İmam-Hatip Mahmut Kılınç: Doğan her çocuk Allah'ın bir lütfudur

İslam dininin kız çocuklarına verdiği önem hakkında konuşan İmam-Hatip Mahmut Kılınç, kız olsun erkek olsun doğan her çocuğun Allah'ın bir lütfu olduğunu belirtti.

İslam dininde Kur'an-ı Kerim ve Peygamber Efendimizin kız çocuklarına karşı gösterilen önemi vurgulayan Kılınç, İslâm'ın gelişiyle birlikte kadının da insan olması hasebiyle erkek ile aynı yerde konumlandırıldığını ifade etti.

İslam dininde kardeşler arasında yapılan miras taksimi hakkında da konuşan Kılınç, İslam'dan önce mal gibi mirasa konu olan kadının artık mirasta pay sahibi olduğunu belirtti.

İslam'dan önce kadınlara karşı yapılan tavırları aktaran Kılınç, "İslam'dan önce cahiliyenin hâkim olduğu Arap yarımadasında kadınlar, kız çocukları, köleler ve kimsesiz insanlar toplumda ikinci sınıf insan muamelesi görüyordu. Arap toplumunda erkek gücü temsil etmekteydi. Savaşlarda erkeklere ihtiyaç vardı. Kabileler arası baskınlar yaygın olduğu için erkeklere ihtiyaç duyuluyordu. Ancak kadınlar savaşabilecek durumda değillerdi. Hatta kabilenin yenilmesi ile kadın ve çocuklar esir alınır daha sonra da cariye olarak satılırdı. Bu da o insanın kabilesi için utanç verici bir durumdu. Bundan dolayı Arabistan'ın muhtelif yerlerinde doğan her bir kız çocuğu utanç vesilesi olarak görülürdü. Ayrıca cahiliye toplumunda gerek kadınların gerekse kız çocuklarının hiçbir hakları yoktu. Kadınlar ve kız çocukları bir nevi sosyal hayattan izole edilmişti. Sadece birer hizmetçi olarak görülüyordu. Bundan dolayı bazıları kız çocuklarını öldürüyorlardı." şeklinde konuştu.

Kılınç, cahiliye devrinde kızlara karşı gösterilen muamelenin sebeplerini sıralayarak, "Bunu 3 sebepten dolayı yapıyorlardı. Rızık endişesi, namus meselesi ve başkalarının eline esir olarak geçeceği korkusu. Bununla birlikte dinî gerekçeler, sosyal hayattaki baskı ve doğan çocuğun kusurlu doğması da çocukların öldürülmeleri için yeterli birer sebepti. Fakat yüce Allah onların bu inançlarını yererek hem çocuklarının hem de çocuklarını öldüren ebeveynlerin rızıklarını kendisinin verdiğini hatırlatmaktadır. Ayrıca çocuklarını öldürenlerin ciddi bir ceza ile cezalandırılacaklarını belirtmektedir. Kur'an-ı Kerim'de, mutlak olarak hangi düşünce ile olursa olsun çocukların öldürülmesi yasaklanmıştır. Bununla ilgili yüce Allah, 'Fakirlik korkusuyla çocuklarınızı öldürmeyin sizi de onları da rızıklandıran biziz' buyuruyor." ifadelerini kullandı.

"İslam'dan önce mal gibi mirasa konu olan kadın artık mirasta pay sahibi olmuştur"

Kardeşler arasında paylaştırılan miras hakkında da önemli bilgileri aktaran Kılınç, "İslâm'ın gelişiyle birlikte kadın, insan olması hasebiyle erkek ile aynı yere konumlandırılmış, İslam'dan önce mal gibi mirasa konu olan kadın artık mirasta pay sahibi olmuştur. İslam dini kız çocuklarına karşı süregelen bu negatif tutumu değiştirme mücadelesi verdi ve sonunda bu mücadelede başarı ile çıktı. Miras konusunda kızlar gerçekten mahrum bırakılıyor bu doğru bir şey değildir. Erkekler kendi aralarında paylaştırıyor mirası. Kızlarımızı da mirastan mahrum bırakmamalıyız. Bununla birlikte yine İslam'ın kız çocuklarına tanıdığı bir takım haklar vardır. Toplum olarak İslam'ın öngördüğü hakları onlara tanımalı ve onlara gerekli kadr-u kıymeti vermeliyiz." dedi.

