Arap baharı, sadece bir Arap devrimi niteliğinde gerçekleşmedi. Bu baharla beraber farklı platformlar da kendini göstermeye başladı. Bunlardan biri de devrimle yükselen Selefi platform. Bunun nedeni, sadece Selefi'lerin özellikle Mısır'da yapılan ilk seçimlerde büyük başarı elde ederek siyasi haritada büyük bir yer kaplaması değil, aynı zamanda Selefi söylemlerin de büyük bir dönüşüme uğraması. Selefi akımların, meşru hükümlere karşı görüşlerinde hassas kriterler edinmesi ve siyaset meydanında yer bulması, iç çekirdeğinde bazı çarpıcı değişikliklere başvurmasına sebep oldu. Ancak bu durum, Mısır'da Hüsnü Mübarek'e karşı yapılan devrimde yer alan Selefi pozisyonun karakterize edilmesinde bazı karışıklıkları beraberinde getirdi. Bu karışıklıklar nedeniyle de selefiler, kendilerini Mübarek'e karşı milyonların arasına karışan devrimcilerin yanında buldu. Meydanlara kendini gösteren bu çarpıcı duruş, selefi hareketlerin pragmatik yönelimlerini de ortaya çıkardı. Bunun anlamı ise, selefi tabanın, özellikle de genç üyelerinin artık sembollere, liderlere ve yaşlılara karşı baskın çıkmaya başlaması şeklinde algılanmaya başladı.
Selefi yönelimlerin haritalarına iyi bakıldığında rakipleri olan İhvan'ın siyaset meydanındaki en tecrübeli ve en sistemli yapıya sahip olan teşkilat olduğunu görürler. Bununla birlikte, yine bu akımlar, ihvanın kararlarında, faaliyetlerinde ve duruşlarında ahenkli ve tutarlı bir tutum sergilediğinin farkındadırlar. Selefi akımlar, her ne kadar Mısır sokaklarında ideolojilerini hızla yaymalarına ve önerilerini kabul ettirmeye başlasalar da, kendi içlerinde birçok yapıya parçalanarak ihtilafa sebep oluyor. Öncelikle yapılarını oluşturan iç bağlar kuvvetli değildir. Birbirleriyle olan dayanışmalarındaki zayıflıktan ise bahsetmeye bile gerek yok. Bununla birlikte, toplumda hızlıca ve geniş bir şekilde yayılan ve Sünni ekolün destekçileri olan Selefi davet, 'dinamik selefilik' veya tek bir lidere sıkıca sarılan anlayış, bilinen İslami cemiyetler ve diğer cemiyetler vardır. Tek sorun bunların hiç biri tek bir çatı altında toplanmayı benimsemezler, herkesin içinde herkesle beraber olmayı tercih ederler.
Selefi akımların Mısır devriminden özellikle de seçimlerden sonra elde ettiği pozisyonu, meclis haritasında edindiği büyük konumdan daha az sürpriz olmadı. Bu pozisyonun en belirgini, ihvanın yeni hükümleriyle beraber var olarak ve daha çok onun disiplininden yararlanarak ihtilaf oluşturabilecek alanlara erişmemek oldu. Zaten bu alanların, bölgede etkin rol oynayan İslami hareketlerin aktörlerinin ortak alanlarından daha az olduğu da ortada. Bu nedenle her iki taraf arasında( ihvan ve diğer Selefi akımlar) ortak birçok kararlar alınmış durumda. Anayasa değişikliğinde referanduma gidilmesi, anayasanın ikinci maddesi olan İslam kaynağının değiştirilmemesi konusu, Mısır'ın İslam kimliğinin korunması, seçimlerin ertelenip anayasa çalışmalarının öne alınması için çalışmalar, anayasada ordunun ayrıcalıklarının belirlenmesi noktasındaki dayanışmalar, 29 Temmuz 2011'de el ele mitinglerin düzenlenmesi ve bunun gibi bazı örnekler bu ortaklığı açıkça gün yüzüne zaten çıkarıyor.
Bu şekilde, ihvanın siyasi döneminde İslami eğilimlerle ortak bir paydada buluşması, birçok Selefi davetçi lideri arasında iletişim bağı kurabilir. Bunlardan Şeyh Muhammed Hasan, Şeyh Muhammed Abdu'l Maksud, Şeyh Ahmet Nakib, Doktor Saffet Hicazi, Yusuf Karadavi ile en son görüşen Doktor Yasir Berhami ve İslami davetin renklerini oluşturan diğer önemli isimler, bu iletişim bağının sağlam ipleri arasında yer alıyor.
Yalnız, politik arenada okunan bu Selefi olgunluk, körfez ülkelerinde diğer gruplardan olan davetçi arkadaşlarını şiddetle eleştirmek için çaba sarf eden birçok Selefi ismi bazı şeylerden yoksun bırakacak. Hatta ne selefi davetin temel aldığı "önce açıklık sonra terbiye" ilkesini benimseyecekler, ne de gürültü patırtı yapmaktan uzak duracaklar. Burada dikkati çeken diğer bir nokta ise, bazı Selefilerin, İslami düşünceye hatta ve hatta onun ılımlı pragmatik düşüncesine karşı olan bir takım fikri hareketlerle akıl dışı ittifaklar yapmaları. Bunun sonucunda ise, bazı zamanlar dinin yerini sabitlemek için çatışmaları özgür bırakmak ve kökleşmiş düşüncelerle sapkın demokrasi üretme çabaları ortaya çıkacak.
Kaynak: Hamid Macid / Şark'ul Avsat
Dünya Bülteni için çeviren: Tuba Yıldız