ELAZIĞ - İç ve dış gelişmeleri değerlendiren Hür Dava Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Sait Şahin, yargıdaki çifte standarttan, meclisteki seviyesizliğe ve Kürdistan hazımsızlığına kadar birçok konuya değindi. Dünyadaki gelişmeleri de değerlendiren Şahin, Cemaat-i İslami yöneticilerinden Abdulkadir Molla'yı idam eden Bangladeş Hükümetini kınadı.
Yargıda çifte standart
Anayasa Mahkemesi'nin kararının ardından, dosyası yeniden ele alınan bir CHP Milletvekilinin tahliye edildiğini belirten Şahin, uzun tutukluluk mağduru olan BDP milletvekillerine ve benzer durumdaki binlerce tutukluya Anayasa Mahkemesi kararının uygulanmamasının, yargıda çifte standardı ortaya koyduğunu söyledi.
Şahin konuyla ilgili değerlendirmesinde, "Avrupa İnsan hakları Mahkemesi'nin Türkiye aleyhine milyonlarca dolar tazminata hükmetmesine rağmen, Türkiye'de mahkemelerin, adil yargılanma hakkını ihlal etmeye devam ettiği bir gerçektir. Yeni düzenlemelerle "ihlal denetimi"nin Anayasa Mahkemesi'nde bireysel başvuru yoluyla sürdürülmesiyle birlikte, benzer nitelikteki ihlal kararları Anayasa Mahkemesi tarafından da verilmeye başlandı. Anayasa Mahkemesi, tıpkı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi gibi bir temyiz makamı olmadığı halde, yerel mahkemece 34 yıl hapis cezası verilen CHP'li Milletvekili hakkında verilen ihlal kararı sonrasında durumdan vazife çıkarırcasına, yetki alanının dışına çıkarak dosyayı yeniden incelemiş ve tahliye kararı vermiştir.
Uzun tutukluluk ve adil yargılanma hakkı açısından böylesi bir uygulamanın sadece "Beyaz Türkler" söz konusu olunca hayata geçirilmiş olması, bu ülkede bir kesimin ayrıcalıklı ve imtiyazlı olduğu gerçeğini bir kez daha gözler önüne sermiştir. Aynı şekilde daha önce Ergenekon sanıkları için çıkarılan ve sadece onların istifadesine açık olan bir takım kanuni düzenlemelerin, başta dindar şahsiyetler olmak üzere rejime muhalif diğer siyasi mahkûmlar için uygulanmamasının yeni bir örneğidir.
Uzun tutukluluk mağduru olan BDP milletvekillerine ve benzer durumdaki binlerce tutukluya Anayasa Mahkemesi kararının uygulanmaması, yargıda cari olan çifte standardı ortaya koymaktadır.
İktidar Partisi, 2010 yılında Anayasa Referandumu'nda kendisine verilen büyük desteğe ve yargı erkinin anayasal kurumlarında etkin olmasına rağmen, bu adaletsizlikleri giderici tedbirleri almamış ve halen de bu konuda üç maymunu oynamayı sürdürmektedir. Adalet ve hukuk herkes için ve her zaman olmalıdır. Yargı başta olmak üzere tüm kurumlardaki çifte standarda son verilmelidir." dedi.
"Her türlü hukuksuzluğa ve keyfiliğe karşı tavır takınmalı ve adil olmalıdırlar"
Şahin, yakın bir geçmişte 10 yıldan fazla bir süre tutuklu oldukları halde, dosyaları bir türlü sonuçlandırılmayan Hizbullah tutukluları İslami şahsiyetlerin, kanuni mecburiyet dolayısıyla tahliye edilmelerine karşı çıkanların, bugün uzun tutukluktan ve sanıkların tahliye edilmemelerinden şikayet ettiklerine dikkat çekti.
"Sistemin zulmüne alkış tutup devamından yana tavır takınanlar, bir gün sıranın kendilerine geleceğini öngörüp, kime yapılırsa yapılsın, her türlü hukuksuzluğa ve keyfiliğe karşı tavır takınmalı ve adil olmalıdırlar." diyen Şahin sözlerini şöyle sürdürdü: "Tutuklulukta 5 yılını dahi doldurmayan ve hükümeti devirmek için darbe planlamaktan 34 yıl hapis cezasına çarptırılan hüküm özlü tutuklu CHP milletvekilinin tahliyesini memnuniyetle karşılayan ama henüz tutuklu bulunan BDP milletvekillerinin ve diğer tutukluların tahliye edilmemelerine ses çıkarmayan Hükümetin, iktidar olmanın sorumluluğunu yerine getirmesi, yargıdaki bu çifte standardı ve keyfiliği ortadan kaldırması gerekmektedir."
