israil acımasızca vuruyor. Kadın erkek çoluk çocuk demeden vuruyor. Hedef gözetmeksizin vuruyor. Evleri vuruyor. Hastaneleri vuruyor. Şehrin yeraltı şebekelerini vuruyor.
Önce bildiriler dağıtılıyor. Telefonlara sesli mesajlar gönderiliyor. Alay edercesine vuracağız diyorlar. Daha birkaç saniye geçmeden bomba yağdırıyorlar. Canlar veriliyor. Bin bir zahmetle yapılan evler yerle bir ediliyor. Normal şartlarda Türkiye’de bile bir ev sahibi olmak çok zor iken, Gazze gibi ambargo altında bir ev yapmak çok daha zor. Bu ev bin bir zahmetle yapılıyor. Ama israil bombalar ve füzelerle o evleri vuruyor ve yerle bir ediyor.
ABD Kongresi, israil’in daha iyi saldırması için 621 milyon dolar para desteğinde bulunacak. Daha çok kişi öldürülsün, daha çok evler yıkılsın diye. Daha önceki israil saldırılarında yakılıp yıkılan Gazze, kendini biraz toparladıktan sonra tekrar yıkılıp yıkılsın diye... Oradaki Müslümanlar hiçbir zaman bellerini doğrultamasınlar diye.
Şu ana kadar 200’ün üstünde şehit var. Binin üstünde ise yaralı. Saldırılar devam ediyor ve şehit sayısı ile yaralı sayısının kaça ulaşacağı meçhul.
ABD’nin yapacağı yardım, israil’de kurulan ‘Demir Kubbe’ füze savunma sistemi başta olmak üzere birçok askeri alanda kullanılacak.
Kâfir ve zalimler her alanda müttefik olduklarını ortaya koyuyor. Birbirlerinden destek ve yardımlarını esirgemiyorlar.
Peki ya Müslümanlar…? Müslümanlar hala Irakta, Suriye ve Afganistan’da ve daha birçok yerde birbirleriyle uğraşıyor. ABD ve İsrail’e doğrultacakları silahları birbirlerine doğrultuyorlar. Şu çok iyi bilinsin ki Gazze ne Irak’tır ne de Suriye, burada apaçık düşman belli ve tüm acımasızlık ve vicdansızlığıyla saldırıyor. Müslümanların bir olmasının tam zamanıdır. Gazze’deki mazlum ve mustaz’af halk Müslüman kardeşlerinden gelecek desteği bekliyor.
“Ey Rabbimiz! Bizi, halkı zalim olan bu şehirden çıkar. Bize katından bir sahip ve yardımcı gönder, diyen mustaz’af (zavallı) erkek, kadın ve çocuklar uğrunda neden savaşmıyorsunuz?” (Nisa: 75) ayeti celiledeki nida ile sesleniyorlar.
ABD ve israil bir oluyor ve silahlarını Müslümanların çocuk ve kadınlarının üzerinde deniyorlar. israil aşırı kinli ve karşılarında babalarının ve dedelerinin katili varmışçasına acımasızca vuruyor.
Müslüman devletler Gazze’ye arkalarını dönüyorlar. Bir Selahattin de çıkmıyor ki Gazze’yi kurtarsın. Bu siyonistleri kahru perişan etsin.
israil Ramazan demiyor. Karşılarındakilerin kendisine aynı şekilde mukabele edebilecek bir güçte olmadığına aldırış etmiyor. Orantısız güç kullanıyor.
Emin olun israil’in anladığı tek bir dil var. ‘Canlarının ve mallarının tehlikeye girmesi’ Canları tatlıdır. Dünyanın her bir tarafında canlarını emniyette hissetmemeleri gerekir. Malları canlarından da tatlıdır. Tüm mallarına, -her ne pahasına olursa olsun- iyi bir ekonomik boykot uygulamak lazım. Diğer bir tabirle hurmalıklarını kesmek lazımdır. Bunların anladığı tek dil budur.
israil demir kubbelerin kendilerini koruyacağını zannediyor. Ama yanılıyor. Mevla’nın takdiri ile demir kubbeleri, atalarını koruyamadığı gibi kendilerini de koruyamayacaktır.
“Ehl-i kitaptan inkâr edenleri, ilk sürgünleri yurtlarından çıkaran O’dur. Siz onların çıkacaklarını sanmamıştınız. Onlar da kalelerinin, kendilerini Allah’tan koruyacağını sanmışlardı. Ama Allah’ın azabı, onlara beklemedikleri yerden geliverdi. O, yüreklerine korku düşürdü; öyle ki evlerini hem kendi elleriyle, hem de müminlerin elleriyle harap ediyorlardı. Ey akıl sahipleri! İbret alın. Eğer Allah onlara sürgünü yazmamış olsaydı, elbette, onları dünyada başka şekilde cezalandıracaktı. Ahirette de onlar için ateş azabı vardır. Bunun sebebi şudur: Onlar Allah’a ve Resulüne karşı geldiler; Kim Allah’a karşı gelirse Allah’ın azabı şiddetlidir. Hurma ağaçlarından her hangi bir şey kesmeniz veya kökleri üzerinde bırakmanız hep Allah’ın izniyle ve O’nun, yoldan çıkanları cezalandırması içindir.” (Haşr 2-5)
israil’in kahru perişan olması temennisiyle Allah’a emanet olun.