Şanlıurfa’da düzenlenen "Medeniyetler Beşiği Ortadoğu ve Şanlıurfa Sempozyumu"nda "İbrahimi Dinler" kavramı hakkında sunum yapan Yrd. Doç. Dr. İbrahim Kaplan, İslam açısından İbrahimi Dinler kavramının yanlış olduğunu vurguladı.
İbrahim Kaplan, Kur’an-ı Kerim’de ehli kitaptan övgüyle bahseden ayetlerden hareketle birilerinin "Ehli kitapla amentüde ittifakımız vardır" şeklindeki yargısının Kur’an-ı Kerim açısından kesinlikle doğru olmadığını belirtti.
Dinler hakkında yapılan çalışmaların, yegâne kurtuluş yolu olarak ortaya çıkan bütün dinlerin, kendinden önceki bütün dini sistemleri lağv ettiklerini söyleyen Kaplan, “Dolayısıyla her din kendi teorisini oluştururken, şu veya bu şekilde zorunlu olarak ötekini de dikkate almak zorundadır. Fakat dinlerin ötekine ise genellikle onun geçersizliği ya da tarihselliğini ortaya koymak suretiyle, kendisinin doğruluğunu ve evrenselliğini ispatlamak şeklinde olur.” dedi.
Kur’an’ın, Yahudi ve Hristiyanlara bakışını ele alan Kaplan, Kur’an'ın; Yahudi ve Hristiyanları ehli kitap tanımlamasıyla bir anlamda kendisini selef gördüğünü, diğer taraftan da onların, Allah tarafından gönderilen kitapları tahrif ederek doğru yoldan uzaklaştıklarını belirtiğini ifade etti.
"Dinlerarası Diyalog kavramı başımıza epeyce bir bela açtı”
İslam’ın "Dinlerarası Diyalog" kavramını doğru bulmadığı için kullanmadığını ifade eden Kaplan, sözlerine şöyle devam etti:
“İslam, hem insanlığın son dini olması ve kendi anlayış çerçevesinde bütün insanlığın dini haline gelmeyi hedef haline alması sebebiyle hem de ehli kitap olan halef-selef, başka bir ifadeyle tanrısal ilişkiler sebebiyle Yahudi ve Hıristiyanlarda diğerlerine göre daha yakın bir teolojik ilişki içerisinde görülmektedir. Burada bir hususa dikkat çekmek istiyorum. Özellikle teolojik ilişkiler kavramını kullanmak istiyorum, çünkü bundan 10-15 yıl önce hatta daha öncesine dayanan bir süreçte 'Dinlerarası Diyalog' kavramı, başımıza epeyce bir bela açtı ve farklı amaçlar için kullanıldı. Benim doktora çalışmam da bu anlamda erken dönem Müslüman, Hıristiyan teolojik ilişkileri şeklinde idi; bu tanımı, bu tabiri özellikle kullanmak istiyorum. Tercih ettiğim; dinler arası diyalog değil, teolojik ilişkiler şeklinde bir ifadedir.”
“Hz. İbrahim yaşadığı toplumun politeizm ve şirke dayalı yapısına itiraz etmiştir”
Kur’an-ı Kerim’in Hz. İbrahim’e bakışını anlatan Kaplan, “Hz. İbrahim, Kur’an-ı Kerim’de kendisinden en çok bahsedilen ulul azm peygamberlerden birisidir. O, Kur’an’da Allah dostu olarak nitelendirilen Allah’ın seçkin kıldığı peygamberlerden biridir. O çok içli, yumuşak huylu, misafirperver ve kendini Allah'a adamış dosdoğru bir kimsedir. O vazifesini tam olarak yapan ve kendisine suhuf verilen bir peygamberdir. Araştırarak bulduğu tevhid inancı için hayatı boyunca mücadele vermiş olan Hz. İbrahim, yaşadığı toplumun politeizm ve şirke dayalı yapısına itiraz etmiş, bu konuda babasıyla bile ters düşmüş. Sonuç olarak da ateşe atılmak suretiyle yok edilmek istenmiştir.” ifadelerini kullandı.
