HÜDA PAR Genel Merkezinin yayımladığı gündem değerlendirmesinde Nisan ayına girilmesiyle beraber başlayan Kutlu Doğum mevsimi ve idrak edilen üç aylar, 15 Temmuz darbe girişimiyle ortaya çıkan darbe tehlikesi ve ülke içinde henüz tasfiye edilemeyen karanlık yapılar, Suriye Meselesi, Cenevre Süreci, Fırat Kalkanı Harekâtı’nın sona erdirilmesi ve son olarak da suçluların iadesine ilişkin Rusya ve Türkiye arasında imzalanan anlaşmaya dair önemli tespitlerde bulunuldu.
Zulmün her çeşidinin yaşandığı dünyada insanlık değerlerinin iflas ettiği ve insanlık ailesinin yine insan eliyle büyük krizlere maruz kaldığı belirtilen açıklamada, ümmet bilinci ve kardeşliğin ağır yara aldığı böyle durumda üç aylara ve Kutlu Doğum mevsimine girildiği belirtildi.
Dünyanın, ahiret yurduna hazırlık yerinden başka bir şey olmadığını vurgu yapılan açıklamada, "Dünyada Müslümanlar arasında kardeşliği, insanlar arasında ise adaleti tesis etmekle emrolunan ve böylece en nitelikli davranışları sergileme imkânı verilen her bir fert veya cemiyet, bu kutlu iklimi özüne dönmeye vesile kılmalıdır. Bizler de bu günler vesilesiyle medeniyet değerlerimizin hayata hâkim kılınmasını ve insanlığın adalet ve merhamet iklimine kavuşmasını Cenab-ı Allah’tan niyaz ediyoruz." denildi.
"Darbe söylentileri çıkarıp meseleyi sulandırmaya çalışan çevrelere fırsat verilmemelidir"
Dış güçlerin desteği ile yapılan askeri darbelerle millet iradesinin yok sayıldığı, halkın inanç ve değerleri başta olmak üzere her türlü hak ve hukukun ayaklar altına alındığı ifade edilen açıklamada, 15 Temmuz işbirlikçi/emperyalist darbesi ile aynı senaryonun bir kez daha uygulamaya konulmak istendiği belirtildi.
Açıklamada devamla şöyle denildi: "Vesayet rejiminin devamından yana olan güçlerin tamamen deşifre olmuş Batılı ülkelerin desteklerini de arkalarına alarak tekrar bir kalkışmada bulunabilmeleri mümkündür. Hükümet, bu gerçeklikten bir an dahi gaflete düşmemeli ve bu konuda gereken bütün tedbirleri almalıdır. Özellikle gereksiz yere darbe söylentileri çıkarıp meseleyi "Yalancı Çoban" vakasına vardırmaya ve böylece bu işi sulandırmaya çalışan çevrelere de fırsat verilmemelidir."
"Bu hukuksuzluğun referandum öncesi yapılması ise manidardır"
İslami hassasiyete sahip bazı STK mensuplarının daha önce yargılandığı ve beraat ettiği davalardan bir kez daha soruşturulmaya tabi tutulmasını devletin kılcal damarlarına sirayet etmiş ve tamamen tasfiye edilememiş yapıların devlet imkânlarını da kullanarak eski alışkanlıklarını sürdürmeye çalışması olarak nitelendirilen açıklamada, "Yargı ve kolluk eliyle şiddete başvurmayan/şiddeti bir yöntem olarak kabul etmeyen sivil organizasyonlara ve siyasi kişiliklere yönelik son günlerde artan hukuksuz uygulamalar endişe verici boyutlara ulaşmıştır. Kimi STK mensuplarının geçmişteki usulsüz dinlemelerden yola çıkılarak, yargılaması yapılmış ve beraat ile sonuçlanmış dosyalar yeniden ele alınmak suretiyle aynı gerekçelerle tekrar soruşturulmaları açık bir hukuksuzluktur. Bu hukuksuzluğun referandum öncesi yapılması ise manidardır." ifadelerine dikkat çekildi.
"Fırat Kalkanı Harekâtı’na son verilmesi olumlu bir gelişmedir"
Astana sürecinde ortaya konulan siyasi çözüme odaklanma, ateşkesin kalıcı hale getirilmesi çabası ve barışın sağlanmasının, Suriye başta olmak üzere bütün İslam Âleminin lehine olduğu belirtilen açıklamada, bölgede yaşanacak etnik ve/veya mezhepsel bir parçalanmanın hem ABD hem de Rusya’nın lehine olacağının dikkatlerden kaçmaması gerektiği belirtilen açıklamada şu değerlendirmede bulunuldu:
"Beyaz Saray’dan yapılan "Esad’ın meşruluğu politik gerçeklik" açıklaması bir taraftan ABD’nin bize göre baştan belli olan Suriye konusundaki siyasal tercihini ortaya koyarken diğer yandan da Suriye’nin işgali hususunda ABD ile Rusya arasında adı konulmamış bir anlaşmanın varlığına işaret etmektedir. Böyle bir vasatta İslam ülkelerinin bütün yaşanmışlıklara rağmen bu meselenin kendi iç meseleleri olduğunu görüp kendi aralarında çözmeye odaklanmaları zaruret haline gelmiştir. İslam ülkelerinin yöneticileri, ülkelerinin fiilen işgal edilmesine sebebiyet veren ve hem kendilerine hem de halka ağır bedeller ödeten yanlış politikaları ile yüzleşmelidirler. Bu bağlamda emperyalist ülkelerin İslam ülkelerini birbirine düşürerek coğrafyalarını işgal etme planının en sinsi ve tehlikesinin icra edildiği Suriye’de, hiçbir bölge ülkesi ile karşı karşıya gelmeden Fırat Kalkanı Harekâtı’na son verdiğini açıklaması olumlu bir gelişmedir."
Suçluların iadesine ilişkin Rusya-Türkiye arasında imzalanan anlaşma
Moskova ile Ankara arasında geçen ay suçluların iadesine ilişkin imzalanan anlaşmanın onaylanarak yürürlüğe girmiş olmasını kabul edilemez olduğu belirtilen açıklamada, "Türkiye’nin bütün ısrarlarına rağmen PYD’nin Moskova bürosunu dahi kapatmayan Rusya’nın özellikle Çeçen mücahitlerin iadesi konusunda ısrarcı olduğu bilinmektedir. Ülkelerine yönelik işgallere karşı çıkarak inanç ve değerleri doğrultusunda bir hayat sürmek istediği için muhacir duruma düşürülmüş tek bir mücahidin dahi bu anlaşma gerçekçe gösterilerek iade edilmesini zulüm olarak görüyor ve kabul edilmez buluyoruz. Hükümeti bu tür uygulamalardan sakınmaya ve bu gerekçelerle ülkemize sığınmış bütün muhacirlere daha fazla kol kanat germeye davet ediyoruz." ifadelerine yer verildi.
İLKHA