Talak, kullanıldığı lafız itibariyle sarih ve kinayeli (dolaylı) olarak ikiye ayrılır. Sarih; kişinin açıktan eşine “benden boş ol” veya “seni boşadım” gibi cümleleri kullanarak eşini boşamasıdır. Kinaye ise; direk talak/boşanma lafızlarıyla değil de dolaylı cümlelerle kişinin eşini boşamasıdır. Sarih lafızlarda kocanın niyetine bakılmazken kinayeli lafızlarda niyete bakılır. Bu bakımdan “annenin” veya “babanın evine git” ya da “artık sen yoluna, ben yoluma” şeklinde kurulan cümlelerde kocanın kastı boşamaksa, talak gerçekleşir. Yok, eğer boşamak değil, sadece kızmak veya korkutmaksa boşanma gerçekleşmez. Yine aynı şekilde talakın sayısıyla ilgili de kocanın niyetine bakılır. Eğer koca kinayeli sözleriyle üç talakı kastetmişse boşanma tamamıyla gerçekleşmiş sayılır.
Dolayısıyla imam nikâhı kıyan nişanlılardan erkeğin, yüzüğü atıp “sen yoluna, ben yoluma, hakkını helal et” şeklindeki sözleriyle boşanma kastedilmişse talak gerçekleşmiş olur. Erkeğe, bununla kastettiği mana sorulur. Ona göre karar verilir. Boşanma gerçekleşmişse, kız iddet beklemeden bir başkasıyla evlenebilir.
Nişanlılık sürecinde nikâh kıyan evli çiftler düğünden (zifaftan) önce boşanırlarsa bakılır; eğer evliliğin asıl maksadına aykırı düşen hastalık sebebiyle erkek boşanmayı isterse kıza mehir verilmez. Yok, eğer herhangi bir sorun olmaksızın boşanma gerçekleşirse ve mehirin miktarı da her iki tarafça belirlenmişse kıza mehirin yarısı verilir. Eğer miktar belirlenmemişse erkeğin imkân ve örfe göre kıza bir şeyler vermesi gerekir.