ANKARA - Hür Dava Partisi Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, Genel Sekreter Mehmet Yavuz ile beraber Saadet Partisi'nin Ankara Balgat'taki genel merkezine bir ziyarette bulundu.
HÜDA PAR heyetinin yapmış olduğu ziyarette, Saadet Partisi Genel Başkanı Mustafa Kamalak, Genel Sekreter Tacettin Çetinkaya, genel başkan yardımcıları Mehmet Karaman, Birol Aydın ve Hasan Bitmez hazır bulundu.
Görüşmede Çözüm süreci ve Batman'daki gerginlik ele alındı.
"Çok çirkin iddia ve ithamlarla karşı karşıyayız"
Geçtiğimiz gün Batman'da yaşanan üzücü olayı hatırlatan Yapıcıoğlu; "Son birkaç gündür bu sorun bizi çok meşgul etti. Çok çirkin iddialar ve ithamlarla karşı karşıyayız. Bu nedenle şu anda diyebilirim ki Başkanlık divanı üyelerimizin yarısından fazlası bu konu ile ilgileniyor. Bu fitne ateşinin büyümemesi ve söndürülmesi için büyük bir çaba harcıyoruz." diye konuştu.
"İslam'ı referans alan partiler olarak daha sık diyalog içinde olmalıyız"
Daha önce de Saadet Partisi ile çeşitli vesilelerle fikir alışverişinde bulunduklarını belirten Yapıcıoğlu, "İnşallah bu diyalog kapılarından daha çok gidip geleceğiz. Birbirimizin fikirlerinden istifade etmeye çalışacağız. Biz yeni kurulmuş bir partiyiz, sizin ise köklü bir geçmişiniz var. Aynı zamanda bu geçmiş biraz da bizim geçmişimizdir. İslami hassasiyetleri olan, İslam'ı referans alan iki parti olarak daha sık diyalog halinde olmamız gerektiğini düşünüyoruz." diye belirtti.
"Kürtler hem Kürt hem de Müslüman oldukları için büyük zulümler yaşadı"
Kurucularının büyük bir çoğunluğunu Kürt kökenli Müslümanların oluşturduğunu ifade eden Yapıcıoğlu, "Parti tabanımızın büyük bir kısmı da yine bu kardeşlerimizden oluşmaktadır. Ama şunu daima söylüyoruz, Türkler ve Kürtler tarih boyunca kardeş olarak yaşadılar. Fakat Osmanlının son dönemlerinde İttihat Terakkinin oyunlarıyla bu kardeşlik bozulmaya çalışıldı. Cumhuriyetin ilk yıllarında birinci meclisin dağıtılmasından sonra bu kardeşlik daha fazla yara aldı. Cumhuriyet tarihi boyunca, özellikle tek partili dönemde çok büyük zulümler yapıldı. Bu zulüm sadece Kürtlere yapılmadı. Bütün mütedeyyin Müslümanlara yapıldı. Fakat Kürtler daha doğrusu Türk kökenli olmayanlar, İslami kimliklerinin dışında bir de ayrı bir kavme mensup olduklarından ötürü katmerli zulümlere maruz kaldılar, bu da bir hakikattir." dedi.
"İslami sistemin dışında bir çözüm aramak beyhudedir"
Çözüm süreci denen olayı dikkatle takip ettiklerine dikkat çeken Kamalak; "Bu alanda bununla ilgili ilk cümleleri kullanan da Milli Görüş lideridir. Hiç kimsenin bu sorun hakkında görüşlerini beyan etmeye cesaret edemediği bir dönemde, merhum liderimiz Necmettin Erbakan hocamız bunun nasıl çözülmesi gerektiğini şu tarihi sözle ifade etmişti. 'İslami sistemin dışında bir çözüm aramak beyhudedir.' Çünkü bu milletin evlatları bin küsur yıldan bu yana Besmele-i Şerifiyle okula başlardı. Buradan şunu söylüyorum, bunu kaldırdınız da yerine neyi koydunuz! Aradan 20 yıl geçti daha yeni bu yanlış ortadan kaldırıldı. Ama bunun yerine de doğrusu konmadı." diye ifade etti.
"İslam bir bütündür, Ümmet de bir bütün olmalı"
Çözüm sürecine sadece Kürt meselesi diye bakılmaması gerektiğinin altını çizen Kamalak, "Buna böyle bakmak İslam âlemini biraz daha perişan eder. Kardeşlik hukukunu bir arada tutan İslam nizamı var. Kürt'ü, Türk'ü, Laz'ı Çerkez'i hepsini bir arada tutar. Şöyle dönüp bir bakalım İslam coğrafyasına. Her tarafta kan, her yerde kâfirlerin zulmü ve tahakkümü var. Bütün bunlara rağmen İslam bir bütündür, ümmette bir bütün olmalı. Bir zincirin halkaları gibi birlik olmalıyız. İşte o zaman bu birliktelik dünya içinde bir nimet olur." ifadelerini kullandı.
"Kürtlerin iki temel özelliği, Müslüman ve mert oluşlarıdır"
Çalışma Bakanlığı bünyesinde çalışırken Doğu ve Güneydoğu'da bulunduğunu hatırlatan Kamalak, "Ben bu vesile ile Müslüman Kürt halkını yakından tanıdım. Batı'da anlatılan gibi büyük bir ihtilafın olmadığı izlenimini aldım. Oralardan edindiğim intiba şu idi. Kürt kardeşlerimizin başlıca iki temel özelliği var; Birincisi son derece Müslümandırlar, dinlerine sıkı sıkıya bağlıdırlar. İkincisi ise çok mert oluşlarıdır. Doğrusu çözüm sürecinde bu iki özelliğin tezahür edeceğini düşünüyoruz" dedi. (Erkan Yavuz, Enes Durmaz - İLKHA)