Diyarbakır’ın Silvan (Farqin) ilçesine bağlı Yolaç (Susa) Köyü’nde, 1966 yılında dünyaya gelen Salim Fidancı, güzel ahlaklı arkadaşları ve okuduğu kitaplar vesilesiyle genç yaşlarda İslam davası ile tanıştı.
Babası ticaretle uğraştığı için ailesinin yükünü omuzlanan Fidancı, köyünde yaptığı İslami çalışmalarla biliniyor ve seviliyordu.
Her zaman olduğu gibi 1992 yılının Ramazan’ında da namazlarını mümkün mertebe camide cemaatle kılmaya özen gösteren Salim Fidancı, Müslümanlara ve dini değerlere tahammül etmeyen PKK’lilerin baskısına maruz kalıyordu.
Köyündeki Selehaddin-i Eyyubi Camii’nde mukabele okuyup, hatmini teslim eden Fidancı, evinin önünde yürüyüş yapan PKK’lilerin saldırısına uğrayarak ağır yaralanır.
Kaldırıldığı hastanede nöbetçi doktorun PKK’li olması nedeniyle tedavi edilmeyen Salim Fidancı, 2 Nisan 1992 tarihinde arife günü 26 yaşında ruhunu Allah’a teslim etti.
Katledildiğinde 2’si erkek bir kız olmak üzere geride 3 yetim bırakan Fidancı’nın, kızından Hacer, İbrahim ve Fatih isimli 3 torunu bulunuyor.
Salim Fidancı’nın en büyük oğlu Bilal Fidancı, babasının katledilmesiyle ilgili İlke Haber Ajansı’na (İLKHA) konuştu.
Babasının çocuk yaşlarında İslami bir terbiye edindiğine ve güzel ahlak sahibi olduğuna dikkat çeken Fidancı, babasının ibadetlerine önem veren bir insan olduğunu belirtti.
“Güzel ahlakı ve kardeşliği köyün gençlerini ona bağlıyordu”
1984 yılında İslam davası ile tanışan babasının sürekli olarak akrabalarına İslam’ı anlattığına vurgu yapan Fidancı, “1984 yılında İslami cemaat ve dava ile tanıştıktan sonra İslam davasını Susa Köyü’ne götürmek için çalışmaya başlıyor. Akrabalarımıza İslam’ı anlatıyor, bunlara o terbiyeyi veriyor. Kısa sürede Susa Köyü’nde yer ediniyor. Babamın güzel ahlakı, şefkati ve kardeşliği köydeki bütün gençleri ona bağlıyor. Kısa süre içerisinde köyün bütün gençleri İslam ile tanışıyor, o terbiye altına giriyor. Köyde sohbetler ve dersler yapılmaya başlıyor. Köyde şehit Hüseyin ve diğer amcaoğulları ile İslam’ı anlatmaya devam ediyorlar.” dedi.
“İhlâsı ve samimiyetini gören herkes ahlakına âşık oluyordu”
Müslümanların İslam davasını anlatmaya çalışmalarının, bölgede etkin olan PKK’yi rahatsız ettiğine işaret eden Fidancı, “Susa, küfür odaklarının korkulu bir yeri haline geliyor. O dönem bütün bölge PKK hâkimiyeti altındaydı, bölgede devlet yoktu. Böyle bir durumda Müslümanların İslami davayı anlatmaları, küfre baş eğmemeleri çok zorlarına gidiyordu. Babam Silvan’da tanınan ve sevilen biriydi. Ahlakı, mükemmel şahsiyeti, ihlâsı, samimiyeti ve takvası nedeniyle onu gören, onunla konuşan ve onu tanıyan herkes ahlakına âşık oluyordu. Babam, 1992 yılının Kadir Gecesi’nde vahşice şehit edilen Hacı Biçer ile yakın arkadaştı. Onun şehadetinden sonra yıkılıyor, mezarından ayrılmıyor. Yakınlarına, sürekli olarak şehadeti istediğine dair sözler sarf ediyor. ‘Aramızda şehit olacaklar var fakat ne biz onları tanıyoruz ne de onlar kendilerini tanıyorlar’ sözlerini kullandıktan 3 gün sonra şehit oluyor.” ifadelerini kullandı.
“Örnek kişiliğine hayran olmalarına rağmen babama saldırıyorlar”
Fidancı, babasının katledilişiyle ilgili şunları anlattı:
“Ramazan ayının son günü Selahattin Eyyubi Camii’nde Kur’an-ı Kerim hatmini teslim ediyor. Cami cemaatiyle vedalaşıp, helallik diliyor. Daha sonra eve doğru yürüyor. O sıralar ortalık karışıktı, sürekli olaylar vardı. Silah sesleri geliyordu. Babam eve gelince 300 veya 500 kişilik PKK’li bir grubun yürüyüşünü görüyor. Hemen evin yanında bulunan dükkâna giriyor. Grup, oradan geçince babamı görüyor ve tanıyorlar. Örnek kişiliğine hayran olmalarına rağmen babama saldırmaya başlıyorlar. Daha sonra evimizin önünde babama vurmaya, taşlar, sopalar ve bıçaklarla saldırmaya başlıyorlar. Babam da kuvvetli olduğu için direniyor. Bu vahşi grup, babama silah sıkmaya başlıyorlar, babamı linç ediyorlar. Onu hastaneye götürecek kimse bulunamıyor. Bir yakınımız onu görüyor ve hastaneye götürüyor ama hastanedeki PKK’li doktor onu tanıdığı için müdahale etmeyip, Diyarbakır’a sevk ediyor. Silvan çıkışında ruhunu teslim ediyor.”
“Tüm aziz şehitlerin yolunu devam ettireceğiz”
Salim Fidancı’nın katledilmeden önce sürekli şehit olduğuna dair rüyalar gördüğünü anımsatan Fidancı, “Babam şehit olamadan önce sürekli şehit rüyaları görüyor. Şehit Hacı’dan sonra yine rüya görüyor, rüyasını anneme anlatıyor. Bir sokakta şehit edildiğini, Şehit Ata’nın ellerinden tutup kendisine kevser suyundan su içirdiğini anlatıyor arkadaşlarına. Babam, Allah yolunda canını veren çok güzel bir şehitti. Biz de onun çocukları olarak bu davadan asla vazgeçmeyeceğiz. Asla küfre boyun eğmeyecek ve tüm aziz şehitlerin yolunu onlar gibi devam ettireceğiz. Şehadet bizim için zaferdir. Tüm şehit çocukları, babaları gibi bu davaya devam etmelidirler.” şeklinde konuştu. (Hamza Adiyaman-İLKHA)