçmek ve suyu verimli kullanma bilincini yerleştirmek için eğitim programları kısa sürede başlatılmalıdır. Sulamaya ilişkin projelerin önemi, kuraklık kapıya dayanınca daha iyi anlaşılmaktadır. GAP bölgesinde neredeyse yarım asırdır bitirilemeyen sulama projeleri memlekete çok pahalıya mal oldu. Yetkilileri yarım kalan projeleri en kısa zamanda bitirmeye ve ihtiyacı karşılamak için yeni projeler geliştirmeye davet ediyoruz." ifadelerini kullandı.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Siyaset Haberleri

Gündemimizdeki asıl kriz ekonomik değil, ahlak krizidir
HÜDA PAR: Devlet, kumarı teşvik etmekten vazgeçmeli!
Yapıcıoğlu’ndan HÜDA PAR’ın 12’nci yıl dönümüne ilişkin mesaj
Emiroğlu: "Koltuk davası değil, kulluk davası için yola çıktık"
Kalp krizi geçirme olasılığı sabahları daha yüksek oluyor!