Ne yazık ki hükümet birçok konuda samimi değil. Ümmetin, Müslümanların maslahatından çok,‘ daha ne kadar iktidarda kalabiliriz'in hesabı içindeler. Dış politikada ümmeti uçuruma götürecek, Müslümanlar arasında mezhep savaşları çıkaracak, zaten zayıf ve perişan olan İslam dünyasını barbar şeytani güçlere yem yapacak bir akıl tutulmasıyla karşı karşıyayız. Hükümet ne zaman uyanacak? Dış politikadaki uygulamalarının şer güçlerin ekmeğine yağ sürdüğünün ne zaman farkına varacak?
Eğer hükümet dış politikada samimiyse, ümmetin maslahatını düşünüyorsa mezhepçi yaklaşımlardan uzak durmalı. İslam'ın şerefli mezheplerini saltanatlarına alet eden satılmış rejimlere payanda olmamalı. Sünni cephe, Şii cephe söylemleriyle ümmeti parçalamaya çalışan batılı güçlerin oyunlarına gelmemeli?
Satılmış, Amerikan uşağı Arap rejimleri kim, Sünnilik kim?
Ne günlere geldik? Yüz binlerce veliyi, rabbani âlimi içinden çıkaran, aziz İslam'ın medar-ı iftiharı Ehli-Sünnet mezhebinin temsilciliği ve önderliği bir avuç satılmış, Haçlı uşağı Arap kralcığına kaldı. Siz İslam ümmetini ahmak mı sanıyorsunuz? Ey kralcıklar, şehvetperst prensler, satılmış diktatörler, ümmetin zenginliklerini Batılı efendilerine peşkeş çeken diktatörler, sizin Sünniliğinizi Mısır'da gördük! Sünniliğinizi 50 yıldır Filistin'de de görüyoruz! Ümmetin her bir karış toprağı Haçlı sürüleri tarafından gece gündüz bombalanıp milyonlarca Müslüman kadın ve çocuk katledilirken Sünniliğiniz neredeydi?
Diktatör Şah ne kadar Şii'yse, Despot Esad ne kadar Şii'yse siz de o kadar Sünni'siniz!
Masal okumayı bırakın. Yemen'e Amerika'nın talimatlarıyla saldırdığınızı herkes biliyor. Amerika'nın İslam dünyasını parçalayıp işgal etme planının uygulayıcıları olduğunuzu herkes biliyor. Siz kim, Sünnilik kim!
Ümmetin kara bahtı karşısında o kadar üzüntü doluyum ki! Aslında yazımın başlığından da anlaşıldığı gibi konum Hükümetin Bölge Müslümanlarına yönelik politikalarında samimi olmamasıyla ilgili… Ne yazık ki dış politikada olduğu gibi iç politikada da hükümet samimi görünmüyor. Özellikle Bölge Müslümanları konusunda… Bunu örneklendirelim isterseniz.
Paralel Yapının Bölge Müslümanlarına yönelik cinayet ve yargısız infazları konusu. Cevzet Soysal olayıyla cinayet ve yargısız infazlar hükümetin de gündemine geldi. Bizzat Başbakan konunun takipçisi olacağını söyledi. Ama verilen tüm sözler, yapılan tüm açıklamalar bir müddet sonra unutuldu. Yirmi yıldır babasını bekleyen canım Yahya'm için de sözler verdiler. Daha nice sözler, vaatler havada uçuştu. Lakin yine sonuç yok. Cevzet Soysal da unutuldu, Yahya da… Yirmi yıldan fazladır zindanlarda haksız yere çile dolduran onlarca Müslüman'ın kaderiyle ilgilenmek dindar hükümetin aklına bile gelmiyor.
Ergenekon'cular, Balyoz'cular, KCK'liler ellerini kollarını sallayarak dışarı çıkarlarken, mazlum Müslüman tutuklular hükümetin gündemine gelme lütfuna bile mazhar olamadılar.
İnsan düşünemeden edemiyor. Yoksa Müslümanların mağduriyeti, Yahya ve Cevzet Soysal olayının deşifre edilmesi, Paralel Yapıyla mücadelede politik bir taktik miydi?
Hükümetin Kürdistan'daki dindarların, mazlum Müslümanların mağduriyetlerini gidermede samimi olmadığını, onları görmeye niyetinin olmadığını, tek muhatap olarak marksist örgütü görme eğiliminde olduğunu gösteren daha birçok örnek var. Bu örneklerden biri de geçen ay İslami camianın öncülüğünde Diyarbakır'da gerçekleşen “ Kürt meselesine İslami çözüm çalıştayı” faaliyetidir.
Tarihi önemde olan ve ilk defa çok sayıda İslami yapıyı bir araya getiren, özellikle de Bölge Müslümanlarının vahdetine, güç birliğine yönelik atılmış son derece önemli bir adım sayılan bu çalıştayı hükümet görmedi. Hükümet yanlısı medya görmedi. Görmek istemediler. Ama çalıştaydan sonra kutlanan Diyarbakır'daki Nevroz etkinliği Hükümet yanlısı medya tarafından adeta bir şova dönüştürüldü. Öcalan'ın içi boş mektubu korkunç bir algı operasyonuyla kırk yıllık savaşı sona erdiren bir barış manifestosu şeklinde lanse edildi.
Hükümetin hem iç hem de dış politikada ümmetin maslahatını öncelemediği, dindar halkın menfaatlerine göre strateji belirlemediği, gün geçtikçe Amerikan politikalarına mahkûm olduğu, iktidar çıkarlarını her şeyden üstün tuttuğu ne yazık ki belirgin bir hale gelmiş durumda.