Bir şikayet çağına şahit oluyoruz. Herkesin elinde mercek, başkalarının kusurunun gardiyanı adeta. Başka benlikleri eleştirmekte usta olanlar, aynı zamanda kendi benliklerini hiç sorguya tutmayanlar… Ümidi ve tüm iyi düşünceleri dipsiz kuyulara atmış felaket tellalları ile aynı havayı soluyoruz. Ümitsizlik ve olabildiğine yıkıcı eleştiri... Bulaşıcı bir hastalık gibi her birimizi yokluyor. “Her yerde kötülük var, insanlar sonsuz bir uçuruma yuvarlanıyor, ah şu eğitim sistemi, sokağa çıkmaya korkar olduk, komşuya selam verirken tereddüt eder olduk, bu gençliğin sonu ne olacak...” Hep dile getiriliyor tüm bunlar. Tüm iyileri, iyilikleri görmemecesine, yalnızca kötülüğe takılıp kalmış odaklar. Evet, kötülük var ve hep olacak. Her şey zıddı ile kaim. Ancak iyiliği yok sayarak hep kötülükten bahsetmek de neyin nesi?...
Hikâye o ya: Zamanın birinde şehre girenleri karşılayan, gelenlerin sorularını yanıtlayan bir adam varmış. Günün birinde bir kafile gelmiş. Geldikleri diyarın kötü insanlarla dolu olduğundan, her yanda felaketin var olduğundan dem vurmuşlar. Adama bu şehir nasıldır diye sorunca adam: “Aman, burada hiç durmayın, burası da oradan farksız değil.” demiş. Başka bir gün yine bir kafile gelmiş ve geldikleri diyarın iyi insanlarla, iyilik ve huzurla dolu olduğundan dem vurmuşlar. Bunun üzerine onları karşılayan adam: “Hoş gelmişsiniz, burası da esenlik dolu bir yer.” demiş.
Kıssadan hisse: Kötü görürsen senden, iyi görürsen senden. Kötülüğe rağmen iyiliği kaim kılmak için çabalıyorsan ne mutlu sana! Hâlâ ümitvarsan etrafın çiçeklenecek. Ümidin kandilleri hayatını aydınlatacak. Amacın temiz ve sahihse olumsuzluklar seni yıldırmaz. Yeter ki sen çabala. Eleştirdiklerini onarmak için ayağa kalk. Veren elin üstünlüğünün farkında ol. O zaman rahatsız edici bazı pürüzler de senin elinle düzelir. Yapıcılığı ahlak edin. İyiliğin elçileri bu dünyayı kurtaracak.
“Bir yoldaş ara, bir refiki özle ama bir tarikin de düşünü kur. Yolu düşlemeyene yoldaş nasip olur mu kuzum? Önce sen dünyaya kıymetli bir hediye ol. Karşına seni sükûtu hayale uğratacak insanlar çıkacaktır. Belki de onlar senin en büyük öğretmenlerin olacak.” (Kemal Sayar)
Olumsuzluklardan da ders çıkarmayı bilmekte hüner.
“Her ilişki, ruhumuza tutulmuş bir ayna; kendi zayıflık, keder ve sevincimizi çıplak gözle görmemizi sağlıyor.” (Kemal Sayar)
Her insanı ders çıkarılacak yönleriyle incele. İyiliği kaim kılarken dimağın ve kalbin de bu derslerle genişleyecek.
Sözün özü: Eleştiri koltuğundan kalkıp fiil makamına gelmek ve o hep eleştirdiğin tüm durum ve kişileri düzeltmek senin elinde. Başaramasan da en azından çabalamak büyüklüğünde bulunursun. Ama tüm bunlardan önce kendini, bakış açını ve kalbini incele. Çünkü sorun sende ise kötülük hiç bitmeyecek. Son sözüm Mevlâna’dan bir öğüt olsun:
“İçindeki kapıyı çal, başka kapıyı değil.”