Huzur ve mutluluk derken hem kendi huzur ve mutluluğumuzu hem de başkalarınınkini kast ediyorum.
Çünkü iyi bir insan başkalarının huzursuzluğundan dolayı üzüntüye kapılır, onların da huzurlu olmasını ister ve bunun için bir şeyler yapmaya çalışır. Huzurlu bir insan çevresiyle birlikte huzurludur.
Başkalarının huzurlu olması için elinden geleni yaptığı halde bunda muvaffak olamayan bir insan yine mutludur en azından içinde bir ukde kalmamıştır.
Peki, huzura ermek, mutlu olmak çok mu zor, çok mu pahalı, bizim boyumuzu aşan bir şey mi?
Baştan belirtelim ki eğer bu huzur ve mutluluk denilen şey madde ile temin edilecek bir şeyse şimdiden biz bu işten vaz geçelim, çünkü bizim bu işe gücümüzün yetmeyeceği gibi devletlerin bile gücü yetmez.
Hatta bu anlamda bırakın başkalarını biz sadece kendimizi bile huzura ve mutluluğa kavuşturamayız.
Aslında işin başında huzur ve mutluluğun ne olduğunu tarif ederek konuya girmemiz gerekir fakat herkesin huzur ve mutluluktan anladığı şey aynı olmadığı gibi bu konuda çok şeyler yazılmış ve söylenmiştir.
Fakat en azından huzur ve mutluluğun kalbin işi olduğunu söyleyebiliriz. Ve buna tatmin olma, mutmain olma, doyuma ermeyi de ekleyebiliriz.
Huzur, bu dünyada herkesin hasretle aradığı bir şeydir. Huzur istemeyen birisini gösterebilir misiniz? Saadetten, mutluluktan çok daha somut bir güzelliktir huzur. Öncelikle bu dünyadadır, aynı zamanda öbür tarafta.
Şurası bilinmelidir ki, Allah ile beraber olmayanlar, olamayanlar asla huzur bulamayacaklardır. Bunun en geniş anlamda ‘zikir’ kelimesi ifade eder. Zikir, Allah’ı hatırlamaktır, aklımıza getirmektir, dilimizle telaffuz etmektir. Aslında zikir, daha önce bilinen bir şeyi hatırlamaktır. Biz Rabbimizi ta yaratılışımızdan biliriz, o kendisini bizim fıtratımıza kodlamıştır. Zaten bundan dolayı bizim bu eylemimizin adı zikirdir, hatırlamaktır.
Biz yine huzur kelimesine, o Hazret’in huzurunda hazır olma meselesine dönelim.
Bir insan huzurda hazır ise çok büyük bir konumda demektir ve dolayısıyla huzurludur.
Huzurda hazır olmadıkları halde huzur arayanlar boşuna aramaktadırlar, bulamayacaklardır.
Bugün insanlık alemi huzursuzdur. Öyle ya, hem O’nun huzurunda hazır olmayacaklar hem de huzurlu olacaklar, hiç olacak şey midir?
Siyasi ve sosyal gündem nasıl seyrederse etsin bizim huzurumuzu temin etmek öncelikle kendimizin elindedir. Başkalarının yaptıkları, bizim dışımızda cereyan eden olaylar, bizim hiç bir katkımız olmadan akıp gitmekte olan bir dünya bize huzur veremez.
Huzuru bulamayanlar, huzurlu olamayanlar acaba başkalarını nereye davet edecekler?
Zaten huzur çok net ve berrak bir güzelliktir, insanın gözlerinden okunur. Huzursuzlar da aynı şekilde gözlerden okunur.
Bu demektir ki huzurlu bir insan sırf bu haliyle bile başkalarının huzuruna da vesile olur.
Şimdi bu anlamda bir daha soralım; huzur ve mutluluk çok pahalı bir şey midir? Demek ki bu bir nasip meselesidir.