Müminlerin musibetler karşısında nasıl davranması, tedbir, tevekkül ve duanın önemi gibi konularda İLKHA'ya önemli değerlendirmelerde bulunan Ünverdi, musibetlerden maddi ve manevi olarak ders çıkartılmasının önemine değindi.
Her musibetin bir “terbiye” aracı olduğunu dile getiren Ünverdi, her türlü felaket ve musibetlerden Müslümanların, gerekli dersi çıkarmaları ve ibret almalarının önemine dikkat çekti.
Dünya hayatının imtihan olduğundan dolayı Allah'ın kullarını sürekli imtihan ettiğini belirten Ünverdi, Covid-19 gibi bulaşıcı hastalıkların da Allah'ın kullarına verdiği imtihanların bir çeşidi olduğunu ve bu durumlarda Müslümanların tedbirle birlikte tevekkül ve dua ile Allah’a yönelmesinin önemine vurgu yaptı.
Covid-19 gibi hastalıkların imtihan çeşitlerinden biri olduğunu belirten Ünverdi, bu tür hastalıklardan ders çıkartılması ve ibret alınması gerektiğini ifade ederek insanlığın çok zor bir süreçten geçtiği bu dönemde, kişinin iman ve tevekkülünü artırma, hayatına umut ve direnme gücü katmada duanın eşsiz bir nimet olduğunu söyledi.
“İnsanoğlu aciz olduğunun tekrar farkına vardı”
Covid-19 virüsü nedeniyle insanlığın zor bir imtihandan geçtiğine dikkat çeken Ünverdi, “Öncelikle Covid-19 virüsüne yakalanan kardeşlerimize acil şifalar diliyorum. Allah’ın, bizi bu virüsten en yakın zamanda kurtarmasını, bu yöndeki çalışmalarımızda bizleri muvaffak eylemesini niyaz ediyorum. Gerçekten insanlığın 21’inci asırda baş döndürücü bir hızla ileriye doğru gittiği, bilim ve teknolojide akla, hayale sığmayan gelişmelerin yaşandığı bu dönemde, dünya liderlerinin dediği gibi görünmeyen bir virüs adeta bütün insanlığa ‘dur’ dedi. 50 yıl önce ölmüş birisi mezardan kalksa ve insanlığın geldiği şu teknolojiyi görse adeta dilini yutar. Böyle bir seviyede iken bile insanoğlu aciz olduğunun tekrar farkına vardı. Aslında insan hiç farkında olmadığı zaman, beklemeyeceği bir anda gözle görülemeyecek kadar küçük bir virüsten çok büyük bir zarar görebiliyor.” dedi.
“Hayatın sadece bu dünyadan ibaret olmadığına inanıyoruz”
Salgın hastalığı gibi bulaşıcı hastalıkların Allah'ın kullarına verdiği imtihan çeşitlerinden olduğunu ifade eden Ünverdi, “Biz hayatın sadece bu dünyadan ibaret olmadığına inanıyoruz. Hayat sadece görünenlerden ibaret değildir, buna inanıyoruz. Hayatı sadece bu dünyadan ibaret okumuyoruz. Dolayısıyla başımıza gelen ve adına ‘musibet’ dediğimiz bu Coronavirus hadisesinin ve benzeri başka salgın hastalıkları bu yönüyle aslında İlahi bir hikmet olarak kabul ediyoruz.” ifadelerini kullandı.
Allah’ın insana bahşettiği en büyük nimetlerden birisinin hayat ve sağlık olduğunu belirten Ünverdi, sebeplerin, etkenlerin ve sonuçların, karşılaşılan ve yaşanan her durumun, insanoğlu için “imtihan” gerçeğinden bağımsız düşünülemeyeceğini vurguladı.
“Her musibet aslında bir terbiye aracıdır”
Dünyanın, bir imtihan yeri olduğunun unutulmaması gerektiğini belirten Ünverdi, “Cenabı Allah bazen insanları depremlerle, bazen salgın hastalıklarla yani kendilerinin dışında gelişen bir takım olaylarla imtihan eder. Biz buna inanıyoruz. Tabi ki jeolojik açıdan bir depremin açıklaması vardır. Bu nedenle biz bunları öğrenmek suretiyle tedbirleri almak durumundayız. Yani dini bilinç hiçbir şekilde bilime karşı değil, bilakis bilimi destekler. Zaten bu yüzden bu konuda bir tarihe çok ciddi katkıda bulunduk. İslam bilim adamları, astronomi, kimya ve fizik alanlarında çok büyük çalışmalar yaptılar. İbn-i Sina'nın El-Kanun Fi't-Tıbb kitabı 18 asra kadar Batı’da okutuldu. Tabiata dair bilimsel bu bakış açınızın yanında Allah'ın tabiatta müdahale ettiğini, onu yönlendirdiğini, gerektiğinde onun üzerinden insanı terbiye ettiğine inanıyoruz. Her bir musibet aslında bir terbiye aracıdır.” şeklinde konuştu.