Mecliste seviyesizlik
Halktan aldıkları oylarla, mecliste halkın iradesini temsil eden ve millete vekil olan kimi siyasetçilerin, halkın faydasına emek ve mesai harcayacak yerde, hayâ ve edep dışı davranış ve sözler ortaya koymalarını esefle kınadıklarını ifade eden Şahin, "Ahlak ve edep sınırlarını zorlayan böylesi kişileri vekil diye meclis sıralarına oturtanlar, meclisteki sandalye sayısını muhafaza etme uğruna bu seviyesizlik ve ahlaksızlığa ses çıkarmayanlar, ahlaki sorunları olan bu kimseleri meş'um davranışlarına rağmen hala içinde barındıran, koruyup kollayan partiler de bu ahlaksızlığa ortak olduklarını bilmelidirler. Temiz bir siyasetx her şeyden önce ahlak ve edep gerektirir." ifadesini kullandı.
"Borçların faizi için ayrılan bütçe yine 50 milyar liranın üzerinde"
2014 yılı Bütçe Kanunu ile 2012 Kesin Hesap Kanunu tasarılarının görüşülmesine devam edildiğini hatırlatan Şahin,"Kamu kurumlarının mali tablosuna ilişkin Sayıştay raporlarının yetersizliği sebebiyle, kamu harcamalarının meclis denetimine elverişli olmadığı tartışmaları bir yana, meclise sevk edilen 2014 yılı bütçesinde her ne kadar, merkezi yönetimin harcamalarında azalma, buna karşılık eğitime ayrılan payın artışı öngörülmüş ise de maalesef nerdeyse eğitime ayrılan pay kadar faiz ödemesi planlanmaktadır.
2012 yılı Kesin Hesap Kanun Tasarısı'nda da görüldüğü üzere sadece kamunun toplam borcu 550 milyar lirayı çoktan aşmıştır. 2014 yılında da 2013 yılı bütçesinde öngörüldüğü gibi borçların faizi için ayrılan bütçe yine 50 milyar liranın üzerindedir. Parti programımızda belirttiğimiz üzere, "borç ve faiz sarmalının, ülkelerin bağımsızlığını ve toprak bütünlüğünü tehdit eder boyutlara geldiği gerçeği göz önünde bulundurularak denk bütçe yapılması, gelirlerden fazla harcama yapılmaması anayasal bir hüküm haline getirilmelidir.
Kamu kaynaklarının önemli bir kısmı iç ve dış borçların faizlerinin ödenmesinde kullanılmaktadır. Bu durum mutlaka düzeltilmelidir. Kamunun borçlanma ihtiyacı ve dolayısıyla faiz yükünün ortadan kaldırılması için havuz sistemi mutlaka hayata geçirilmelidir. Yapılan bütçelerde gelir ve giderler denkleştirilmeli, gelecek nesillerin hayatını ipotek altına almak olan borçlanmaya son verilmelidir. Gelirlerin, beklentilerin altında kalması durumunda öncelikle giderler kısılmalı, zaruret halinde vatandaşlara ek bir yük getirilecekse, bu düzenleme ancak kanunla yapılmalıdır."şeklinde konuştu.
Kürdistan hazımsızlığı
Bütçe raporları üzerine hazırlanan muhalefet şerhinde 'Türkiye Kürdistanı' ifadesine yer verilmesi nedeniyle Meclis Genel Kurulu'nda tartışmalar yaşandığını ifade eden Şahin, "AK Parti, MHP ve CHP'nin desteği ile tartışmalara sebep olan Kürdistan ifadesinin, tasarıdan çıkarılmasına karar verildi.
Parti programımızda da belirttiğimiz üzere Kürdistan, "Doğuda Zağros Dağları'ndan Batıda Toros Dağları'nın doğusuna, kuzeyde Karadeniz Dağları'nın güney kesiminden güneydoğuya doğru Basra Körfezi'nin kuzeyine yaklaşan, kuzeydoğuda Kafkasya içlerine uzanan, güneybatıda Halep'in kuzey hattını bulan" bir coğrafyanın adıdır.
