Hz. Peygamber de ümmi idi. Yani o da okuma yazma bilmiyordu. Hz. Cebrail, kendisine ilk vahyi indirdiği zaman “Oku” demişti, ancak okuma bilmediği için “Ben okuma bilmem” cevabını vermişti. İlk vahiyden sonra Hz. Peygamber’in hayatında okuma çok önemli bir yer tutmuştur. O tarihten sonra yapılan ilk çalışmalara bakıldığında eğitime verilen önemin ayrıcalığı açıkça görülür.
Hz. Peygamber ümmi biri olmasına rağmen, Allah’ın yardımıyla en zor işlerin üstesinden gelmiş ve aşılması zor bütün engelleri aşmıştır. Kısa bir sürede insanlığa numune olan bir sahabe topluluğu var etmiştir. Bunun en önemli nedeni; ilme, eğitime ve öğretime verdiği önemdir. Dolaysıyla ilme, eğitime ve öğretime değer ve önem vermek, Hz. Peygamberin yolunu takip etmek demektir.
Bu veriler doğrultusunda, Hz. Peygamber’in eğitim ve öğretimle ilgili faaliyetlerine ve daha metotlarına değinmek faydalı olacaktır. Hz. Peygamber, daha Mekke döneminde kendisine vahyedilmeye başlayan ilahi emirlerin yazılmasına ve bu sayede muhafaza edilmesine önem vermiştir. Ayrıca bu ilahi emirlerin çoğaltılarak dağıtılmasını da teşvik etmiştir.
Mekke döneminin ilk yıllarında Erkam b. Ebi’l Erkam’ın evi bir eğitim merkezi olarak kullanılmıştır. Hz. Peygamber, burada sahabelere ilk eğitimlerini veriyor ve okumayı öğrenmelerini tavsiye ediyordu. Sahabeler de, Hz. Peygamber’in tavsiyelerine harfiyen uyuyorlardı; Kur’an ayetlerini okuyor, yazıyor, dini bilgileri öğreniyor ve bu bilgileri pratikte uyguluyorlardı.
Mekke dışından gelip Hz. Peygamber’in eğitiminden istifade etmek isteyenlerde, sahabelerin eğitim merkezi Darü’l Erkam’a geliyorlardı. Hz. Peygamber’in sohbetinde bulunanlar daha sonra İslam’la şerefleniyorlar ve gittikleri memleketlerinde, bazıları gizliden bazıları ise açıkçan dinlerini yaşıyorlardı.
Hz. Peygamber, Mekke döneminin son yıllarında (Hicretten iki yıl önce) Mekke’ye gelip Akabe mevkiinde İslam ile müşerref olan Medinelilerin eğitimiyle de yakından ilgilenmiş; onların isteği üzerine Kur’an’ı ve İslam’ın prensiplerini öğretmek için kendileriyle beraber Medine’ye öğretmen göndermiştir.
Hz. Peygamber, Mekke döneminde başladığı ve büyük faydalarını gördüğü eğitim öğretim faaliyetlerine, Medine döneminde de devam etmiştir. Hicretten sonra Medine’deki ilk ve önemli faaliyetlerinden birisi, eğitim merkezi olarak kullanılan Mescid-i Nebevi’yi inşa etmek olmuştur.
Mescid’in bitişiğinde Suffe denilen mekânda kalan bazı sahabeler, Kur’an ve yazı öğrenmekle meşgul oluyorlardı. İslam’ın temel esaslarını öğrenmek üzere Medine’ye çeşitli bölgelerden gelenlerin bir kısmı da burada kalıyordu. Suffe’de eğitim görenlerin sayısının kimi zaman dört yüze ulaştığı oluyordu. Hz. Peygamber burada bizzat ders verdiği gibi, Kur’an ve yazı öğretmek üzere muallimler de tayin ediyordu.
Hz. Peygamber’in eğitim faaliyetlerinin en önemli özelliklerinden biri, müşrik muallimlerin de öğretici olarak yazı öğretiyor olmalarıdır. Nitekim Bedir savaşında Müslümanların eline esir düşen müşriklerden okur-yazar olup da kurtuluş fidyesi verecek parası bulunmayanlar, on Müslüman çocuğa yazı öğretmek suretiyle serbest bırakılmışlardır.
Hz. Peygamber, eğitim merkezlerine ilim öğrenmek için gelenleri, Allah yolunda mücahede edenlerle bir tutmuştur. Medine döneminde, mevcut eğitim merkezleri (Mescid-i Nebevi, Suffe) sahabelerin ihtiyacını karşılayamaz duruma gelince, Hz Peygamberin emriyle yeni eğitim mekânları faaliyete geçirilmiştir.
Hem Mekke döneminde hem de Medine döneminde ilme, eğitime ve öğretime çok büyük önem veren Hz. Peygamber, eğitim işini yapanlara kolaylaştırıcı yolu takip etmeyi, sabrı ve tahammülü tavsiye etmiştir. Ayrıca bu işi yaparlarken öfkeye ve şiddete yer vermemelerini özellikle istemiştir. Hz. Peygamber bir hadislerinde, “Öğrettiğinizde kolaylaştırın, zorlaştırmayın ve öfkelendiğiniz zaman susunuz!” demiş ve son cümleyi üç defa tekrar etmiştir.
Hz. Peygamber’in eğitim ve öğretim konusunda her zaman geçerliliğini koruyabilecek evrensel nitelikteki bazı uygulamaları vardır ve bu uygulamalar da biz Müslümanlar için çok önemlidir. Yazımızı, Hz. Peygamber’in eğitim konusunda dikkat ettiği metotlarını paylaşarak nihayete erdirelim:
Hz. Peygamber; Okumaya ve yazmaya önem vermiştir… Eğitimde şiddete yer vermemiştir… Şayet öğrettiği konular pratiğe yönelik ise, söylediğini önce kendisi uygulamış veya uygulamalı bir şekilde öğretmiştir… Bir konuyu iyice hazmetmeden diğerine geçmemiştir… Öğrencileri bıktırmamış usandırmamıştır… Öğrettiği kimselerin yaşını, kapasitesini, bilgi ve kültür seviyelerini dikkate almıştır… Zekâ geliştirme yoluna gitmiştir… Topluma arz ettiği bir hükmü daha iyi anlaşılabilmesi için gerekli gördüğü durumlarda sebep ve gerekçesiyle birlikte anlatmıştır…
Konuyu örneklerle ve benzetmelerle, gerekirse jest ve mimiklerini de kullanarak ve hatta şekil çizerek sunmuştur… Sırf tartışmak, çekişmek, inat için ve gereksiz şeyleri sormak dışında, soruya teşvik etmiş ve soruları ikna edici bir şekilde cevaplamıştır… Sorduğu soruya doğru cevap alınca teşvik ve taltif için, takdirlerini açıkça belirtmiştir… Lüzumu halinde tekrardan kaçınmamıştır… Bazen anlatacağı konunun özetini verip daha sonra açıklamaya geçmiştir… Gerekli durumlarda yazdırarak öğretmiştir…
M. Akif TUNA / Söz ve Kalem Dergisi Mayıs 2013