Bugünlerde herkesler de bir uzman, bir uzman ki, sorma gitsin.
Herkes orijinal bir şeyler, yeni bir şeyler söyleme derdinde…
Bu arada alanda ise tam bir intihal enflasyonu söz konusu.
Geçenlerde kendini “indirilmiş dine” inanan, kendisi ve müridleri dışındaki herkesi ise “uydurulmuş dine inananlar” kategorisine yerleştirerek “ultra tekfirci” bir profil çizen adamın biri, içinde “imam hatip, ilahiyat ve IŞİD” lafları geçen bir şeyler söyledi.
Tabii bu, tartışma konusu arayan profesyonel polemikçilere malzeme sağladı.
Bunlardan biri de İhsan Eliaçık…
İhsan Eliaçık: “Bugün ilahiyat fakültesinde, imam hatipte okuyan bir genç, iki gömlek sonra potansiyel IŞİD'cidir” demiş.
Bu bir hüküm cümlesidir; ama Eliaçık yine de cinlik yapıp araya “potansiyel” diye bir kelime koymuş ve kendine hareket alanı kazandırmıştır.
Burada “potansiyel” kelimesi yanıltma ve sadece kendine alan kazanma amacıyla konmuş, çünkü “iki gömlek” sonrası herkes “potansiyel” IŞİD'ci olabilir.
Bakın “bir gömlek” değil “iki gömlek” diyor. Yani “iki değişim”…
İki gömlek sonrası hiç olmayacak şeyler olabiliyor ve potansiyellerde de anormal değişimler yaşanabiliyor.
Mesela Türkiye'deki bir sol örgüt üzerinden gidelim: Marksist Leninist Komünist Parti…
Bu oluşum “halk istemese de” komünist devrimi gerçekleştirmek için şiddeti esas almış enternasyonalist bir harekettir.
Ya da öyleydi.
Ama “iki gömlek” sonrası inanılmaz bir değişim ortaya çıktı.
Artık potansiyellerinde devrim değil de başka şeyler var.
Birinci gömlek PKK ile ittifaktı ve o süreçte “enternasyonalizm”den biraz saparak devrim sürecini tedrici bir aşamaya çektiler. Artık hedef “nasyonal devrim”den enternasyonalizme ulaşmaktı. Süreçte “gerici unsurlar” ile de dirsek temasına girilebilir, dini motiflere de “tahammül” edilebilirdi.
Nitekim süreci sorunsuz geçtiler.
Kendi potansiyellerindeki kimyasal değişim Marksist teoloji açısından tolere edilebilir durumdaydı; ama müttefikleri ya da şemsiyesi altına girdiklerinin potansiyelleri son derece karmaşıktı.
İkinci gömlek, potansiyellerde ciddi bir değişim ve beraberinde de bir maske kazandırdı.
Artık söylemde “komünist devrim” olmasına rağmen eylem alanında revizyonizme göz yuman, faşist diktatörlerle “halkların özgürlüğü” mücadelesine girişen garip bir tür vardı. Hatta bu garip “devrimciler”, emperyalist ve kapitalist Amerika'nın gölgesinde, holokostçu tavırlar sergileyerek bölgede etnik temizlik operasyonları bile yaptılar.
İkinci gömlek çok boldu.
Altında “özyönetim rezaletlerine” de yer vardı, Amerikan bayrağı gölgesinde siyaset yapmaya da…
Şimdi dönelim Eliaçık'a…
Evet, sayın kendini “antikapitalist Müslüman” olarak tanımlayan beyefendi!
Devrimci şiddeti tek yol olarak benimsemiş Marksist bir örgütün “iki gömlek” sonrasında nasıl bir potansiyele sahip olduğu ve kinetiğinin alana nasıl bir kimlik yansıttığı ortada!
Marksist devrimden, kapitalizme maşa olmaya kadar giden ibretlik süreç…
Ve bu arada…
Senin potansiyelinde “antikapitalistliğin” ile ilgili bir değişim yok mu?
Gerçi bir süre (Gezi eylemleri sırasında) eylemci arkadaşlarının, kapitalistliğine bakmadan TÜSİAD'çılardan faydalandığını duyduk; ama…
Yoksa sen “Ben kapitalizmin abdestlisine karşıyım; abdestsiz ve cenabet kapitalizm makbulümdür” mü diyorsun?
Demiyor musun?
Demiyor olabilirsin; ama senin söyleminden yola çıkarak öyle bir potansiyele sahip olduğunu söyleyebilirim.
Gömlek markalarını ve sayılarını ise en iyisi tekstilci dostlarına sor.