Adıyaman’ın eski camilerinden ve birçok medeniyete tanıklık eden Musalla Camii şehirdeki diğer yapılardan mimari özellikleri yönü ile farklılık arz ediyor. Cumhuriyet tarihinde camilerin asli fonksiyonlarından uzaklaştırıp ahırlara ve harabelere çevrildiği dönemlerde Musalla Camii de ceza evine dönüştürülerek bu zulümden nasibini almıştır.
Şehirdeki halk tarafından da genellikle "cezaevine çevrilen cami" olarak bilinir. Şehir merkezinde yer alan cami günümüzde asli fonksiyonu olan ibadethane olarak kullanılmaktadır.
Doğu – batı yönünde genişlemesine uzayan cami, ön safta yer almanın sevabının daha çok olduğu düşüncesinin hâkim olmasından dolayıdır.
Günümüze birçok tamirat geçirerek gelen caminin Büyük Selçuklular dönemine ait olduğu rivayet edilmektedir. Yapının basık ve loş bir aydınlatmaya sahip olması diğer Selçuklu yapılarının özelliklerini taşımaktadır.
Tarihçesi
Adıyaman merkezde olan cami, bulunduğu mahalle ile aynı ismi taşımaktadır. Adıyaman’ın en eski camilerinden olan caminin inşa dönemine ait herhangi bir kitabesi bulunmamaktadır. Yapının ne zaman yapıldığı hakkında ise kesin bir bilgi yoktur. Taç kapı üzerinde yer alan kitabelik kısmının boş olması, ya kitabenin zaman içeresinde düşüp kaybolmuş olması ya da herhangi bir kitabenin yazılmadığını göstermektedir. 1308 H./1890 M. Yılında minaresinin yıkıldığı rivayet edilmektedir.
Caminin kuzey duvarı üzerinde sonradan yazılan kitabesine göre, Selçuklular zamanında Alparslan’ın Anadolu fethine müteakip yaptırdığı rivayet edilmektedir. Yapı 1938’de Adliye’ye satılmış, daha sonra 7044 sayılı kanunla Maliye hazinesinden Vakıflar Genel Müdürlüğü'ne (VGM) 1972 yılında tekrar intikal etmiş.
Yapı Cumhuriyet tarihinde 32 yıl ceza evi olarak kullanıldıktan sonra Vakıflar İdaresi tarafından restore edilerek tekrar ibadete açılmıştır.
Plan ve mimari özellikleri
Kıbleye göre yatay dikdörtgen şekilli cami, ortadaki kubbe yanlardaki çapraz tonozlarla örtülü beş gözlü son cemaat yerine sahiptir.
İçeride duvar payelerine oturan kubbeli kare mekân, çapraz tonozlarla örtülü yanlara doğru genişletilmiştir.
Enlemesine dikdörtgen plana sahip yapı, kuzey–güney yönünde uzanan iki kemer açıklığı ile üç bölüme ayrılmıştır. Ortadaki kare mekânı örten kubbeli bölüm çapraz tonoz örtülü bölümlerden daha yüksek tutulmuştur
Yapı oldukça basık tutulmuş olup loş bir aydınlatmaya sahiptir. Bu yönüyle Selçuklu dönemi yapılarını çağrıştırmaktadır. Yapının beden duvarları oldukça kalın olan caminin, her duvarı 130 santim kalınlığında olup, tamamen düzgün kesme taş malzeme ile inşa edilmiştir.
Kuzey yönünde beden duvarlarına göre oldukça alçakta kalan bir çevre duvarı ile çevrilerek buraya bir avlu görünümü verilmiştir. Bu bölümde cami görevlilerine ait hücreler yer almaktadır.
Beş gözlü son cemaat yeri, kalın payeler üzerine oturan kemerler ile birbirine bağlanmaktadır. Bu kemerlerden ortadaki, daha dik ve dar tutulmuş olup kubbe ile kapatılmıştır.
Son cemaat yerini geçtikten sonra yapının kuzey cephesinin ortasına açılan yuvarlak kemerli bir kapı açıklığı ile asıl harim kısmına geçilmektedir.
Harim (asıl ibadet mekânı, caminin iç bölümü) doğu – batı yönünde dikdörtgen planlıdır. Mihrap önü kubbe ile kapatılan harimin kubbesi çokgen kasnak üzerinde yer alır. Fazla yüksek tutulmayan kubbe kasnağına sivri kemerli pencere açıklıklarına yer verilmiştir.
Kubbe doğu-batı, kuzey-güney yönlü atılan kemerlere oturmaktadır. Pandantif geçişli kubbenin pandantifleri mukarnaslar ile doldurulmuştur.
Oldukça loş bir aydınlatmaya sahip olan yapı, iki katlı pencereler ile aydınlatılmıştır. Pencerelerden alttakiler içten yuvarlak kemerli, üsttekiler düz açıklıklı olup alttakilere göre daha dar tutulmuşlardır.
Minare
Yapının tek şerefeli, cami ile uyumlu bir minaresi bulunmaktadır. Minare son cemaat yerinin kuzey batı köşesinde son cemaat yerine bitişik olarak inşa edilmiştir. Minare kare kaide üzerinde silindirik şekilde yükselmektedir.
Minarenin silindirik gövdesi üzerinde süsleme amaçlı on adet niş yer almaktadır. Şerefe altında mukarnas yerine üçgen biçimli şekiller işlenmiştir. Minarenin doğu tarafına bakan yüzeyinde yuvarlak kemerli giriş kapısı yer almaktadır. Giriş kapısı üzerinde yer alan kitabelik kısmı boş bırakılmıştır.
Minare, hicri 1308, miladi 1890 yılında yıkılmıştır. Günümüzdeki minare 1890’dan sonra yapılan minaredir. 2017'deki depremde minarenin külah kısmı yıkılmıştır. Halen yıkık bir şekildedir.
Mihrap yapının güney duvarında yer alıp tamamen düzgün kesme taş ile örülmüştür. Mihrabın iki yanında süsleme amaçlı sütüncelere yer verilmiştir. Mihrabın içi mukarnaslar ile süslenmiştir. Üst kısmında bir madalyon içerisinde sekiz kollu yıldız bunun etrafında ise geometrik şekiller yer almaktadır. Mihraptaki süslemeler yüzeysel olup oyma tekniği ile yapılmıştır.
Süslemesi
Yapı Adıyaman camilerinin genel özelliği olan sadeliğe sahiptir. Yapının en süslü yeri güney duvarının ortasına açılmış olan mihrabıdır. Mihrap tamamen kesme taş malzeme ile yapılmış olup kaliteli bir işçilik eseridir.
Mihraptaki süslemeler taş üzerine yüzeysel olarak oyulmuştur. Mihrabın iki yanında yer alan sütüncelerin başlıkları korint başlıklarındaki volitleri andıracak şekilde işlenmiştir. Mihrabın üst kısmında bir madalyon içerisinde sekiz kollu yıldız yer almaktadır. Bunun etrafında geometrik şekiller işlenmiştir.
Son cemaat yerinde mukarnas dalgalı mihrabiyeler dışında kubbeye geçişi sağlayan pandantiflerin içinde yer alan mukarnaslar dışında cami oldukça sadedir. Yapıya, dış cephe olarak baktığımızda oldukça sade tutulmuş mütevazı bir görünüme sahiptir.
İLKHA