İkinci evlilik yaptıktan sonra ilk eşi tarafından hayatın kendisine zindan edildiğini söyleyen beyefendi okuyucumuz şöyle diyor:
“İkinci evliliğimin hikayesi biraz uzun, sonuçta olanı tek cümleyle söylersem, haram işlemeyelim diye ikinci eşimle evlendim. Bunu ilk eşime uzun süre söylemeye cesaret edemedim. Sonunda birilerinin ona söyleyeceğini anladım ve önce kendim söyleyeyim dedim. Evden defol diyerek çok aşırı tepki verdi ben de sinirleri yatışsın diye evden çıktım, ertesi gün gittiğimde de, aşırı öfkeliydi, “sana hakkım haram olsun ve kesinlikle bu eve bir daha gelme” diyerek sesini o kadar yükseltti ki komşular kapıya geldi. Tartışmayı uzatmamak için yine evimde kalmadım. Sonra bu olay her tarafa yayıldı. Çevremdekilerin çoğu ilk eşimin kıymetini bilmediğimi söyleyerek beni suçladılar, “neden ilk eşinden izin almadın?” diyerek kınadılar. Çocuklarım da bu aralar benimle konuşmuyor. İkinci eşimi de bu gerginlikte ihmal ettim, bir kaç hafta ona uğramadım. Maddi durumum da öyle çok iyi değil. Ne yapacağımı şaşırdım. Lütfen bir yol gösterir misiniz?”
Birden fazla evlilikte hükmün emir değil izin ve sınırlama olmasıyla birlikte hem adalet şartına bağlanması hem söz konusu ruhsatla alakalı maslahatın sebep ve illet gibi anlaşılması, İslam alimlerinin konuyla ilgili görüşlerinde ve örfler arasındaki pratik uygulamalarda çeşitliliğe yol açmıştır.
Dolayısıyla bugün, zikredilen durumun, Türkiye gibi batı modernizminin etkisine fazla ve hızlı maruz kaldığı için backgroundu, ‘kadın egemen' yaşam tarzına evrilen bir coğrafya ile mesela Afrika ülkeleri arasında çok farklı yansımaları var.
Her meselede haram, helal, farz, vacip, mendub, müstehap, caiz, azimet-ruhsat, günah, mekruh, kabih gibi notlarla konuşmak tabi ki, hayata dinimizin penceresinden bakma zorunluluğumuzla ilgili.
Dolayısıyla, ikinci eş, taaddüd-ü zevcat (dörde kadar evlilik) filan denildiğinde zihin, ani bir refleksle, ayet-i kerimelere, hadis-i şeriflere, sahabe uygulamalarına ve alimlerin tahkikine uzanacaktır:
"Şayet (onlarla evlendiğinizde) yetimlerin haklarını gözetmemekten korkarsanız beğendiğiniz kadınlardan ikişer, üçer, dörder alın. Haksızlık yapmaktan korkarsanız bir tane alın; ya da sahip olduğunuz (cariyeler) ile yetinin. Bu, adaletten ayrılmamanız için en uygun olanıdır." (Nisa 3)
"Ne kadar uğraşsanız da kadınlar arasında âdil davranmaya güç yetiremezsiniz; bâri birisine tamamen kapılıp da diğerini askıya alınmış gibi bırakmayın. Eğer arayı düzeltir, günahtan sakınırsanız Allah şüphesiz çok bağışlayıcı ve esirgeyicidir." (Nisa 129)
"İki kadınla evli olup da birine tamamen meyledip diğerini ihmal eden kimse, kıyamet gününde, bir yanı felçli olarak gelir." (İbn-i Mace, Nikah, 47; Mişkâtü'l-Mesabih, 2/196)
İslam, kadının bu duruma tepki vereceğini bilirken müsaade etmişse, bunda birçok hikmet aranacaktır. Birkaçını şöyle söylemek mümkündür.
Erkeklerin savaşlarda ölmesi ve kadınların nüfusunun çok yoğun olması gibi arızı durumlar, ilk eşin çocuğunun olmaması, bakıma muhtaç derecede hasta olması, erkekle kadın arasındaki cinsel fizyoloji farkları ve 12. yüzyılda yaşamış Antakya Süryani Rahibi Michel Le Syrien'in Vakaayi'namesindeki şu itirafın anlattığı husus: “Müslümanlar arasında zinaya çok ender rastlanır. Bunun sebebi kanunlarının dörde kadar evlenmeye izin vermiş olmasıdır.”
Neyse herkesin malumu olan Hz. Ali'nin, Hz. Fatıma üzerine ikinci evlilik yapma girişimine Peygamber Efendimiz'in (sav), rıza göstermediği bilgisini de unutmayalım.
Okuyucumuz pek tabii olarak şunu diyecek: Bunları ben de ilk eşim de gayet iyi biliyoruz. Ne yapalım onu söyle. Burada kendisine ‘belki de şu fıkrayı bilmiyordun' da demeyeceğiz: Hani Temel yolda yürürken bakmış beş metre ileride bir muz kabuğu var. “Eyvah yine düşeceğim” demiş ve basmış düşmüş.
Ah be kardeşim! “Maddi durumum iyi değil” diyorsun, yani iki eşine de bir kere, iğneden ipliğe dayalı döşeli bir ev ve standardın üzerinde harçlık verecek durumda değilsin. Birinci eşinin kırılan kalbini, incinen gururunu, dinmeyen öfkesini para, arsa vs ile tazmin edemeyeceksin. Bir yerden sana düzenli gelir de gelmediği için bir işte çalışmak zorundasın ve böylece eşlerin arasında öyle vaktini de paylaştıramayacaksın demenin bir faydası olsaydı kelamı uzattıkça uzatırdık..
Cevabın çok zor olduğu bu tür sorularda olayın tüm taraflarına Allah yardım etsin diyoruz.
İlk eşin vakıayı kabullenmediği örneklerde en çok üzerinde durulan, ‘işi zamana bırakma' seçeneğinin sizin özelinizdeki karşılığı ne olur o da meçhul. Ya ikinci evliliğinizin izah etmediğiniz kısımlarındaki zarureti gözden geçireceksiniz ya da filmi başa saracaksınız.
Dua bekleriz.