HDP-PKK'nın “çarşaf düşmanlığını” emperyalist devletlere mesaj vererek ilan ederken, bizler de aziz Müslüman halkımıza “gerçek yüzlerini” ilan ediyoruz. İslam'ın sembollerinden olan tesettüre karşı olan kinlerini bir kez daha ortaya kustular. Hatırlanacağı üzere 25 Kasım 20014'de Şırnak'ın Silopi ilçesinde “kadına yönelik şiddete karşı uluslararası mücadele günü” adı altında bir bahane bularak, tesettüre aynı cenah tarafından hakaret edilmişti. Duyarlı Müslümanların büyük tepkilerine rağmen yine birkaç gün önce Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi öncülüğünde Sümerpark'ta resim sergisinde yine bu Marksist fikirliler aynı hakareti yaptılar. Peki, % 99 Müslüman olan bir ülkede, özelliklede Kürdistan'ın kadim kültürü ve inancı olan çarşafa dil uzatmak onlara ne kazandırabilir? Neye binaen böyle sapkın bir yola düşebilirler?
Şüphesiz ki bunun birçok nedeni olmakla birlikte en büyük sebebi “ihale” karşılığında bu yolu seçmeleridir. Cumhuriyetin ihale karşılığında Kur'an'ı yasak etmesi, tesettüre saldırması ve toplumun dinamiklerini ayakta tutan âlimlerin idam edilmesi gibi ihaleyi devralan Kürdistan'ın yerel Cumhuriyetçileri iş başındalar. Onların yarım bıraktığı işi tamamlamak adına emperyalist devletlere mesaj vermekteler. Kurmak istedikleri bir Kürdistan Cumhuriyetinin dışa yansımasıdır. 90 yılı aşkın bir zamandır Cumhuriyetin başaramadığı “örtü nöbetini” HDP-PKK devralmış ve buna karşılık bazı taleplerde bulunma ihalesini kazanma hevesindedir. Eski Cumhuriyetçilerin yıllarca mücadele ettiği ve bunun imkânsız olduğunu anlayan kesimlerin fotokopi versiyonu olan HDP-PKK bu görevi üstlenmiş durumda.
Bu harekât, Kürt halkının genlerine karışan inançlarından uzaklaştırma harekâtıdır. İnançtan kaynaklı kadim kültürünü yok etme savaşıdır. Tarihi inanç değerlerinden uzaklaştırma ve birilerine peşkeş çekme hamlesidir. Bunu birilerine ispat yolunda “Biz kimsenin namusu değiliz” pankartlarını; ne taşıdığını bilmeyen Kürt kadınların ellerine vermekteler. İslam'a ve Müslüman kadının sembolü olan çarşafa düşmanlıklarını ilan ederek söz verdikleri yerlere samimi olduklarını haykırmaktalar.
Düşmanlıklarını bu kadar net bir şekilde ilan eden kesimleri deşifre etmenin zamanı gelmedi mi? Bunları tanımanın ve fikriyatlarını kovmanın zamanı bütün Müslümanlar için gelmiş ve geçmiş durumda. Kalbinde zerre iman taşıyan kişi ve tüm İslami guruplar, bunların gerçek yüzünü söylemekle mükelleftir. Bunu dillendirmeyen “dilsiz şeytandır” kaidesince her Müslüman'ın boyun borcudur. Bunların maskelerinin deşifresini vazife eden guruplardan olmanın tam zamanıdır. Onlarla saf tutma, birleşme ve güçlerine güç katma zamanıdır. Diyarbakır'da meydanlarında yüz binleri bir araya getiren ve çarşafa bürünmüş aziz bacılarımızla olmanın tam zamanıdır. Binlerce kilometre öteden kâfirlerin kalbine korku salan bacılarımızın örtüsünü göklere çıkarmanın zamanıdır. Amed meydanlarındaki devasa kalabalık çarşaflı bacılarımızın bölge üzerindeki emperyalistlerin hayallerini alt üst etmektedir. Buna düşmanlık eden kesimlerinin zilletini ilan etmenin vaktidir.
Allah'ın nurunu söndürmek isteyen ve bunun imkânsız olduğunu anlamayan zavallı beyhudeler. Güneşin üfürmeyle söndürülmeyeceğini anlamayan cahiller. Sizlerin ikiyüzlülük maskesinin düştüğünü ilan ediyoruz. Sizlerin bilinçaltındaki düşündüklerinizi ve zemin buldukça ortaya çıkardığınızı ilan ediyoruz. Duyarlı Müslümanlara bunların gerçek yüzünü ilan ediyoruz. Ahiret günün de “Ya Rabbi bunları bilmiyorduk” mazeretini ortaya atmamak için tüm Müslümanlara ilan ediyoruz. Allah'ın ayetlerine dil uzatanları ilan ediyoruz. Herkes görsün herkes duysun, ilan ediyoruz…