MISIR - Ocak 2011'de halk tarafından devrilen Hüsnü Mübarek'in ardından fetret dönemi yaşayan Mısır halkı, 2012 yılı Haziran ayında ilk defa gerçekleşen şeffaf seçimler ile yeni Cumhurbaşkanını seçti.
30 yıldır ülkeyi her açıdan hüsrana uğratan devrik lider Hüsnü Mübarek'in geride bıraktığı Mısır'ı, iktisat ve siyaset alanında refaha kavuşturmanın ne kadar zor olduğunun farkında olan İhvan kökenli Muhammed Mursi, göreve gelir gelmez asker ve yargıda yaptığı bir takım düzenlemeler ile yoluna devam etti.
Mısır'da ikinci bir devrim sayılabilecek bu yeniliklerle birlikte uzun zamandan beridir adı bile unutulan Müslüman Kardeşler Camiası yeniden dünya gündemine oturdu.
Özellikle geçtiğimiz Kasım ayında Cumhurbaşkanlığı tarafından açıklanan ve İslami kesimin memnuniyetini kazanan yeni Anayasa taslağının ardından dâhili ve harici birçok kesimin hedef tahtası haline gelen İhvan'ın 60 senedir eski rejim tarafından çektiği sıkıntılara bir yenisi daha eklendi.
İhvan'ın elini taşın altına koyması gerekiyordu
Devrimin gerçekleştiği ilk günlerde Cumhurbaşkanlığı için aday göstermeyeceklerini duyuran İhvan, yıllardır davet çalışmalarında bulunup, İslami açıdan bilinçlenmesine vesile olduğu mazlum Mısır halkını da karanlık mihrakların tuzağına terk etmek istemiyordu.
Müslüman Kardeşlerin aday göstermeme ile ilgili siyaseti kendi mensupları başta olmak üzere birçok kesimi hayrete düşürürken, içinde bulunduğumuz şu günlerde İhvan'ın meyve veren ağaç misali gibi taşlanması, teşkilatın şura ekibinin ne kadar da hikmetli bir karar aldığını gün gibi açığa çıkıyor. Çünkü hiç kimse bu zor şartlarda, bir ülkenin yönetimine geçmek istemez.
Mısır'da bulunan diğer İslami cemaatlerin teşkilat konusundaki yeterli tecrübelerinin olmaması, İhvan'ın ülke içinde ve dışında bulunan mensuplarının baskısı ve İslam ümmetinin içinde bulunduğu içler acısı durum, elini taşın altına koymaya mecbur bıraktı.
Mursi'nin içinde bulunduğu zor durum
Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi her ne kadar ilk başlarda aday olmayı istememişse de İhvan'ın yoğun talebi üzerine adaylığını koymak zorunda kaldı. Ülkede bulunan birçok İslami camianın desteğiyle yüzde 51.73'lük oranla seçimleri kazanan Hürriyet ve Adalet Partisinin eski başkanı Mursi, Hüsnü Mübarek'in son başbakanı olan Ahmet Şefik'i mağlup etti.
Göreve geldiği günden buna yana muhalif kesimin ağır hakaretlerine maruz kalan Muhammed Mursi, Nobel Barış ödülü olan İslam düşmanı Muhammed Baradey ve bir takım laik partiler tarafından asrın firavunu olarak addedildi.
Mursi'nin zor durumda kaldığı durumlardan biri de muhalif kesimin kendisine cemaat mensubu olduğundan dolayı yaptığı baskılardır. Mısır halkının İslami değerlerini bahana edip Mursi'yi İslam üzerinden eleştirmeye cesaret edemeyen eski rejim yanlıları, Mursi'nin İhvan'a mensubiyetini fırsat bildiler. Kendisinin görevi ile ilgili bütün emirleri cemaatten aldığını ileri sürüp, bazı İslami kesim dahi birçok Mısırlıyı Mursi'ye karşı kışkırttılar.
Mukattam olaylarında Müslümanların izzeti ayaklar altına alınmak istendi
Geçtiğimiz hafta sosyal paylaşım sitelerinde halkı Cuma günü İhvan'ın genel merkezi önünde toplanmaya davet Ulusal Kurtuluş Cephesi'nin (UKC) genç ayağını oluşturan 6 Nisan Hareketi ve birtakım solcu gençlik grupları, Mukattam Mahallesi'ni savaş alanına çevirdiler.
Anayasa krizinden sonra Tahrir Meydanı'nda çadır kurup, oturma eylemi düzenleyen gruplar meydanda umduklarını bulamayınca çareyi Cumhurbaşkanlığı sarayına ve teşkilatın genel merkezine saldırmakta buldular.
Mısır'ın kiralık mafyaları olarak bilinen Baltacıların, Müslümanlara yaptıkları işkenceler Arap medyasında tüm çıplaklığıyla kendini gösteriyordu. Kimi İhvan mensupları üzerlerine benzin dökülüp yakılırken, kimileri ise demirden levyelerle feci şekilde dövüldü.
İhvan'ın yumuşaklığını fırsat bilen İslam düşmanı bu akımlar, Mısır'da Müslümanların izzetini ayaklar altına almak istemekle birlikte, İslami Hareket'in ülke siyasetinde yer almasını istememektedir. (Osman Çelik - Haber Analiz - İLKHA)