İhya-Der eski Başkanı, FETÖ kumpasını anlattı

Haklarında açılan davanın beraat kararıyla sonuçlanmasın ardından Türkiye’ye dönen İhya-Der eski Başkanı Fatih Demirtaş, FETÖ’cü hâkim ve savcıların kumpaslarına işaret ederek yaşadıkları mağduriyeti anlattı.

2010 yılında FETÖ’nün komplo ve kumpaslarıyla yasal faaliyetleri suç olarak gösterilip toplamda 150 yıl hapis cezasına çarptırılan 19 İhya-Der üyesinden 6 kişi cezaevinde yatmış, 13 kişi ise yurt dışına çıkmak zorunda kalmıştı.

Önce Yargıtay’ın dosyayı bozma kararı, ardından da yerel mahkemenin beraat kararından sonra Türkiye’ye dönen İhya-Der eski Başkanı Mehmet Fatih Demirtaş, FETÖ’nün kendileri gibi düşünmeyen camiaları yok etmeye çalıştığını, kendilerinin de bunlardan sadece biri olduğunu belirterek çarpıcı açıklamalarda bulundu.

Fethullah Gülen’in dolaylı olarak kendilerini ve diğer İslamî camiaları hedef gösterdiğini ifade eden Fatih Demirtaş, Yargıtay’ın, kendileri hakkındaki davayı alelacele onadığına dikkat çekti.

Demirtaş, “Toplamda bu davada, 19 kişiye 150 yıl hapis cezası verildi. Ceza verilenlerden bir kısmı cezaevine girdi, bir kısmı da yurtdışına gitmek zorunda kaldı. Operasyonlar sadece bize yönelik değildi, kendileri gibi düşünmeyen İslami camialara yönelik operasyonlar da yapıldı. Mahkeme sürecinde olduğu gibi bu süreçte de 5 ana madde üzerinde duruldu: Birincisi, Kutlu Doğum etkinliği düzenlemek, Hazreti Hüseyin'i anma ve Kerbela etkinliği düzenlemek, Gazze'de öldürülenler için gıyabi cenaze namazı kılmak, Filistin ve Gazze için yardım kampanyası düzenlemek, Mekke'nin fethi etkinliği düzenlemek. Ayrıca bazı arkadaşlarımıza da Diyarbakır'daki Kutlu Doğum etkinliğine katılma suçlaması da yöneltildi. Bu kadar basit, hukuk ile uzaktan yakından alakası olmayan bir dosyadan böyle ağır cezaların verileceğini hiç düşünmedik.”

Verilen cezaların ardından bazı İhya-Der üyeleriyle birlikte yurt dışına çıkmak zorunda kaldıklarını ifade eden Demirtaş, insanın doğup büyüdüğü topraklardan ayrılıp diline, kültürüne yabancı olan yerlere gitmek zorunda kalmasının üzüntü verici olduğunu belirtti.

“Bu işin FETÖ tarafından yürütüldüğünü biliyorduk”

Demirtaş, “Bu işin FETÖ tarafından yürütüldüğünü biliyorduk, görüyorduk. Fakat bu durumu anlatmakta güçlük çekiyorduk. Çünkü o zamanlar iktidar ile bu yapının arası henüz açılmamıştı. Zaman zaman dosya üzerinden yapılan değerlendirmeleri de abartı olarak görüyorlardı. Dava, yerel mahkemece onaylanıp Yargıtay’a gönderilince bazı arkadaşlarımızla beraber yurtdışına gitmeyi tercih ettik. Bu davayı dışarıdan daha iyi takip edip bir netice alabilmek için dışarıda kalmayı tercih ettik. Ama insanın doğup büyüdüğü yerden, eşinin akrabalarının olduğu yerden ayrılması çok üzüntü verici bir durum. Tabii ki sıkıntı çektik, zahmet çektik, ailelerimiz burada kaldı, akrabalarımız burada kaldı. Türkiye’den iltica ettik ve uzun süre mülteci kamplarında kalan kardeşlerimiz oldu. Büyük mağduriyetler yaşadık, işimizi bırakıp dilini, kültürünü bilmediğimiz bir memlekete gittik.”  

“Temenni ediyoruz ki bir daha bu mağduriyetler ve kumpaslar yaşanmasın”

15 Temmuz darbe sürecinden sonra haklılıklarının ortaya çıktığını söyleyen Demirtaş, sözlerini şöyle sürdürdü: “Sürecin sonunda bu davanın bir kumpas olduğu ortaya çıktı. Henüz vicdanını kaybetmemiş, hak ve adaletten uzaklaşmamış hakim ve savcılar bu davanın bir kumpas olduğunu ortaya çıkararak dosyaya beraat kararı verdi. Bu davadan yargılanan ve yurtdışına gitmek zorunda kalan birçok arkadaşımız, Türkiye'ye geri dönmeye başladı. Temenni ediyoruz ki bir daha bu mağduriyetler ve kumpaslar yaşanmasın. Halk olarak ülke olarak biz bunları hak etmiyoruz. Daha iyi bir ortamda yaşamayı ve kültür seviyesi yüksek bir ortamda yaşamayı hak ediyoruz. Adalete güvenin olabilmesi için bu tür kumpas davalarının iyi takip edilmesi ve mağduriyetlerinin giderilmesi gerekiyor. Bazılarının keyfi tutum sergileyerek bu tür olaylara kalkışmasını önlemek gerekiyor. Hükümet çıkaracağı yasalarla ve denetimlerle, buna benzer mağduriyetlerin önüne geçmelidir. Her önüne gelen yargı mensubu kendisi gibi düşünmeyeni bertaraf etmek için uğraşırsa bu ülke yaşanmaz bir duruma gelir. Derdimiz, düşüncelerimiz farklı olabilir fakat birlikte yaşama kültürünü öğrenmemiz gerekiyor. Birlikte yaşamak için de birbirimize tahammül etmemiz gerekiyor.”

Kendilerine bu kumpası hazırlayan emniyet ve yargı mensuplarından bir kısmının cezaevinde bir kısmının ise yurt dışına kaçtıklarına dikkat çeken Demirtaş, “Netice itibariyle bizler çok acılar çekmemize rağmen birçok kardeşimizin cezaevinde bir kısmının yurt dışında kalmasına rağmen, en nihayetinde haklı ve suçsuz olduğumuz ortaya çıktı. Ve bize ceza verenlerin bir kısmının cezaevinde olmaları bir kısmının da firarda olmaları bizim davamızda haklı olduğumuzu gösterdi. Bize düşmanlık edenlerin de bunu nefislerine uyarak, şeytana uyarak yaptıklarını bütün kamuoyu bu vesileyle görmüştür.” diye konuştu.

İstanbul

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

İstanbul Haberleri

Atatürk'e hakaret ettiği gerekçesiyle tutuklanan doktor serbest bırakıldı
HÜDA PAR'dan Dr. Mehmet Arslan'a cezaevinde ziyaret
MAZLUMDER: Duyarlı insanlar üzerinde kurulan baskılar kabul edilemez
HÜDA PAR: Gözaltına alınan gençler bir an önce serbest bırakılmalıdır!
"Bilinçli bir irade sahibinin (Vacib-ül Vücud) varlığı zorunludur"