İZMİR - Hür Dava Partisi (HÜDA PAR) Genel Sekreteri ve Parti Sözcüsü Mehmet Yavuz çeşitli ziyaretler için bulunduğu İzmir’de haftalık gündem değerlendirme toplantısı yaptı. HÜDA PAR İzmir İl Başkanlığı’nda gerçekleştirilen basın toplantısında, Yavuz, iç ve dış gündemle ilgili birçok konuda açıklamalarda bulundu.
"Mit Yasası ile MİT'in yetki alanı genişletilmiştir"
Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Millî İstihbarat Teşkilatı Kanunu’nda yapılan değişiklikleri değerlendiren Yavuz, yapılan değişikliklerle MİT'in faaliyet ve yetki alanının genişletildiğine dikkat çekti.
Yavuz, “Türkiye’de Jandarma ve Emniyet istihbarat birimleri ile birlikte sayısız hak ihlaline, komploya ve suça kaynaklık etmiş bir yapıya denetimi yetersiz, sınırları belirsiz yetkiler verilmesi doğru olmamıştır. Onaylanan kanunla birlikte MİT’e sahte belge üretme yetkisi dâhil, kamu kurum ve kuruluşlarından ve bankalardan kişilere ait her türlü bilgiyi talep etme, özel hayata ilişkin belgelere erişim imkânı gibi yetkiler verilmiştir. MİT, bugün itibariyle devlet ve PKK arasında bir çatışmasızlığa vesile olan ve halkımızın selameti ve huzuru açısından olumlu bulduğumuz çözüm sürecine aracılık yapan önemli bir aktördür. Bu anlamda çözüm sürecinin devam ettirilmesi için devletçe yasadışı olarak görülen örgüt ve yapılarla MİT’e doğrudan temas kurabilme yetkisinin verilmesi normal görülebilir. Ancak MİT gibi bir kuruma geniş yetki, büyük oranda dokunulmazlık, yargıya karşı sorumsuzluk anlamına gelecek faaliyetlerin meclis denetimi dışında tutulmuş olması, keyfi muameleleri beraberinde getirebilecektir. Bu açıdan temel hak ve özgürlüklere ve özel hayatın gizliliğine müdahale imkânı tanıyan böylesi yetkiler ya hiç verilmemeli ya da bu yetkiler verilmesi lazım geliyorsa Millet Meclisi bünyesinde ciddi bir denetim mekanizması oluşturulmalıdır.” dedi.
"Seçim barajı uygulaması tümden kaldırılmalıdır"
Hükümetin gündeme getirdiği daraltılmış bölge seçim sistemine değinen Yavuz, “İktidar partisinin gündeme getirdiği ülke barajı olmadan dar bölge veya yüzde 5'lik baraj şartıyla daraltılmış bölge seçim sistemi tartışması, yine iktidar partisi tarafından sonlandırıldı. AK Parti MKYK’sı tarafından mevcut seçim sistemi ile yola devam kararı alındı. Seçim sistemi tartışmalarında esas olan halkın iradesinin mecliste yer bulması ve mümkün olduğunca temsil kabiliyetinin yüksek tutulması olmalıdır. Ülke geneli yüzde 10’luk seçim barajı, toplumun farklı kesimlerinin kendi siyasal kimlikleri ile mecliste temsil edilmelerine imkân tanımamaktadır. Bu açıdan ülke geneli seçim barajı uygulaması tümden kaldırılmalıdır. Ya da seçim barajı ülke geneli değil seçim bölgesi bazında olmalı ve makul bir düzeyde tutulmalıdır. Milletvekili dağılımı için belirlenen sistem mevcut şekliyle barajsız olarak devam etmeli ve temsilde adalet ilkesi öncelenmelidir.” şeklinde konuştu.
"Kürtçe Üniversite çalışması memnuniyet vericidir"
Yavuz, anadilde eğitim hakkının özel okullarla sınırlı olarak serbest bırakılmasının ardından Diyarbakır’da Kürt Dili’nde eğitim faaliyeti gösterecek bir üniversite için çalışma yapılmasının memnuniyet verici bir gelişme olduğunu belirtti.
