Kocaeli’nde faaliyet gösteren İnsan Hakları Savunucuları Derneği (İHSD) tarafından, Türkiye genelinde, gerçekleştirilen operasyonlar ile ilgili olarak Genel Başkan Ali Akbaş’ın imzasıyla yazılı basın açıklamasında bulundu.
İHSD’nin basın açıklamasında özetle şu ifadelere yer verildi:
“Türkiye genelinde , DHKP/C, PKK, YDG/H’ye yönelik operasyon başlatılmasını, İnsan Hakları Savunucular Derneği olarak olumlu buluyor ve destekliyoruz. Çözüm süreci yürütülürken, İsrail güdümlü terör örgütü PKK ve yandaşlarının bu ülkede yaptığı terör eylemleri, bölgenin Müslüman halkına baskı ve saldırıları kabul edilemez. Bölge halkına, “devlet nerede?” sorusunu sordurtan, bu gevşeklik, çözüm süreci süresinde PKK'lı çetelerin güçlenip şımararak, bölge halkı üzerinde firavunvari faşist bir dikta otoritesi tesis etmesine sebep olmuştur. TC’nin Türk faşisti statükosunun, daha evvel bölge halkına yaptığı baskı ve zulümlerin benzeri, bu gün PKK tarafından uygulanmakta ve “ ya sev, ya terk et” denilerek, büyük İsrail'e, Müslümanlardan arındırılmış bir toprak parçası peşkeş çekmenin çalışmaları yapılmaktadır.
“Gevşeklik HDP 'nin baskıyla oylarını artırmasını sağlamıştır”
"Çözüm sürecine yürüyoruz !, Bölge halkından baskıyı kaldırıyoruz !" görüntüsü altında uygulanan gevşeklik politikaları ters tepmiş ve bu süreçten PKK güçlenerek çıktığı gibi, Ak Parti hükümeti de bunun karşılığını oy olarak almamıştır. Ak Parti PKK’lı çetelerin yaptığı terör eylemleri ve azgınlıkları görmezden gelerek, sempati kazanıp, bunu oya çevirebileceğini sanıyorsa yanılıyor.
Bu gevşeklik HDP 'nin baskıyla oylarını artırmasını sağlamış, tepkilerden dolayı da Ak Partinin oy kaybına sebep olmuştur.
“Devlet uyguladığı yanlış politikalara son vermelidir”
Adli her olayın takibatı anında yapılmalı ve sonu nereye varırsa varsın cezası verilmelidir. Bunun aksine doğan otorite yokluğunda , bölge halkına, “biz sizin güvenliğinizi sağlayamıyoruz, başınızın çaresine bakın” demek anlamına gelir. Bunu hissettirdiğiniz andan itibaren , herkes beline silahını koyar ve kendi güvenliğini sağlamaya kalkar. Bu da iç harbin ilk basamağıdır.
Devlet uyguladığı yanlış politikalara son vermelidir. Müslümanlar şiddete karşıdır, bu ülkede dış güçlerin sergilemeye kalktığı iç savaş senaryolarına karşıdır ama her şeyin bir sınırı ve bardağın taşma noktası vardır. Müslümanlar şamar oğlanı değildir. PKK katledecek, Müslüman da sürekli bakacak . Bu bardak taştıktan sonra, çıkacak olayların önünü almak, çok daha zor olacaktır. Bunun sorumlusu PKK 'lı çeteleri şımartan devlet olacaktır.
Seçim sürecinde PKK’lı çetelerin halkı tehdit ederek nasıl HDP'ye oy devşirdiğini, bu güne kadar mazlum Kürt halkına zulümden PKK’nın bülbüllerin de üç maymunu oynadıklarını hep beraber gördük. Bu sahtekarların ceplerine harçlıklarını koydunuz mu, medya köşelerinde, istediğiniz kadar mazlum Kürt halkına zulüm destanları yazdırırsınız. Fakat bakın şu köşe yazarı PKK bülbüllerine, bölgede seçim sırasında yapılan baskılara, "bu köyde HDP’den başkasına oy çıkarsa sizi katlederiz" tehditlerine, seçim kurulları üzerinde yapılan baskılara, Suruç’taki terör eyleminden sonra PKK'nın giriştiği Müslüman katliamına… Bir tekinin sesi çıktı mı?
Parayla satın alınmış, sahtekar ‘mazlum Kürt halkı korosu’nun zırvalamalarına bakmadan , PKK çetelerine karşı bölgede yürütülen operasyonlar devam etmeli, bu terörist çetelerin bölgede yaptığı insan hakları ihlallerinin önüne geçmelidir.
“Devlet çözüm sürecinde sadece HDP/PKK'yı muhatap alamaya son vermelidir”
Devlet çözüm sürecinde sadece HDP/PKK'yı muhatap alamaya da derhal son vermelidir. Bölgede bulunan Müslüman halkın temsilcilerini, HDP/PKK çizgisi dışında kalan yapıları da muhatap almalıdır.
Çözüm süreci , bölge halkını temsil etmekten uzak, “biji serok Obama ” sloganları atan, İsrail ve Amerika güdümlü , gerçek anlamda bölge halkıyla kültürel bağları olmayan terörist yapılarla değil, bölgeyi temsil eden tüm yapılarla birlikte yürütülmelidir.” (İLKHA)