Türkiye’de siyaset denince her zaman önde görünen, vitrinde yer alan ve faal görev üstlenen kesimi erkekler oluşturur. Nüfusun yarısı oldukları halde kadınların daha çok arka planda yer aldıkları görülür. Bu, belki de ülkedeki siyasi yapının tabiatından ya da kadınların şahsi yapılarından kaynaklanmaktadır. Kimi siyasi partilerin bu yapıyı değiştirmek için kadınları ön plana çekmeye çalıştıkları ve siyasette daha aktif görevlere getirdikleri görülse de bu çabalar erkeklerin siyasette daha baskın yer almalarını önleyememektedir.
Ancak HÜDA PAR, yapısı ve misyonu itibariyle diğer bütün partilerden farklı olduğundan bu partinin siyaset anlayışı da diğerlerinden farklıdır. Dolayısıyla HÜDA PAR mensubu kadınların siyasete yaklaşımları ya da katılımları da bu özelliğine bağlı olarak farklılık göstermektedir. HÜDA PAR İslam’ı referans aldığından, parti mensupları siyasi faaliyetlerde bulunurken öncelikle temel vazife bildikleri tebliğ görevini yerine getirip insanları İslam’ı öğrenmeye ve yaşamaya davet etmek için çabalamaktadır. Bu alanda erkeklerin yoğun bir çalışma içerisinde olduklarına tanık oluyoruz. Kimi yerlerde kadınların da aynı şekilde koşuşturdukları, kapı kapı dolaşıp kadınlarla irtibat kurdukları ve İslam’ı tebliğ ettikleri bilinmektedir. Ancak parti çalışmalarının bulunduğu bütün alanlarda bu şekilde bir çalışmanın yürütüldüğünü söylemek epeyce zor! Birçok yerdeki kardeşlerimiz davet çalışmalarını yürütme azim ve kararlılığını gösterirken gerek şartların müsait olmaması gerekse de bazı çekingenliklerden dolayı bu işe yeterince kendilerini vermemektedirler. Bu olumsuz durum İslam’a susamış insanımızın yitiğini bulmasını, sıkıntı ve problemlerine yol açan sorunlardan kurtulmasını ve fıtratının sesine kulak vermesini engellemektedir.
İslami tebliğ kadın erkek bütün Müslümanların üzerinde bir vecibedir. Parti çalışmaları İslami tebliğ vazifesini yerine getirmede vasıta görevi görmekte ve önemli imkânlar sunmaktadır. Zaten parti mensubu misyonuyla halkın karşısına çıkılmaktadır. Özellikle HÜDA PAR adı insanımızın daha fazla ilgisini çekmekte ve kulak vermeye sevk etmektedir. Bu durumda yapılması gereken Allah Teâlâ’nın kitabından ve Hz. Resul–i Ekrem Aleyhisselatu Vesselam’ın hadislerinden istifade edip dilimizin döndüğü kadarıyla İslam’ı anlatmak ve İslami hayatı tavsiye etmektir. Böylece insanımızın tahrip edilmiş manevi yapısını onarma gibi büyük bir sorunu halletme imkânıyla karşı karşıyayız. İbadetlerine önem vermeleri, özellikle de namazlarını düzenli şekilde kılmaları gerektiğini tatlı dille ve hikmetle anlatılmalıdır.
Allah Teâlâ’nın bize bağışladığı en güzel meyveler olan çocuklarımızı İslami ahlakla nasıl büyütebileceğimizi ve bozulmalardan nasıl koruyabileceğimizi dile getirip yol gösterilmelidir. Ailelerdeki sıkıntı ve kırgınlıkların nasıl giderilebileceğini, huzur ve sükûnetin nasıl sağlanacağını, İslam’ın kadın ve erkeğe yüklediği sorumlulukların neler olduğunu, ailede birlik ve insicamın nasıl sağlanacağı dile getirilmelidir.
İslami temelde bütün bunlar yerine getirilince, bütün Müslümanların ihtiyaç duyduğu ailede İslami hayatın yaşanmasının imkânı doğacaktır…
Uzun zaman içinde halkımızın İslami anlayış ve yaşayışında büyük tahribatlar oluşturuldu. Zihinlerdeki İslamiyet algısı büyük oranda değişti. İnsanımız dinini sevdiği halde İslam hakkında gerekli bilgiden yoksun olduğundan bu alanda ciddi bir yardıma ihtiyaç duymaktadır. İslam’ı tebliğle vazifeli Müslümanların öncelikli görevi insanımızın İslam’ı tanımasını sağlamak ve İslami hayatın yaşanması gerektiğiyle ilgili gerekli bilinci oluşturmaktır! Muhatabımız İslam’ı öğrendiğinde bir sonraki adımda İslami hayatın ne olduğu ve nasıl yaşanabileceği dile getirilmelidir.
Toplumun ıslah edilmesinde ve yitiği olan İslami hayata döndürülmesinde Müslüman kadının çabaları inkâr edilemez. Ancak bozmaya ve özünden koparmaya çalışan dalgaların güçlü ve şiddetli oluşları karşısında var olan çalışmaların yetersizliği halkın gerekli direnci göstermesini önlemektedir. Bu sorun çok daha fazla çalışmayı ve daveti her yere taşımayı zorunlu hale getirmektedir.
İnsanımızın İslam’dan bihaber olması karşısında tebliğ alanında göstereceğimiz zaaf ve gevşeklikler Müslümanı büyük bir veballe karşı karşıya bırakmaktadır. Zira ortada büyük bir yangın var ve gereksiz bahanelerle onu seyrediyoruz gibi bir görüntü ortaya çıkmaktadır. Hâlbuki bize düşen bütün imkânlarımızı seferber edip bu büyük yangını söndürmektir.
HÜDA PAR’ın kadınlarını büyük sorumluluklar bekliyor. İslami davet bütün evlere girmeden, defalarca bütün insanlara götürülmeden bu alandaki çabalar yarım kalacaktır. Öyleyse bugünden tezi yok herkes en yakınından başlayarak davet görevini yerine getirmek için harekete geçmelidir. . .