Huzur ve güvenli günlerde tebliğ

Mehmet GÖKTAŞ

Sosyoloji, siyaset ve benzer ilimlerde matematik gibi her şey iki kere ikinin dört ettiği şeklinde kesin sonuçlar alamayız.

Referandumdan bu yana günlerdir konuşuluyor, yazılıyor tahliller yapılıyor; kimler niçin hayır dedi, kimler niçin evet dedi konusu üzerinde herkes bir şeyler söylüyor, söylemeyi de sürdürecek. Elbette bir takım doğru tespitler yapanlar olacak. Fakat bütün bunlar matematik gibi kesin doğruları göstermeyecek.

Dünkü yazımda şahit olduğumuz bir gerçeği dile getirmiştim; Batman mitinginde önceki yıllara göre ilk defa erkeklerin sayısı ikiye katlanmış durumdaydı, bundan hiç şüpheniz olmasın.

Üzerinde durulması gereken, sebeplerinin araştırılması gereken bir konudur. Bu bir tesadüf olmasa gerek. Önce şunu belirtelim ki Batman'da kardeşlerimiz tam seksen bir bin kitapçık dağıtmışlardır. Bilmem Batman seksen bir bin hane var mı, merkez nüfusu dört yüz bin

 Kapısı çalınıp girilmedik bir tek ev kalmamış, elhamdülillah bir tek kişi reddetmemiş, meydana da yansımıştır bu gerçek.

Tekrar konumuza dönelim. İslami davet sakin, güvenli ve huzurlu ortamlarda daha bir hız kazanıyor, davet karşılık buluyor, adeta bir patlama gösteriyor düşüncesindeyiz. Elbette bütün zamanlarda davetimiz devam etmelidir ve zaten biz hiç ara vermiyoruz.

Fakat İmam Şatıbi'nin Muvafakat eserinde buyurduğu gibi İslami emirleri ve Müslümanların yükümlülüklerini “Zaruriyat, Haciyat ve Tahsiniyat” diye taksimi önümüze çıkıyor. İnsanoğlu için birinci olmazsa olmaz “Zaruriyattır”, yani onun zaruri ihtiyaçları her şeyden önce gelmektedir.

Siz İslami tebliğde bunu görmezden gelerek bir şey yapamazsınız. Karnını doyurmadığınız, hayatını güven içine almadığınız, barınacak bir yuva temin etmediğiniz birilerine İslam adına neyi teklif edebilirsiniz ki?

Demek ki Zaruriyat denilen merhale öncelikle aşılmalıdır. Aşıldıktan sonra da İslami tebliğ kesinlikle hız kazanmalıdır. Batman'dan önce de birçok merkezde buna şahit olmuştuk.

Önümüzdeki Pazar günü Diyarbakır'da gerçekleştirilecek olan Kutlu Doğum etkinliği bir de bu gözle incelenmelidir. Ardından da İstanbul etkinliği…

Gerçi huzur ve refah dönemlerinin kendisine göre İslami açıdan bir takım dezavantajları da vardır. Rehavet, gevşeklik ve dünyevileşme şeklinde kendisini gösteren tehlikeler olsa da Zaruriyat merhalesi içinde kıvranan toplumlarınkine benzemez.

Başta da söylediğimiz gibi bu konuda iki kere ikinin dört ettiği çok kesin delillere sahip değiliz. Yani insanlar hangi günlerde İslam'a daha çok yaklaşır, hangi dönemlerde çalışmalarımız fazla karşılık bulmaz, hangi günlerde nasıl bir siyasi tercihte bulunurlar, biz bu konuda çok kesin konuşmuyoruz.

Fakat elle tutulur, gözle görülür bazı tespitlerden hareket ederiz vesselam.

Sözü fazla uzatmadan fırsatların kesinlikle değerlendirilmesi gerektiğini belirtelim, bize düşen görev budur.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.