Kur’an-ı Kerim’in Yahudi ve Hristiyanların Hz. İbrahim ile ilgili algılarını düzeltmeye çağırdığını söyleyen Kaplan, Kur’an’ın Yahudi ve Hristiyanların Hz. İbrahim’i kendilerine nispet etmesini reddettiğini ifade etti.
"Yahudilik ve Hristiyanlıkta Hz. İbrahim’den kalan nedir?"
Son zamanlarda sıkça kullanılan "İbrahimi Dinler" kavramının ne Yahudilik ne Hristiyanlık ne de İslam açısından doğru olmadığına dikkat çeken Kaplan, şunları söyledi:
"Belki de tevhid, temel tartışma konusu problematiği bu, daha doğrusu herhangi bir peygamberin birden fazla dininden bahsetmek mümkün müdür? Bu anlamda acaba 'İbrahimi Dinler' kavramı ne kadar mümkündür? Bunu en azından teolojik olarak tartışmaya açtığımızda 'İbrahimi Dinler'den bahsedebilir miyiz? Bu anlamda İbrahimi Dinler kategorisinde Yahudilik, Hıristiyanlık ve İslamiyet’i dahil ettiğimizde her üçünde de birbirinden farklı İbrahim algılaması ortay çıkacaktır. Eğer İbrahimi dinler diyorsak bu anlamda bahsettiğimiz İbrahim’in hangi dinini öne çıkarmamız gerekir. İbrahimi din ile İbrahimi inanç sistemini benimseyenler kastediliyorsa, Yahudilik ve Hristiyanlıkta Hz. İbrahim’den kalan nedir? Tevhit inancı mı, hac mı, kurban mı, Kabe mi yoksa kavif ilahlığımı veya testis mi? Kısaca dinler tarihi açısından da kelam açısından da Yahudilik ve Hristiyanlık açısından da İslam açısından da İbrahimi Dinler kavramı yanlış bir kavramdır diyebiliriz.”
“Birilerinin ‘ehli kitapla amentüde ittifakımız vardır’ şeklindeki yargısı Kur’an-ı Kerim açısından kesinlikle doğru bir yaklaşım değil”
Kur’an-ı Kerim’de ehli kitaptan övgüyle bahseden ayetlerden hareketle birilerinin "Ehli kitapla amentüde ittifakımız vardır" şeklindeki yargısının Kur’an-ı Kerim açısından kesinlikle doğru bir yaklaşım olmadığının altını çizen Kaplan, “Malumunuz olduğu üzere bunun üzerinde epeyce spekülasyonlar yapıldı. Hatta bazen karşılaşıyoruz. Üç dinli kişilerden bahsediyoruz. 'Dinler Bahçesi' gibi kavramlar kullanıldı. ‘Dinlerarası Diyalog’ çerçevesinde hem rahibe hem bir imama nikah kıydıranlar oldu.”
Ehli kitapla birçok ortak nokta olduğu halde Kur’an-ı Kerim açısından ilahi vahyi tahrif günahını yüklendiğini belirten Kaplan, “Elbette tün bunlardan sonra İbrahimi Dinler kavramının birleştirici, bir arada yaşamaya imkân tanıyan bir kavram olarak kullanılabilir gibi bir itirazla karşılaşabiliriz. Fakat ben şunu söylemek istiyorum. Biz farklılıklarımızı ortadan kaldırarak bir arada yaşadığımızda mı daha medenice olur yoksa farklılıklarla bir arada yaşayarak mı daha medeni bir tavır içerisinde olabiliriz? Ne İslami kaynaklar ne Yahudi ve Hristiyan kaynakları 'İbrahimi Dinler' kavramına müsaade etmemektedir.” (Osman Gülebak, Hüseyin Sayhar - İLKHA)