Muharrem ayının 10’ncu günü olan aşura gününde insanlık tarihi için pek çok önemli hadiselerin vuku bulduğunu hatırlatan Cevahir, Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed’in (sallallahu aleyhi ve sellem) torunu Hazreti Hüseyin'in bugünde şehit edilmesi nedeniyle bugünün aynı zamanda Müslümanların ortak hafızasında bu üzüntü verici olayla hatırlanır olduğunu belirtti.
Kerbela olayının ve Hazreti Hüseyin'in şehit edilmesinin tüm Müslümanları derin acılara boğduğunu belirten Cevahir, yeni Kerbela olaylarının yaşanmaması için Müslümanların bu tür olaylardan ders çıkartması gerektiğinin altını çizdi.
“Muharrem ayı hürmet edilmesi gereken bir aydır”
Muharrem ayının mukaddes aylardan olduğunu belirten Cevahir, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Muharrem ayı, hicri senemizin ilk ayıdır. Muharrem ayı, hürmet edilmesi gereken bir aydır. Muharrem ayı, Peygamber Efendimizin (sallallahu aleyhi ve sellem) ifadesi ile Allah Teala'nın ayıdır. Muharrem ayında Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) oruç tutmuştur ve ümmetine de tavsiye etmiştir.
Peygamber Efendimiz, (sallallahu aleyhi ve sellem) Mekke'den Medine'ye hicret edince Yahudilerin oruç tuttuklarını gördü. Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) bu orucu neden tuttuklarını sordu, onlar da bugün Allah Teala'nın Hazreti Musa’yı (Aleyhisselam) düşmanı olan Firavun'un zulmünden kurtardığı bir gün olduğundan oruç tuttuklarını söylediler. Hazreti Musa da (Aleyhisselam) bugün de oruç tutmuştur, ümmetine de oruç tutmayı tavsiye etmiştir. Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) bunu duyunca ‘Ben Musa’ya sizden daha yakınım’ buyurup o gün oruç tuttu ve Müslümanlara da tutmalarını tavsiye etti.”
“Peygamber Efendimiz Aşura orucunu tavsiye etmişlerdir”
Muharrem ayında ve özellikle de bu ayın 10’ncu günü olan Aşure gününde oruç tutulmasının sünnet olduğunu belirten Cevahir, “Ancak bu orucu, Yahudi ve Hıristiyanlardan yani ehli kitaptan ayırmak için 9 ve 10’ncu günü ya da 10 ve 11’nci günü şeklinde oruç tutmamız gerekiyor. Peygamber Efendimiz ve sahabeler Aşure orucunu tavsiye etmişlerdir.
Muharrem ayı aynı zamanda haram aylardan birisidir. Kur'an-ı Kerim'de yer aldığı gibi Allah (Celle Celaluhu) gökleri ve yeri yarattığı günden beri ayların sayısı on ikidir, bu aylardan 4 tanesi de haram aylardır. Haram aylar kendisine daha çok saygı gösterilmesi gereken aylar olarak da bilinir. Bu aylar Recep, diğerleri de art arda gelen Zilkade, Zilhicce ve Muharrem aylarıdır. Muharrem ayı içerisinde oruç tutmak müstehabtır. Bu ayın başında, sonunda veya ortasında yani 13, 14, 15’inci günlerinde ya da 9, 10 veya 10 ve 11’inci günlerinde oruç tutulabilir.” ifadelerini kullandı.
“Ramazan ayı orucundan sonra en önemli oruç Aşura orucudur”
Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed’in, (sallallahu aleyhi ve sellem) “Ramazan orucu dışında en faziletli oruç, Allah’ın ayı olan Muharrem ayında tutulan oruçtur. Farzlar dışında en faziletli namaz da gece namazıdır” diyerek Muharrem ayında tutulan orucun faziletli olduğunun önemine dikkat çektiğini belirten Cevahir, şöyle konuştu:
“Bu hadisten yola çıkan İslam alimleri, bu ayın hepsini de oruçlu geçirebileceğimizi ama Peygamber Efendimizin (sallallahu aleyhi ve sellem) Ramazan ayının dışında bir ayın tamamını oruçlu geçirmediğinden bir-iki gün eksik tutmamızı tavsiye etmişlerdir. Ayrıca haram aylarda üç gün tutup bir gün yemek şeklinde de oruç tutulabilir. Yine Muharrem ayında, pazartesi ve perşembe günleri oruç tutmak sünnet oruçlardandır. Her ayın 13, 14 ve 15’nci günlerinde de Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) sünnet oruç tutuyordu ve Peygamber Efendimiz, (sallallahu aleyhi ve sellem) ‘Aşura günü orucunun önceki yılın küçük günahlarına keffaret olacağını umarım’ diyerek bu günlerde oruç tutmamızı tavsiye etmiştir.”
“Kerbela olayından ders çıkartmalıyız”
Muharrem ayının hem sevincin hem de hüznün yaşandığı bir ay olduğuna dikkati çeken Cevahir, “Yüce Rabbimiz, Hazreti Musa ve kavmini bu ayın 10’ncu gününde kurtarmıştır. Bu tür müjdeli olaylar olduğu gibi Müslümanları derinden yaralayan Hazreti Hüseyin efendimizin şehit edildiği Kerbela hadisesi de yine bu ayın 10’ncu gününde meydana gelmiştir. Peygamber Efendimizi (sallallahu aleyhi ve sellem) ve Hazreti Hüseyin efendimizi bir kez daha salat ve selam ile anarak yâd etmemiz gerekiyor.
Hazreti Hüseyin efendimizin, Yezid ve ordusuna karşı çıkışı elbette ki İslam tarihinde zulme karşı adaleti hakim kılma adına bir yürüyüş yapmış olması açısından çok önemlidir. Ancak bu olaylardan ibret ve öğüt almak yerine Şii ve Sünni kavgası çıkarmak, kardeş kavgalarını ateşlemek, fitne ateşi yakmaya çalışmanın bugün hiç birimize faydası olmaz. Bu olaylardan canımız, ciğerimiz yanar. Hazreti Hüseyin efendimiz mazlum bir şekilde şehit edilmiştir. Bu olaylardan ders ve ibret çıkarmak yerine toplumu, milletleri, Müslümanları parçalayıcı, ayrıştırıcı ve ötekileştirici ifadelerden kesinlikle uzak durmamız gerekiyor.” şeklinde konuştu.
İLKHA