Kürtçe’nin de ı diğer diller gibi korunup yaşatılması, geliştirilip sonraki nesillere aktarılmasının ancak eğitim kurumlarında yer bulmasıyla mümkün olabileceğini belirten Yavuz, sözlerini şöyle sürdürdü: "Kürt halkının dili olan Kürtçenin tıpkı yakın geçmişte Irak’ta olduğu gibi Türkiye’de de resmi dil statüsü kazanması gerekmektedir. Ancak yeni yeni gelişen şimdiki süreçle birlikte Kürtçenin, uzunca bir süre bilinçli olarak geri bırakılmasından kaynaklı sorunların aşılması ve Allah'ın (cc) bir ayeti olarak hak ettiği değere kavuşması için eğitim alanında da atılacak her türlü adıma destek olunması gerektiğine inanıyoruz.”
Mevsimlik işçiler sorunu çözülmüyor
Mevsimli işçi sorununa da değinen Yavuz, çoğunluğu Kürt illerinden oluşan ve yılın bu mevsiminde Marmara ve Karadeniz Bölgesine göç etmeye başlayan mevsimlik tarım işçilerinin sorunlarının bir türlü çözüme kavuşturulmadığına dikkat çekti.
Sorunun çözümü için bölgesel kalkınma projelerini bir an önce uygulamaya geçirmesi gerektiğini belirten Yavuz, “Ekonomik sıkıntılar sebebiyle çoluk çocuk tehlikeli bir yolculuğa, barınma imkânından yoksun, kayıt dışı, iş güvencesi olmayan, ayrımcılığa uğrama pahasına ucuz işgücü sömürüsüne rağmen çalışmak zorunda bırakılan halkımıza devlet sahip çıkmamakta, geçici ve etkisiz, kişisel duyarlılıklar çözüm diye sunulmaktadır. Devlet ve PKK çatışması sebebiyle köyleri yakılıp boşaltılan, bu sebeple kendi toprağıyla ilişkisi kesilen, büyük kentlerin varoşlarında hayata tutunmaya çalışan insanımıza, Batı illerinde tarım işlerinde çalışmak maalesef cazip hale getirilmiştir. Halkımızın insanlık onuru ile bağdaşmayan muamelelerle dolu bu mecburiyet ekonomisinden kurtarılması gerekmektedir. Köyleri ile irtibatı kesilen halkımızın topraklarına kavuşma imkanı sağlanmalı, köyleri yeniden imar edilmeli, köye dönüş teşvik edilmeli, yaşamaya alıştıkları kentlerde iş imkanlarına kavuşturulmalıdır. Kalkınma Bakanlığının verilerine göre sosyo-ekonomik kalkınma düzeyi en düşük illerin çok büyük bölümünün Kürdistan bölgesinde yer alan iller olması tesadüf değildir. Devlet, sebep olduğu sosyal, kültürel ve ekonomik bozulmanın yeniden düzelmesi için üzerine düşeni yapmalı, bölgesel kalkınma projelerini bir an önce uygulamaya geçirmelidir.” şeklinde konuştu.
Bahar mevsimini kutlu doğum mevsimine dönüştürüldü
Resulullah'ın (sav) kutlu doğumu münasebetiyle ülkenin dört tarafında anma ve mevlit etkinlikleri düzenlendiğini hatırlatan Yavuz, artık hafta ve aylara sığmayan peygamber sevgisi bahar mevsimini kutlu doğum mevsimine dönüştürdüğünü belirtti.
Bugün artık hiçbir siyasal kesimin bigâne ve kayıtsız kalamadığı İlahi mesajın, tüm toplumu içine aldığını dile getiren Yavuz, "Yıllarca İslami değerlere düşmanlık eden veya en azından mesafeli duranlar bile Resulullah (a.s) gerçeğine teslim ve hizmetkâr olma yoluna girmişlerdir. Kurtuluş önderi olan Hz. Peygamberi(a.s) anmanın, anlamaya; anlamanın, yaşamaya; yaşamanın da kurtuluşa vesile olacağına inanıyoruz.” ifadelerini kullandı.
