Helvadan yaptıkları putları acıktıklarında yiyenlerin hayat felsefesine cahiliyye diyoruz. Tabi ki, burada mide açlığını doyurmanın keskinliği karşısında uydurdukları putlara olan inançlarının ne kadar zayıf olduğu ifşa olmaktadır. Güncellersek, modern dünyanın normlarına göre de, Maslow'un ihtiyaçlar piramidinde ilk sırada yer alan vücudun fizyolojik ihtiyaçları reel politik, beşeri kabul ve kanaatler ise ideal politik olmaktadır.
Ağızlarda sakız gibi çiğnenen demokrasi, barış, insan hakları, doğayı koruma gibi güya günümüz milletlerini birleştiren değerlerin de helvadan olduğunu böylece üçüncü dünya ülkeleri de yaşayarak/yiyerek öğrenmiş oluyorlar. Gerçi helvadan veya taştan odundan yaptıkları putları satanlarla yiyenler arasında da fark olmadığına göre gıdadan sanata, ticaretten siyasete geniş bir rantiyede ‘her şey şu veya şunlar içinmiş' diye bir öze ulaşmak zor değildir.
İşte Müslümanlar için tam da bu nokta kara delik gibi durmaktadır. ‘Ne yapalım, maslahatımız için, şimdi bu günahı işlemek durumundayız, ama şu taatimiz ya da hayrımız, ya da uğradığımız musibetler inşallah affımıza vesile olur' gibi bir yaklaşımın yol açtığı felaketler, her zaman basit mantık önermeleri kadar masum olmamıştır.
İslam, her şeyin nihayetinde “rıza-yı ilahi” hedefini gözetir. Fert veya devletin, varlık emaresi olan bütün hal ve hareketlerinde böyle bir sınır vardır. Dolayısıyla çıkar denilen şey neye karşılık gelirse gelsin, Allah'ın razı olmadığı türden ise, orada günahın büyüklüğünden söz edilecektir.
Şimdi bu parantezden sonra Rusya ve israil ile yenilenen ilişkilere gelelim. Yunanı denize döken İnkılap Tarihi içinde kurtarılmış bir ülkeden bahsedilse de, Türkiye'nin ne kadar bağımsız olduğu bugüne kadar hep tartışmalı olmuştur. Dünya üzerinde ABD çıkarlarına en aşikar hizmet edenlerin başında gelme payesi, çaresizlik gerekçesi ile halkın boynuna geçirilirken ülke sürekli CIA patentli kamplaşma, saldırı, darbe, patlama, yokluk, ve hak ihlalleri ile meşgul edilmeye devam edilmiştir.
1 Kasım 2015 seçimleri bu anlamda bir milat olmuştur. İlk defa ABD aleyhine gelişmeye başlayan ve ülke bağımsızlığına imada bulunan ciddi adımların atılmasına dair beklentilerin dikkate alınmaya başlandığı gözlenmektedir. Tüm yeryüzünü örümcek ağı gibi saran İngiliz ve Amerikan emperyalizminin tuzaklarına karşı dik durabilmek için sağlam ekonomi, sağlam anayasa ve halk desteği gibi çok şartlar sayılsa da, her yönüyle batıya bu kadar açık menfezi olan bir rejim için karamsar olmamak pek de kolay değildir.
Dış ilişkilerdeki U dönüşlerinin yankıları uzun süre devam edecektir ama herhalde bıraktığı ilk izlenim, siyasetten başlamak üzere içerde ve dışarda, bundan sonra iyiden iyiye, ilkeler yerine çıkarların esas alınacağıdır. Peki önceki politikalar yüzünden malından canından olmuş, yerini yurdunu kaybetmiş nice insanın vebali için reel politik lügatta vicdanları rahatlatacak bir cevap bulunabilir mi? Mesela, Suriye'li sığınmacılara, ‘vatandaşlıktan' bahsetmek acaba böyle bir arayışın ifadesi midir bilmiyoruz.
israil ile yapılan anlaşma aslında bir vizyon anlaşması idi. Anlaşma gerçekleşmeden önce öyle bir ilan edildi ki, işte şu tarihte şurada imzalanacak, bir ay kaldı, aha imzalanıyor gibi öncesinde de dünya medyasına sürekli davul zurna ile ilan edilerek, “bakın sizin modern dünyanızla göbek bağımızı yumuşak karnınız üzerinden tekrar bağladık, bundan böyle hakaretleriniz, israille anlaşmış bir Türkiye'ye yapılmış olacaktır.” mesajı verilmiş oldu. Ancak israil'in PYD koridoru ve PDY muhabbeti, bu anlaşmanın neresine denk gelecek belli değil, İHH karşıtlığı ne sonuç verecek meçhul.
Rusya'dan özür ise zaten beklenen bir durum idi ve yakında uçağı düşürmenin arkasındaki sır perdesi de aralanacak ve Türkiye, sorumluları cezalandırma yoluna gidecektir. Geriye kaldı Türkmenler. Eh onlar da zaten çok koyu kırmızı çizgilerden olmadıkları için diğer rahmetli kurbanlarla birlikte anılacaklardır. Ancak Türkiye gibi her konuda iki arada bir derede kalan bir ülke için, iki tarafı da keskin bıçağın hep ortasından tutmak öyle bedelsiz olmayacaktır.
ABD'nin çıkarlarına alet olmamak güzeldir. Ancak ülkenin hangi çıkarları için ne günahlar yüklenildiği ise ilerde ortaya çıkacaktır.