Hazreti Muhammed'in (Sallallahu Aleyhi Vesellem) kız çocuklarına verdiği önem ve tavsiyeleri aktaran Kılınç, "Peygamberimiz 'kız çocuklarına ilim öğretin, onları zorla evlendirmeyin, eşlerini seçme hakları olsun, kadınlara haklarını verin, kötü davranmayın. Kadın erkek eşittir. Onları evlerinizden atmayın, kovmayın, yediğinizden yedirin, giydiğinizden giydirin, onları dövmeyin, onlara çirkin sözler söylemeyin' gibi nice güzel öğütlerde bulunmuştur. Hazreti Peygamber'in bu konudaki uygulamaları, söz konusu tavsiye ve telkinlerinin nasıl pratize edileceğini ortaya koyan canlı örnekler doludur. Hazreti Peygamber her zaman ashabına kızlarına, kimsesiz kız çocuklarına bakmalarını, onları erkek çocuklardan ayırmamalarını tavsiye etmiştir. Cahiliye dönemindeki 'soyu erkek evlat sürdürür' anlayışının aksine dört kız babası olan Hazreti Peygamber'in soyu kızları ile devam etmiştir." ifadelerini sıraladı.

"Kız çocuklarının statüleri ile ilgili Nasların telkinini İslam toplumu olarak kendimize şiar edinmeliyiz"

Kız çocuklarına verilen önemle ilgili Peygamber Efendimiz Aleyhisselam'ın Hadis-i Şeriflerini aktaran Kılınç, "Ebu Dâvud'un naklettiği bir rivayete göre Hazreti Peygamber'e kimlerin cennete gideceği sorulmuş o; 'Nebiler cennettedir, şehitler cennettedir, diri diri gömülen kız çocukları cennettedir' buyurmuştur. Hazreti Peygamber, kız çocukları konusunda Kur'an ve sünnete uygun davranan babaları ve bakıma muhtaç kız çocuklarını himaye eden ümmetini cennetle müjdelemiştir. Ebu Said el-Hudrî'nin naklettiği bir hadiste Allah'ın Resulü şöyle buyurur, 'Kimin üç kızı veya üç kız kardeşi veyahut da iki kızı veya iki kız kardeşi olup da geçimlerini sağlar, onlar hakkında Allah'tan korkarsa, o kişi için cennet vardır." ifadelerini kaydetti.

Kılınç, "Sonuç olarak Kur'an'ın birçok ayetine bakıldığında; kızı da erkeği de veren Allah'tır. Erkek kadın için, kadın da erkek için bir libas durumundadır. Üstelik hangisinin kişiye daha faydalı olacağı bilinemez. Evlatlar arasında cinsiyet ayrımı yapmamamız ayetlerle bildirilmiştir. Allah'ın Resulü Aleyhisselam bu ayırımı yapmamış doğan her kız ve erkek çocuğu Allah'ın bir lütfu olarak görmüş, doğumun ilk haftasında akika kurbanını kesmeyi ve ziyafet vermeyi emretmiştir. Kız çocuklarının statüleri ile ilgili Nassların telkinini İslam toplumu olarak kendimize şiar edinmeliyiz." ifadelerine yer verdi. (İLKHA)

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

İslam Ve Kuran Haberleri

Yılbaşı kutlamaları ve şans oyunları haramdır
2025 hac kayıtları 15 Kasım'a kadar yapılabilecek
"Gıdada haram ve helale dikkat edilmemesi toplumsal çöküntüye neden olur"
Kazasının olup olmadığıyla ilgili şüphesi bulunan kimsenin durumu
Kurban edilen hayvan kanının alna sürülmesi doğru mudur?