“Kendimizi hesaba çekmeliyiz”
Coronavirus gibi hastalıklardan Müslümanların gerekli dersi çıkarmaları ve ibret almalarının önemine dikkat çeken Ünverdi, “İnsanın durup kendisinin farkına varması lazım. Salgın hastalıkların bir hikmeti de aslında insanlığa bir uyarıdır. Her şeye hükmeden Cenab-ı Allah, bu tür salgın hastalıklarla insanlara uyarıda bulunuyor. Bu tür hastalıklardan ibret almalıyız. Kendimizi hesaba çekmeliyiz.” diye konuştu.
Coronavirus ve diğer salgın hastalıklara karşı Müslümanların tedbir almakla mükellef olduğunu ifade eden Ünverdi, maddi tedbirlerin küçümsenmesini ve ikinci plana atılmasını desteklemediklerini dile getirdi.
“Allah kullarını kendi kendilerini tehlikeye atmaması için uyarır”
Şifanın Allah'tan olduğunun unutulmaması gerektiğinin altını çizen Ünverdi, “İnsanların burada kendi kendilerini sorgulayıp ‘acaba ben bir kul olarak doğru bir yerde miyim? Müslümanlık vazifemi şimdiye kadar gerçekten doğru bir biçimde yerine getirebildim mi? Ölümü hatırlayabildim mi?’ gibi soruları sorarak, bu salgın hastalıktan müspet bir sonuç çıkarmak durumundayız. Hiçbir zaman şifayı sadece ilaçta aramamak durumundayız. Bizim dünya görüşümüzde; hayata hükmeden bir Allah var ve ben bu salgından kurtulmak için elimden gelen tedbiri alırım ama eğer Allah bu hastalığa yakalanmamı dilerse hiçbir tedbirin anlamı yok. Bu yönüyle tedbir almak durumundayım, bu da bir Müslümanlık görevimdir. Hem aklın hem de dinimin gerektirdiği bir görevdir. Çünkü din hiçbir zaman ‘kendini tehlikeye at’ demez. Maske takmalıyız, sosyal mesafeye dikkat etmeliyiz, temizlik kurallarına riayet etmeliyiz. Bu tedbirler sadece yasal ve akli değil, aynı zamanda dini bir görevdir de. Allah kullarını kendi kendilerini tehlikeye atmaması için uyarır.” dedi.
“Allah’a tevekkül etmeliyiz”
Her türlü sıkıntı, zorluk, yokluk, hastalık, dert ve kederin, dünya imtihanının birer parçası olduğunu ifade eden Ünverdi, şunları söyledi:
“Allah bir yerde hastalık bir yerde de şifa yarattı ise ben şifa tarafında olmak için maksimum gayret göstermeliyim. Fakat ‘tedbirimi aldım, kendi kendime yettim, her şey bitti’ dememek lazım. Burada önemli bir nokta var ki o da tevekküldür. Kul Allah’ın kendisi için takdir ettiğine inanacak bu yönde büyük bir tevekkül duygusuna sahip olacak ve sonrasında da başına geleceklere isyan etmeyecektir. Hastalanmak ve iyileşmek hayatın gerçeğidir. Bütün bu hallere iman ve tevekkül duygusuyla bakarak bunlardan kendimize bir ders çıkarmaya çalışırız.”
“Musibetlerden maddi ve manevi olarak ders çıkarmalıyız”
İnsanoğlunun bu tür durumlarda kendisini muhasebeye çekmesi gerektiğini vurgulayan Ünverdi, “Aksi takdirde meseleyi sadece ekonomik kayıplar, aşının bulunamaması ya da hastalığın sosyal hayata yayılmasına indirgersek, bu hastalığı inşallah atlatırız. Ama biz buradan gereken dersi almamış oluruz. Ama hastalığı hem atlatır hem de buradan gereken dersi alırsak yani manevi olarak kendimizi yeniden gözden geçirirsek, inşallah bundan kazançlı çıkacağımıza da inanıyorum. Maalesef bugün gerek sosyal medyada gerek diğer iletişim kanallarına hükmetmiş olan bakış açısı bu olmadığı için de toplumun bir savrulma içerisinde olduğunu görüyoruz. Bu savrulma var diye hiçbir zaman eğitimciler, ilahiyatçılar ve vicdan sahibi insanlar, bu hakikaten geri kalmamalıdırlar. Bugün de insanlara güzel sözlerle, güzel uyarılarda bulunmak durumundayız.” dedi.