İlim kavramını İslam toplumuna yerleştirecek olan âlimlerdir, bunu gerçekleştirebilmeleri için evvela kendilerinde İslam'ın temel dört kavramı olan ilim, ibadet, ahlak ve siyaset kavramlarını bulundurmaları gerekir. Yani İslam toplumunu oluşturacak Âlimlerin hem ilmi anlamda Âlim olmaları, hem de ibadi, ahlaki ve siyasi yönlerden Âlim olmaları gerekir, alimlik sadece ilim yönünden bilgi sahibi olmak değildir. Peygamber Efendimize varis olacak olan âlimler, bu özelliklere sahip olanlardır, İslam'i yönden bilgi sahibi olan herkes peygamberlere varis olan Âlimlerden değildir.
Gerçek âlimler peygamberlerin varisleri ise, peygamberler gibi toplumu ıslah edecek de onlardır. Zira İslam toplumunda topluma yön veren en önemli grup âlimlerdir, bu grup düzelirse toplum da düzelir, yanlış yolda iseler toplumu da yanlışa sevk ederler. Peygamber Efendimiz, (S.A.V) “(Gerçek) âlimler giderse, insanlar onların yerine cahilleri baş edinirler, bunlar hem saparlar, hem de saptırırlar” diyerek âlimlerin toplumda ne derece önemli bir konuma sahip olduklarını belirtmiştir.
Âlimlerin gitmesi demek, yukarıda saydığımız vasıflara sahip âlimlerin toplumda olmayışı demektir. Günümüz Müslüman toplumlarının özellikle de Türkiye Müslümanlarının en büyük eksiği ilim, ibadet, ahlak ve siyaset vasıflarını tam anlamıyla taşıyan âlimlerin olmayışıdır. Hadiste de belirtildiği gibi gerçek âlimler gidince onların yerini cahiller almıştır, cahillik sadece ilmi yönden cahillik değildir, ibadi ve ahlaki eksiklikte bir cehalettir, siyasi yönden eksiklik te bir cehalettir. İslam dünyasında ve ülkemizde de olduğu gibi ilmi olup da ibadi, ahlaki ve siyasi yönden eksik olan âlimler görmekteyiz. Bu âlimlerin zalimlere hatta kâfirlere nasıl destek olduklarına şahit olmaktayız. Bu âlimler topluma yanlış yön vermekte ve toplumu doğru yola iletmeleri gerekirken onları doğru yoldan uzaklaştırmaktadırlar.
Peki, peygamber varisi olacak gerçek âlimler kimlerdir? Evvelâ ilmi olarak; Kur'an ve Sünnet çerçevesinde İslam akaidini, İslam'ın temel düşünce esaslarını, İslam'ın yanlış düşünce ve ideolojilere karşı savunmasını; İslam hukukunu, İslam'ın pratikle ilgili temel ilkelerini, bireysel, toplumsal ve siyasal alanda İslam'ın ortaya koyduğu sistemi; ayrıca sosyal bilimleri; insanlık tarihini, toplum sosyolojisini ve insan psikolojisini hakkıyla kavramış; ibadi yönden Allah ile irtibatı güçlü, güzel ahlaklı, siyasi yönden bilinçli ve feraset sahibi, çevresinde ve dünyada olup bitenlerden haberdar olup topluma, yöneticilere ve siyasete İslam'i ilkelere göre yön verebilen ihlaslı ve takvalı kişilerdir. Böyle Alimlerin yetiştirilmesi için bütün bu özellikleri esas ve menheç edinmiş İslami eğitim kurumlarının oluşturulması ve yaygınlaştırılması, İslam ümmetinin öncelikli meselelerindendir. Bunu gerçekleştirmek, İslam toplumunu oluşturabilecek en önemli etkenlerdendir.