Fethullah Gülen, neden BBC veya WSJ gibi medya alanında dünya devi konumundaki israil yanlısı basına konuşuyor? Sorusu çokça soruldu peki cevabı nedir?
Aslında bu sorunun cevabı geniş bir tahlili gerektiriyor. Geçen yıl MİT’in hazırlattığı iddia edilen rapora göre, Hizmet Hareketi’nin Türkiye genelinde 210’dan fazla özel okul, öğrenci evi, dershane ve kurs, 500 öğrenci yurdu, bunun yanı sıra 134 ülkede toplam 400 özel okul, bu ülkelerde 38 öğrenci yurdu, 13 üniversiteye hazırlık kursu ve on binlerce öğrencisi var.” Özellikle yurtdışındaki birçok ülkede özel okullara devam eden öğrenciler arasında ülkenin ciddi devlet yetkililerinin çocukları da var.
Bu kadar geniş bir yelpazede eğitim faaliyetinde bulunmak ve bunu sürdürebilmek için, dünya genelinde etkili olan bir referans bulunması gerektiği gibi bu referanslık durumunun da sürekliliği sağlanmak zorunda. Bugün dünya ülkeleri üzerinde etkili olan güç maalesef ABD’dir. ABD, AB hatta Rusya, Hindistan gibi ülkelerde ise medya, siyaset, finans, güvenlik ve istihbarat gibi alanlarda israil yanlısı Yahudilerinin etkisi açıktır. Dolayısıyla bugünün dünyasında kendinize alan oluşturmak için israil lobilerinin veya onlara çalışan güçlerin ilgi ve beğenisini kazanmakla birlikte yer yer yakınlığınızı gösterecek bazı adımlar atmak zorundasınız. Dolayısıyla israil ve ABD Neocon medyasına gösterilen ilginin böyle bir sebebi var.
Peki çok uzaklarda okul açmak için böyle bir durumu göze almak, İslami bir cemaat kimliğiyle veya şahsi olarak söylersek, ilmi bir kişilikle, hocalık vasfıyla ne kadar bağdaşır. İşte bu nokta, Hristiyanlıkta, soru sormanın afaroz edilme anlamına geldiği yerdir ki, burada hizmet mefhumu devreye giriyor.
Aşırı ideal sahibi iseniz, ideallerinize ulaşmanın iki yolu vardır: Birincisi çok çalışmak ve fedakarlıkta bulunmak, birçok zevkten veya hayat standardı denilen normlardan feragat etmek. İkincisi de karşınıza aşılamayacak bir takım engeller çıktığında, ilkelerinizin bir kısmına teferruat deyip bunları uzlaşı için kullanmak, takiyye, siyaset, maslahat gibi araçlarla değişebilmek veya değişmiş görüntüsü verebilmek.
Evet dünyanın her tarafında İslam’ın yayılması için çaba vermek çok büyük bir gayedir. Kılıçla fethetmenizin imkansız olduğu yere eğitim vesilesiyle gidebilmek, bir kaç genç bile olsa, kendi yorumunuzla bile olsa İslam’ı anlatabilmek ve sevdirebilmek az bir hedef midir, bunun için azimli olup çalışmak az bir hizmet midir? Anlatılan, yaşanan, izlettirilen, örneklerinin idealin büyüklüğünü gösterdiği muhakkak. Bundan daha büyük idealleriniz de olabilir. Mesela ABD ve AB gibi ülkelerin siyaset, medya ve finans merkezlerine sızıp oraların, İslam’ı veya Müslümanları tehdit olarak görmemelerini sağlamak gibi. Ancak hiçbir dünya ülkesi bizim ideallerimizi bilmiyor, çakmıyor, farkına varmıyor, biz tereyağından kıl çeker gibi amaçlarımıza bir bir ulaşırken onlar kör ve sağır bir şekilde seyrediyor dersek, işte buradaki yanılgımız bizi, içerde anlaşılmaz bir seviyeye düşürür.
Ülkede, hükümetler değişse bile TÜSİAD gibi devletin Kemalist zırhı altında itibar devşiren yapıların da gönlüne girelim ki, hem dış dünyadaki referanslarımızın bize olan güveni artsın, hem de içerde gidemediğimiz kapılar bize açılsın, düşüncesi de yukardaki cevabın devamıdır.
“Sonsuz Nur” eserini mutlaka okumuşsunuzdur. Orada, Efendimiz’in(sav) hayatı anlatılırken Abese Suresi’nin nüzul sebebiyle ilgili konunun izahı ilginçtir. Mekke’nin itibarlı, nüfuzlu ve seçkin liderleriyle âmâ bir sahabe arasında kalan Allah Rasülü’nün(sav) haline ışık tutan olay, o eserde biraz farklı anlatılır. Niyeti teşhis edip sorgulamıyoruz. Ancak derinlerde bir yerde, kim olursa olsun seçkinlerin, otorite(!) sahiplerinin bir şekilde ilgisini, desteğini kazanalım ki, hizmetimiz için referans olsunlar anlayışının nerelerdeki yorumlara kadar gittiğini göstermesi açısından ilginçtir.
İdeal sahibi olmak güzeldir ama bu idealler zalime birazcık dahi olsa meyletmenize neden olacaksa bu defa çok büyük bir tehlike altındasınız demektir.
“Eğer seni sebatkâr kılmasaydık, gerçekten, nerdeyse onlara birazcık meyledecektin. O takdirde, kesinlikle, sana dünya hayatında, kat kat ceza, âhiret hayatında da kat kat azap tattıracaktık. Sonra, bize karşı, kendine yardım edecek birini de bulamayacaktın.”(İsra 74-75)