Bizleri yoktan var eden rızıklandıran kudret, olayları daha iyi analiz etmemiz için sürekli okumamız gereken yüce kitapta bizlere çeşitli örnekler vermiştir. Bunlardan bazıları Peygamberlerin yaşam tarzlarıdır.
Bütün peygamberler insanları uyarırken şu hayat felsefesini içselleştirip davranışsallaştırmışlardır."Sizden bir ücret talep etmiyorum kula kul olmaktan ziyade alemlerin rabbi olan Allah'a kulluk etmeye davet ediyorum " Bu bakış açısı, bu anlayıştan anlıyoruz ki insanlar sürekli bir şeyleri unutuyor Allah(CC) da insanı uyarmak için uyarıcıları gönderip bir şekilde unuttuklarını hatırlatıyor.
Bu uyarıcılardan biri de Hz. İbrahim ve Hz. İbrahim'in yaşam felsefesidir. Hz. İbrahim farklı düşünce ve yaklaşımlarla rabbini bulup rabbine inandıktan sonra tam bir teslimiyet göstermiştir. Bu teslimiyet neticesinde rabbi de kendisini unutmayıp ateşin içinde bile kendisini yalnız bırakmamış, kendisine yardımcı olmuş, (siz beni zikir ederseniz bende sizi zikrederim...)ateşi serin ve selametli yapmıştır. Kendi dostunu direkt ateşten koruyan kudret, bizlere ise yakıtı taş ve insan olan cehennem ateşinden ailelerimizin korunmasını istemesi, üzerinde düşünülmesi gereken başka bir boyuttur.
Niye Allah Hz. İbrahim'e yardımcı oldu? Diye düşünebiliriz. Hz. İbrahim ateşe atılırken bile Rabbini düşünüyordu rabbini bulduktan sonra başka rab aramadı. Rabbini bulduktan sonra başka rab aramayanla rabbini bulduktan sonra birçok şeyi rab edinenin durumu aynı olur mu?
“Yandık, bittik, aileler yandı, toplum yandı, hepimiz ateşe doğru yuvarlanıyoruz.” Diyeceğimize bizler ‘inandık, kula kul olmayıp sadece bir olan Allah'a kul olduk. İnşaAllah Rabbimiz; atamız İbrahim'e nasıl yardım ettiyse, ateşi güllük gülistan ettiyse bize de güllük gülistanlık eder' Diyebilmeliyiz.
Hz. İbrahim gereken teslimiyeti gösterdiği için Hz. İsmail gereken teslimiyeti göstermiştir
Bu yaklaşım tarzından şunu çıkarabiliriz iyi bir kazanımın yolu iyi örneklikten geçer. Neden benim çocuk beni dinlemiyor, bu kime çekmiş? Diyeceğimize neden Hz. İsmail babasını kırmayıp tam bir teslimiyet gösterebiliyor. Onu bu davranışa iten öğreti neydi? Derinlemesine düşünüp araştırmak lazım.
Şu da akla gelebilir haşa bazı Peygamberler görevlerini yapmadılar mı? Eşleri, çocukları kendilerine inanmadı. Bu istisnalarda da bir hikmet vardır. Her şeye koşulsuz bakan, benim çocuğumsa yapmaz ben filan soydan soptanım diyenlere iyi bir örnek olduğu gibi sonraki toplumlar için de iyi bir örnektir. Yani bütün örnekler bizlerin ders çıkarması için vardır. Bütün mesele Allah'ın gücü ve kudretidir. Ancak bu güç ve kudret isterse her şeyi yapar.
Onun gücünün üstünde bir gücü tanımak yaratılış felsefesine terstir.
Bu güce inanırken de bilinçli bir şekilde inanmamız lazım. Dünyayı her zaman ateş topu olarak görmek, gülleri çiçekleri görmemek ya da dünyayı sadece gül ve çiçekten ibaret görüp dikenleri görmemek yanlış bir algıdır.
Hepimiz ateşe yakın olabiliriz. Bunu dert etmemek lazım. Hz. İbrahim'i ateşten koruyan güç, Bizlere aileyi ateşten koruma refleksi vermişse bu büyük bir ikram; ancak taşıdığımız misyon taşıdığımız iman önemli. Ancak güçlü bir imanla ateş serin ve selametli olur, Kızıldeniz'ler yarılır, hastalıklar şifa bulur.
İnsanlar, benim hayatım, ibadetlerim, ölümüm Allah içindir diyebilirlerse ataları gibi kurban olmayı bilirlerse birçok şey kaçınılmaz olur. Sadece hayran kurban demekle kurban olunmuyor. Kurban derken bu konuda tereddütler yaşıyoruz. Hz. İsmail kendisini koşulsuz rabbine kurban ederken bizler inancımız gereği kurban veriyoruz.
Avrupalılar siz katliam yapıyorsunuz dediklerinde takılıp kalıyoruz. Yılbaşında kesilen hindileri düşünmüyoruz. Siz Müslümanlar nerde varsanız hep kan, gözyaşı diyenlere hemen inanabilirken iki milyon insanın akıtılan kanını görmüyoruz. Neden?
Her ne kadar Hz. İbrahim'in hayat hikayesinde bilinçli olarak kan ön plana çıkarılsa da onun asıl hayat hikayesi akılcılıkla (rasyonalizm) ile başlar. (aklı olmayanın dini de yoktur) her şeyi düşüncede başlatıp bitirmesi bizler için muazzam bir örnekliktir. Aklını hayırlı şeylere yorması, Rabbini bulduktan sonra aklı bırakıp iman etmesi çok önemlidir.
İmanı bir kenara bırakıp sürekli aklı ön planda tutup kendi aklını merkez gören egoistlere de bir sinek yeterdir. Kendini akıllı görüp zulüm edenlere, bir gram beyni olanlara, bir sinek yeterdir. Allah'a, peygamberlere gönül vermiş, gönül insanlarına haksızlık ederek sinek gibi ezerim diyenlere, bir sineğin neler yapabileceğini tarih çok iyi göstermiştir.
Allah, haddi aşanlara yeri zamanı geldiğinde ebabile, sineğe en güzel rütbeyi vererek gerçek özgürlüğü ve barışı tesis etmesini vesile kılar, kılabilir.
Selam ve dua ile…