Günün öne çıkan haber ve olaylarına her baktığımızda, kesinlikle ortada bir dengesizlik olduğu, öyle sanıyoruz ki, kahir ekseriyetin gözünden kaçmayan bir durum.
Evet gerçekten gündem edilen şeyler bir kefeye, gündem edilmeyen şeyler bir kefeye konduğunda, aslında bir dengesizlikten öte, adaletsizlik hatta zulüm olduğunu da kabul etmek gerekir.
Malum, her hangi bir şeyin, konması gereken yere konması adalet, konmaması ise zulümdür. O halde dünyadaki ve bilhassa ülkemizdeki gündem sıralamasına bakınca, ortada ciddi bir gündem zulmü olduğunu söylersek yanılmış olmayız herhalde.
Hele son günlerde gündem olan ‘ilham perisi (!)’ bunun en büyük örneği. Hak etmediği halde konuşuldu-tartışıldı tanımayanlar da tanıdı...
Öyle ya ‘reklamın iyisi kötüsü olmaz' diye boşuna söylememişler. Ne olmuş duydun mu? Haberin var mı? Gibi sözcükler havada uçuşa dursun, arama motorlarına girildi, malum ‘ilham perisi (!)’ hakkında bilinmeyen/duyulmayan kalmadı. Tanımayanlar da tanıdı.
Zaten ortaya çıktığı ilk günden beri, bir çeşit ifsat projesi ürünü olduğu gün gibi aşikârdı. Proje daha çok tanınmış/bilinmiş oldu.
Gözler, kulaklar, düşünceler, hisler biraz daha kirlendi.
Kir kirdir!
Kirli gündemler gereğinden fazla kulaklarımıza, dillerimize, akıllarımıza konuk oldukça biz de beraberinde kirleniyoruz...
Halk arasında şöyle bir olay anlatılır, bir kadın meclisinde yaşandığı rivayet edilir.
Kadının biri örgü örerken, kulağı kaşınmaya başlar; kulağını kaşımak için örgü şişini alır ve kulağını şişle kaşır da kaşır hararetle. O sırada, başka bir kadın geçer yanından ve kulağını kaşıyan kadına hızla çarpar. Örgü şişi kadının bir kulağından girer diğerinden çıkar.
Panikler kadınlar, bağırır/çağırırlar. Seslerine koşanlar ne oldu, nasıl oldu diye sorarlar. Yani 5N -1K yöntemiyle (!) olayı sorgularken, kadınlardan bir tanesi şişi eline alır, kulağına yerleştirir ve olayı hem anlatır hem canlandırmak ister, kısa yoldan. Batma kısmını da aynen anlatır ve canlandırayım derken, bir önceki kadının başına gelenin aynısı olur; şiş bir kulağından girer diğer kulağından çıkar. Maalesef, kulağa giren girmiştir. Olan kulaklara ve kulakların sahiplerine olmuştur...
Gündeme dair birçok konuyu, olayı konuşup değerlendirirken, durumumuz bu olaydan farksız değil. Duyduğumuz, gördüğümüz birçok münkeri, anlatmak ve duyurmak isterken, farkında olmadan bazen gereğinden fazla gündem etmiş oluyoruz. Bu şekilde gündemde kalmasına da vesile oluyoruz. Yetmiyor fütursuz ve filtresiz bir şekilde evlerimizin, muhabbetlerimizin gündeminin de ilk sırasına koyuyoruz. Çocuklar bile vakıf oluyor, hem de her ayrıntıya. Kedinin aklına ciğeri düşürmek gibi bir sonuç çıkıyor ortaya.
Oysa bu şekilde, gündemden geri kalmaması gereken birçok şey gündemin çok ama çok gerisinde kalıyor.
Filistin'de hukuksuz gözaltı ve tutuklamalar devam ediyor, mesela... Çocuklar bile gözaltına alınabiliyor.
Doğu Türkistan’da zulümler hız kesmeden devam ediyor. Bir futbolcu kalkıp var olan zulmü gündem ediyor, ama yine gündem olması gerekenden çok, insanlar futbolcuyu ve durumunu daha çok gündem ediyorlar.
Ümmet coğrafyamızda her gün taze(!) kan akıyor. Fakat gündem edilmeye değer görülmüyor.
Yani Türkiye'de ve hatta tüm dünyada, gündem bilinci, magazin ve malayani muhabbetlerin gölgesinde kalan bir teferruat gibi adeta.
Gereksiz gündemler, yine onun getirisi gereksiz söylemler, her zaman asıl gündem olması gerekenlerin üstünü gölgeliyor!
Bu arada hatırlatmakta fayda var; halâ hukuksuz yargılamalar, zulüm sayılabilecek mahkûmiyetler, gözü yaşlı mazlumlar var ülkemizde.
Ve halâ zindanda Yusuflar var!
Rabbimiz, ilham perilerinden(!) başlarını kaldırıp, gündemin gerilerindekini görebilmeyi nasip etsin ülkemizin insanına ve insafına...