Hukuksuz Dinlemelerdeki Temel Sorun Zihniyettir

Bitlis Barosu Başkanı Av. Enis Gül, son zamanlarda sıkça görülen telefon dinlemelerinin hukuka aykırı olduğunu belirterek, bunun bir zihniyet sorunu olduğunu vurguladı.

BİTLİS - Bitlis Barolar Başkanı Av. Enis Gül, son zamanlarda sıkça görülen telefon dinlemelerinin hukuka aykırı olduğunu belirterek, bu bir zihniyet sorunu olduğunu vurguladı.
 
İLKHA’ya açıklamada bulunan Gül, yapılan dinlemelerin bireyin özel hayatına ve haber alma özgürlüğüne yapılan bir müdahale olduğunu söyledi. Gül, açıklamasında şunları belirtti: “Dinlemeler Avrupa insan hakları mahkemesinde haber alma özgürlüğünü, insan hayatının gizliliğini ihlal eden suçlar olarak kabul edilmiş. Bunun bir yasal çerçevesi çizilmiş Türk Ceza Kanununda yönetmenlikçe belirtilmiştir. Zaman zaman Yargıtay tarafından da bu dinlemelerin yasal olmadığını ve hukuka aykırı olduğunu buna itibar edilmemesi gerektiğini belirtiyor. Özel hayatın gizliliği ile yasal olmayan dinlemelerin Türk Ceza Kanunun da suç olarak kabul görmüştür.” dedi.
 
Türk Ceza Kanunu'nda yasal olmayan dinlemelerle ilgili yaptırımların olduğuna dikkat çeken Gül, “Burada şöyle bir algı var. Dinlemeyi yapan kimdir? Kaç çeşit dinleme vardır. Burada istihbari dinlemeler var. Bu dinlemeyi yapan Jandarma veya MİT’tir. Ya da uluslararası CIA, MOSSAD ve benzeri ülkelerin istihbarat birimleri tarafında yapılıyor. Malum olduğu üzere ülkemizde de devletin içerisinde bulunan bazı birimlerce mahkeme kararıyla yapılan dinlemeler olduğu gibi yasal olmayan dinlemeler de bulunuyor bundan hiçbirimizin de haberi olmuyor.
 
Ne yargı ne idari makamlar yasadışı dinleme için soruşturma açmadı
Bazen de mahkemelerin suç ve suçlunun suç delillerinin tespiti için karar verebiliyor. Ancak bu tür dinlemelerde de başka delil elde edilmeyecek şartı koşuluyor. Maalesef bu şartlarda göz ardı ediliyor. Bu nedenle hemen telefonların dinlenmesi, kayda alınması sinyal bilgilerinin değerlendirilmesiyle delillerin tespitine geçiliyor. Burada da hassas bir denetleme söz konusu değildir. Daha önceleri en fazla 6 ay telefon dinlemeleri yapılabiliyordu. Ama burada fazla bir dinleme ve yasal olmayan bir dinleme söz konusudur. Bu tür dinlemelerde de 'kötü niyet söz konusu değildir' gerekçesiyle soruşturmalar açılmadı. Bu dinlemeleri yapan devlet gücünü kullanan devlet memurları biz idari alanda bunlara kamu ajanı diyoruz. Geçmişte devlet memurları hukuka aykırı dinlemeler yapmalarına rağmen kimse bu hususta üzerine düşmedi hassasiyet göstermedi. Ne yargı ne de idari makamlar. Ancak son dönemlerde kasetlerin, telefon dinlemelerin ve böcek kullanmalarının başbakanın şahsında dinleme ofisinde, cumhurbaşkanı ofislerinde ortaya çıkarılarak basın vasıtasıyla kamuoyuna duyurulunca bu dinlemeler gündeme taşınmış oldu. Toplumunda bu konuda ki kaygıları had safhaya çıkınca bu konu gündeme taşındı.” tespitinde bulundu.A
 
dalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın yasa dışı dinlemelerle ilgili yeni bir yasa tasarısının yapılarak bunun önüne geçileceği türünde bir açıklaması olduğunu hatırlatan Gül, “Bizim temennimiz uluslararası standartlara uygun olması, kişinin özel yaşamının ihlal edilmemesi, didik didik edilmemesi, bireyin haberleşme özgürlüğünün kısıtlanmamasıdır. Fakat çok üzücüdür ki, bireyin yatak odasından telefon dinlenmesine özel hayatına kadar tüm görüşmeler ve durumlar kaydedilmiş. Şuanda bir CD savaşı, internetlerde ses kayıtları yayınladığı bir savaş haline dönüşmüştür. Eğer bir başbakan dinlenilerek bunun ses kayıtları internet ortamında yayınlanabiliyorsa artık sıradan normal bir vatandaşın durumu ortadadır. Burada kişinin özel hayatının güvencesi kalmamıştır.
 
Yasadışı dinlemede temel sorun zihniyettir
Dinlemeler aslında çok teknik bir konudur. Bu ancak uzmanlar tarafından yapılabilir. Bunu dışa yansıtanlar, devlet ajanlığını yapan kişilerdir. Burada önemli olan yapılan dinlemeler için suç duyurusunda bulunulduğunda bunu yapanların ceza alarak mahkum edilmeleridir. Yasalarda var olan cezalar caydırıcı özelliğine sahip olabilir fakat bu daha da artırılarak caydırılabilir. Aslında burada var olması gereken şudur ki, dinleme tespit edildiğinde şikayete bağlı olmaksızın direk resen yapılması gerekir. Resen yapılmayanlar hakkında meslekten men etme cezası ya da 5 yıldan az olmamak kaydıyla cezalandırılmaları gerekir diye bir hüküm konulursa bunun önüne geçilebilir.” önerisinde bulundu.
 
Temel sorunun zihniyet olduğunun altını çizen Gül, “Bireyin özgürlüğü devletin bakış açısıyla ilgilidir. Yasa dışı hukuka aykırı dinlemelerle ilgili olarak devlet kendisini kutsadığı için o bireylerde o anlayışı ve zırhı sırtlarına alarak görevlerini kötüye kullanarak bu tür yasa dışı dinlemeler yapabiliyorlar. Maalesef eğer anayasa bireyleri ön plana çıkarmış olsaydı bunlar belki yaşanmayacaktı. Özgürlük hakları korunmuş olacaktı. Herkes diyecekti benim bir anayasam var, ben vatandaşım devletin ana unsuru benim diyecekti. Böylece bireyin inanç özgürlüğünden tutun ifade özgürlüğüne kadar, inanmama özgürlüğüne, sağlık özgürlüğüne kadar bütün özgürlükleri güvence altına almış olacaktı. Sistemin bireyleri ön plana çıkarması gerekiyor. Bunu yaparken dil, din, ırk, ayrımı yapılmadan yapmalıdır. Maalesef öyle bir anayasaya sahip değiliz. Yapılan anayasanın da bunu karşılayacağını tahmin etmiyorum.” şeklinde ifade etti.   (Şükrü Tontaş - İLKHA)

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Bitlis Haberleri

Dur ihtarına uymayan tur otobüsünün bagajında 55 düzensiz göçmen yakalandı
Eren ailesi Bitlis'te 1 milyon meyve ağacını toprakla buluşturuyor
Bitlis’te "Bi hareketine bakar hayat" bilgilendirme programı gerçekleştirildi
Kaçmaya çalışan kamyon kasasında 91 düzensiz göçmen yakalandı
Bitlis’te kış öncesi koordinasyon toplantısı yapıldı