Ülke iç ve dış meselelerin yoğunluğunu yaşamakta. İç tarafta yıllardır bıkmadan bedel ödeyen doğru bildiği çizgisinden ödün vermeyen; 15 Temmuzda da safını en başta ve açık bir şekilde belirten HÜDA PAR'ın liderlerine darbenin yıl dönümünde kasıtlı cezalar verildi. Bir diğer gelişme ise en büyük çevre davası olan Cerettepe davasında Danıştay'ın maden yapılabilir kararını onaylaması oldu. Bu arada Büyükada'da sözde sivil toplum kuruluşları tarafından yapılan toplantı ki bu toplantı; 15 Temmuz darbe girişiminin olduğu haftada yapılmıştı ve bu durumlar iç ve dış meselelerinin tezahürüdür.
Dış meselelerde, Katar ile ayar verilmeye çalışılan Ortadoğu, Afrin'de karşılık bulurken, hamleler dikkatli, stratejik ve can alıcı yapılmaya çalışılıyor. Katar krizinin ateşini yaktıktan sonra durumu Ortadoğu'nun iç meselesi gibi lanse etmeye çalışan ABD, BAE ve Suudi Arabistan üzerinden etkin olmaya devam etmektedir. Türkiye arada çelişkili söylemlerle tarafsız olduğunu belirtse de Katarın yanında yer aldı. Katar ve Rakka'nın karşılığını Afrin'de vermeye hazırlanıyor ama Afrin YPG elinde olsa da; Rusya kontrolü aşikârdır. Rojava'nın Doğusunda ABD'nin her bir sınır noktasına bayrak asması Türkiye'yi zor duruma koymuştur. Rojava'nın Batısının ise Rusya kontrolünde olması ABD'nin etki alanını daraltmıştır. Türkiye, Rojava'nın Batısında Kalan Afrin'e operasyon yapmak için Rusya'dan onay alması gerekiyor.
Katar krizinden sonra ara verilen Astana görüşmelerinde alınan karar gereği garantör ülkelerden olan Rusya'yı ikna etmek İdlib'i vermek ile mümkün görünüyor. Türkiye, Nusra'nın elinde olan İdlib'e Rusya'yla birlikte üs kurmaya çalışması muhalif bölgede Türkiye'yi sıkıntıya koyacaktır. PYD El Bab, Cerablus ve Azez'i ele geçirmek için hazırlık yaparken Afrin'e saldırı, psikolojik savaş olan çatışmaların tüm Suriye sınırını savaş hattı durumuna getirecektir. YPG'nin Suudi Arabistan ile görüşmeleri, petrolden pay verilmesi, Arabistan tarafından desteklenen Suriye Muhalefetine giden desteğin kesilmesi anlamına gelebilir.
Obama'nın İran politikasından dolayı Suudi Arabistan'ın Ortadoğu politikasını, özelliklede Türkiye ile beraber hareket etmesini gerektirirken Suudi'den faydalanan bir Trump, Suudi Arabistan'ın Ortadoğu politikasını değiştirmesine sebep olmuştur. Arap NATO'su da bu işbirliğinin bir neticesidir. BAE ve Arabistan'ın İran'la, Yemen üzerinden dolaylı bir savaşın içinde olması bu politikayı desteklemiştir. Mezhep çatışması Yemen'i kolera, açlık ve savaşın pençesine düşürmüştür.
Diğer bir dış mesele ise Kıbrıs görüşmeleri; her ne kadar Türkiye çözümden yana olduğunu gösterse de uluslararası kamuoyunda elini güçlendirmek için gösterdiği çabadır. Kıbrıs'ın elden gitmesi Rum kesimin ve israil'in elini güçlendirecek. Bu durumda Akdeniz'i enerji havzası ve koridoru yapmaları, kontrolün ellerine geçmesinde bir engel teşkil etmeyecektir. Görüşmelerin sonuçsuz kalması Türkiye'nin lehine olarak değerlendirilebilir.
israil, Akdeniz ile yakından ilgilenirken arada Gazze'ye yaptığı saldırılar; Gazze de yapmak istediği bir operasyonun ayak sesleridir. Akabe Körfezini Mısır'ın Arabistan'a devrettiği Tiran ve Sanafir adalarıyla garantiye alması Gazze konusunda daha cesur davranmasını sağlayacaktır.
Katar'a yapılan, Suriye'ye Filistin'e, Afrika'da yapılmak istenen değişikliklerin su yüzüne çıkmasıdır. Rakka'da, Musul'da katledilen Arap ve Sünni halk bölge yangınında ateşi eksiltmemek için yapılan saldırılardır. Perişan edilen halkların yok etme arzusudur.