Uzun yıllar Kürt ve Kürdistan inkârı üzerine inşa edilen Türk siyaseti, hakikatin dayatmasıyla çok geçmeden Kürtlerle olduğu gibi, Kürdistan ile de yüzleşmek ve barışmak zorunda kalacaktır. BDP'nin, PKK liderini, Kürdistan'ı alet ederek meşrulaştırmaya çalışmasını ve Kürdistan ibaresinin tutanaklara yazılmasını sabote etmesini yanlış bulup mahkûm etmekle birlikte, söz konusu Kürdistan olunca, diğer tüm partilerin nasıl da ortaklaştığını, Türk siyasetiçilerinin milliyetçi reflekslerinin tüm ideolojik farklılıklara rağmen, nasıl da aynılaştığını göstermesi bakımından ibret verici buluyor ve kınıyoruz." Dedi.
Suriyeli mültecilere yönelik özel önlemler alınmalı
3 yılı aşkın bir süredir devam eden iç çatışma ve rejimin katliamları sürerken, Suriye halkının, yıkılmış şehirlerin döküntüleri arasında kış şartları ile mücadele etmek zorunda kaldıklarını ifade eden Şahin, "Ölüm, açlık ve sefaletin kol gezdiği Suriye'ye gerek ülke içinde gerekse de uluslararası kuruluşlar eliyle acil yardım kampanyaları düzenlenmeli, toplumsal bilinç oluşturularak, Suriye halkının kış şartlarından en az biçimde etkilenmeleri sağlanmalıdır.
Bunun yanında şehirlerimize sığınmış Suriyeli mültecilere yönelik özel önlemler alınmalı, bu alanda faaliyet yürüten sivil toplum kuruluşlarının, mültecilerin barınma ve gıda ihtiyacını karşılamak üzere yüklendiği ağır sorumluluk, kamu kaynakları daha da artırılıp eşgüdüm sağlanmak suretiyle hafifletilmelidir." çözüm önerilerinde bulundu.
"Abdulkadir Molla'nın İslam âleminin duyarsızlığı, sonucunda asılarak şehit edildi"
Cemaat-i İslami yöneticilerinden Abdulkadir Molla'nın İslam âleminin duyarsızlığı sonucunda asılarak şehid edilmesinin tüm Müslümanları büyük üzüntüye sevk ettiğini belirten Şahin, "Davası sadece İslam olan ve bu uğurda hayatını feda eden Abdulkadir Molla'nın şehadetini tebrik ediyoruz. Bu idama imza atan ve bu idamı protesto eden göstericilerin yüzden fazlasını acımadan katleden Bangladeş hükümetini kınıyoruz. Cumhuriyetin ilanından sonra Türkiye'de Âlimlere ve dindar insanlara yaşatılan zulümlerin bir benzerini yaşayan Bangladeş Müslümanlarına, başsağlığı, sabır ve sebat diliyoruz. Allah bu mücadele ve şehadetlerini ümmetin uyanışına vesile kılsın." temennisinde bulundu.
Orta Afrika Cumhuriyeti
Orta Afrika Cumhuriyeti'nde bu yılın başında Cumhurbaşkanı Bozize'nin Müslüman Seleka güçleri tarafından devrilmesinden beri, ülkede Müslümanlar ile Hristiyanlar arasında çatışmaların artarak devam ettiğine değinen Şahin, "Birleşmiş Milletler'in açıkladığı rakamlara göre bir hafta içinde, 600'den fazla insan hayatını kaybetti. Eski bir Fransa sömürgesi olan Orta Afrika Cumhuriyeti'nde Fransa'nın tek taraflı müdahalesinin ülkede daha büyük çatışmalara yol açtığı, iç savaşın Müslümanlar aleyhine körüklendiği gerçeğinden hareketle, İslam ülkelerinin var olan çatışma ve iç karışıklığın sonlandırılması için gerek devlet, gerekse uluslararası birlik ve örgütler nezdinde girişimlerde bulunması gerektiğine inanıyoruz."dedi. (Yasin Kavaklı - İLKHA)