Çocuk cinayetleri ahlaki çöküntünün sonucudur
Son zamanlarda artış gösteren ve halkın gündemine sarsıcı bir biçimde giren çocuk cinayetlerinin, toplumun geleceği açısından endişe verici olduğu vurgulayan Yavuz, “Gerek manevi ve ahlaki çöküntü, gerek toplumsal yozlaşma, gerekse de cezaların caydırıcı olmaması böylesi sonuçların ortaya çıkmasına sebebiyet vermektedir. İslami değerlere yabancılaşma, hastalıklı Batı değerlerini toplum hayatında yeşertme projelerinin zehirli meyveleri olan bu ve benzeri felaketler, gerekli önlemler alınmazsa çok daha büyük sonuçlara da yol açabilecektir. Geleceğin teminatı olan çocukların korunması, devletin asli görevlerinden olmalıdır. Yan etkileri fazla ve toplumsal gerçekliği olmayan ithal çözümler değil, toplumun manevi değerleri doğrultusundaki çözümlerle bu hastalıklı duruma hem eğitim ve güvenlik açısından hem de adli açıdan engel olunmalıdır.” diye konuştu.
Filistin’de Hamas ve El-Fetih uzlaşmasına destek
Hamas ve El Fetih'i vardıkları anlaşma sebebiyle kutladıklarını dile getiren Yavuz, sözlerini şöyle sürdürdü: "Filistin halkının tıpkı diğer işgale maruz kalmış halklar gibi özgürlüğe kavuşma yolunda birlik olmaları şüphesiz düşmanlarının gücünü zayıflatacak ve direnişe moral katacaktır. Emperyalist ve Siyonistlerin mazlum halkların farklı yapılarının birleşmesinden rahatsızlık duyacakları ve ittifakın bozulması için her türlü girişimde bulunacaklarını tahmin etmek zor değildir. Ancak her türlü olumsuzluğa rağmen Hamas ve El-Fetih'in, Filistin halkının geleceği için Siyonist işgalcilere karşı oluşturdukları birliğin, yeryüzündeki diğer mazlum ve mustazaf halklar için ilham kaynağı olmasını dileriz.” ifadelerini kullandı.
Dersim Katliamı'nın 77. yıldönümü
Dersim katliamının yıldönümünde katledilenleri anan Yavuz, Seyit Rıza'nın mezar yerinin ve diğer ilgili bütün belgelerin bir an önce açıklanması gerektiğini belirten Yavuz; “Dersim katliamı, katliamlarla dolu Cumhuriyet tarihinin en acımasız ve en vahşi katliamlarından birisidir. Altında Bakanlar Kuruluna başkanlık eden M. Kemal'in imzası bulunan 4 Mayıs 1937 tarihli bakanlar kurulu kararı ile "Tunceli Tenkil Harekatı" başlatılmış ve on binlerce masum insan barbarca katledilmiştir.
Havadan ve karadan yürütülen operasyonlar neticesi, mağaralara sığınan masum siviller çocuk, kadın, yaşlı ayırımı yapılmaksızın dönemin Malatya Emniyet Müdürü ve eski Dışişleri Bakanı İ. Sabri Çağlayangil'in itirafı ile ordu tarafından zehirli gaz yani kimyasal kullanılmak sureti ile fareler gibi zehirletilerek katledilmişlerdir.
İnsanlığa karşı işlenen suçlar kapsamına alınması gereken bu katliam için ilk adım olarak parti programımızda da belirttiğimiz gibi, Seyit Rıza'nın mezar yeri ve diğer ilgili bütün belgeler bir an önce açıklanmalı, Dersim ismi tekrar iade edilmeli ve katliamın cellatlarından biri olan Sabiha Gökçen ismi bir an önce İstanbul'daki havaalanından kaldırılmalıdır.” şeklinde konuştu.
