Bir yandan Osmanlı hinterlandına oynuyoruz, İslam ümmetinin liderliğine soyunuyoruz, öte yandan da bölünme korkusu yaşıyoruz, mevcudu bile koruyamama endişesi yaşıyoruz.
Bir yandan Afrika'nın en ücra köşesine kadar uzanıyoruz, temsilciliğimizin olmadığı bir ülke kalmasın diyoruz, sadece temsilcilik değil, yardım elimizi uzatıyoruz, ağabeylik yapıyoruz, gönüllerini kazanıyoruz, ümit dolu bakışlarla gözlerini bize çeviriyoruz
Bir yandan da güney sınırlarımızdaki gelişmeler Türkiye'nin içine de yansıyacak diye panikliyoruz.
Dünya beşten büyüktür diye haklı olarak bir gerçeği dile getirip duruyoruz ve böylece yeryüzünün bütün mazlumlarının hamiliğine, önderliğine oynuyoruz.
Yüreğimiz Arakan için çarpıyorken bir anda Barzani'nin referandumuna kilitlenmiş durumdayız.
Ne yaman bir çelişki yaşıyoruz.
Aslında ikisi de mümkün, yani Osmanlı'yı diriltmek de mümkün, mevcudu koruyamayıp bölünmek de mümkün. İkisi de bizim elimizde, yeniden Osmanlı olunacaksa biz olacağız, bölüneceksek yine biz kendi yaptıklarımızla bölüneceğiz.
Eğer Osmanlı olmayı kendimize hedef olarak seçmişsek Barzani'nin referandumundan dolayı paniklemeye hiç gerek yok. Hani biz övünerek anlatıp durmuyor muyuz, Avrupa'nın nice şehirleri ve ülkeleri kendi istekleriyle Osmanlıya katılmışlardı.
Şimdi de hiç merak etmeyin, Barzani'nin Kürdistanı birkaç yıl sonra bir referandum daha yapar ve Türkiye'ye katılma kararı alır. Hatırladığım kadarıyla bunu birçok kişi dile getirmişti.
Peki, bu mümkün mü? Elbette mümkün. Yeter ki Osmanlıya oynayanlar rollerini iyi oynasınlar, yükümlülüklerini güzelce yerine getirsinler vesselam.
Bunun biricik yolu, ilk etapta Türkiye'nin komşuları Türkiye'ye geçip orada yaşamak için can atacaklar.
Komşularımız deyince aklımıza ilk gelenler Arap komşularımız, Kürd komşularımızdır. Bunların Türkiye'de yaşamak için can atabilmeleri, sınırlarımıza yığılmaları için de içerdeki Kürtlerin ve Arapların referans olmaları gerekecek elbette.
Peki, komşularımız niçin bizim ülkemize koşuşacak?
Adaletine hayran olacak, özgürlüğüne hayran olacaklar
Bütün yaşayanların yönetime katılımına, kendilerini ifade edebildiklerine hayran olacaklar, kimliklerini ibraz edebildiklerine hayran olacaklar
Eğitimine hayran olacaklar, refahına hayran olacaklar, geleceklerini burada görecekler.
Sen o zaman seyret kimler böyle bir ülkeden ayrılıp gitmek ister, kimler gelip katılmak ister.
Bu ülkeyi bu erdemlerle donatmayı hedefleyenler ne bölünmekten korksunlar, ne ayrılıktan korksunlar, ne de Barzani'nin referandumundan korksunlar.
Bu erdemlerden uzak, sığ, çapsız, yüreksiz, ufuksuz insanların eline kalmışsa bu ülke her şeyden korksunlar.