"Mısır'da darbecilere amaçlarına ulaşamayacaktır"
Mısır’da İhvan-ı Müslimin Hareketi mensupları başta olmak üzere binden fazla darbe karşıtı Mısırlıya verilen idam cezalarına tüm kesimleri tepki vermeye davet eden Yavuz; “Mısır ordusunun İhvan-ı Müslimin hareketini ve onun siyasi kadrolarını iktidardan uzaklaştırmak için giriştikleri darbeyi, katliamlar, tutuklamalar ve yasaklamalardan sonra şimdi de darbe mahkemelerinde sağlamlaştırmaya çalışmaktadır. Tüm dünyanın gözleri önünde emperyalistlerin ve Siyonistlerin emri ve bir takım diktatör rejimlerin desteğiyle gerçekleşen, meşru hiçbir gerekçesi olmayan darbenin gayr-ı meşru kurumları, halkın iradesini hapsetmeye, yok etmeye ve gözden düşürmeye çalışmaktadırlar. Sözde yargılamalar eliyle Müslüman Kardeşler Teşkilatı’nın yüzlerce üyesine idam cezası verilmek suretiyle bir yıldırma ve direnişten vazgeçirme çabası içerisine girmektedirler. Ancak Allah’ın izniyle zalimler ve darbeci işbirlikçileri, halkın kendine önder seçtiği Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi başta olmak üzere İhvan hareketinin öncülerinin izzetli duruşu ve kararlılığını sürdürdüğü ve dünya Müslümanlarının ümmet bilincini ayakta tutup meydanlarda bu zulme karşı tepki vermeye devam ettiği müddetçe bu amaçlarına ulaşamayacaklardır.
Bu münasebetle darbeci gayri meşru yönetimi bir kez daha lanetliyor ve Mısır halkının onurlu direnişine olan desteğimizi yineliyoruz. Duyarlı tüm kurumları ve kişileri tepki vermeye ve tepkilerini sürdürmeye davet ediyor, hükümeti ise darbeci yönetimle her türlü siyasal, askeri, ticari ve diplomatik ilişkisini askıya almaya çağırıyoruz.” dedi.
Afgan halkına başsağlığı
Afganistan’da yaşanan toprak kayması sonucu hayatını kaybedenler için başsağlığı dileyen Yavuz, şunları söyledi: “Afganistan`ın kuzeydoğusunda meydana gelen toprak kayması sonucu yaklaşık 2 bin kişi hayatını kaybetmiştir. Cenazelere ulaşmanın mümkün olmadığı heyelan sebebiyle gıyabi cenaze namazı kılınmak zorunda kalındığı felaket sebebiyle Afganistan halkına başsağlığı diliyoruz. Hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, geride kalanlara sabır diliyoruz.”
Irak'taki saldırılara kınandı
Irak’ta yaşanan bombalı saldırıları kınayan Yavuz, kaos ve şiddetin bir an önce son bulmasını diledi. Yavuz; “30 Nisan’daki Irak parlamento seçimleri saldırıların gölgesinde gerçekleşti. Özellikle Kürdistan bölgesinde Komala İslami ve YNK’ye yönelik gerçekleştirilen saldırılarda onlarca insan hayatını kaybetti. ABD işgali ile birlikte toplumsal barışın kaybolduğu Irak’ta kol gezen kaos ve şiddetin bir an önce son bulmasını diliyoruz. Mezhep çatışmasının yaşandığı orta bölgelere oranla daha güvenli ve huzurlu olan Kürdistan bölgesinde özellikle seçim günü gerçekleştirilen bu saldırılar, kaygı vericidir. Yöneldiği siyasal hedef her ne olursa olsun masum sivillere yönelik bu saldırıları kınıyoruz. Ölenlerin yakınlarına başsağlığı dileklerimizi iletiyoruz.” diye konuştu. (İlyas Yıldız - İLKHA)