İman Bacım

Gerginliğin, sıkıntının Üzerimde olduğu bir günde Yine kafam boşYelken açmıştım, yine Hayal denizine Mazgaldan gelen sesle

Gerginliğin, sıkıntının Üzerimde olduğu bir günde Yine kafam boş

Yelken açmıştım, yine Hayal denizine Mazgaldan gelen sesle

İrkildim birden

Gelmişti günlük gazetem

İlişti gözüme manşetten

Nur yüzün bacım

Okudum, hemen yan çerçevede

Geçen yazıları

Senden bahsediyorlardı bacım. Filistin’de Refah Mülteci Kampında Sırtında çantan ile yolda giderken Kan kusmuştu namlularından Maymun kılıklı Yahudilerin

Kin kusmuşlardı senin şahsında

Bütün bacılara

Senin şahsında tam tamına yirmi mermi

Saymışlardı ümmetin bağrına

Ama…

Duymuyordu, görmüyordu Hissetmiyordu ümmet Ağlamıyordu sana

Benim gibi gariplerden başka Benimse ellerime prangalar vurulmuş Kapımda nöbetçiler

Ancak seyredebiliyorum, manşetten

Resmini bacım,

Mazlumiyetini, zayıflığını, narinliğini

Ey ümmetin gülü.

Ama… İnan ki bacım,

Hissediyorum, her bir mermiyi, zerrelerimde Kurşunlar sana gelirken ben vuruluyorum Sen yarana el basarken

Benden boşalıyor oluk oluk

Kan ve gözyaşı.

Senin yerine ben düşüyorum Bacım!

Sizi Allah’ın selamıyla selamlar, İnzar Dergisi’yle çıkmış olduğunuz yolculuğunuzun devamını dilerim. Derginizin ikinci sayısını okudum, çok etkilendim ve çok da beğendim. Çünkü derginiz birçok konuya ışık tutuyor. Böyle bir dergiyi bize sunduğunuz için hem kendi adıma, hem de ailem ve arkadaşlarım adına size teşekkür ediyorum.

Hatice Demirok-D.Bakır

Allah’ın selamı sizin ve tüm mü’minlerin üzerine olsun. Derginizi düzenli takip ediyorum. Şu ana kadar okuduğum dergilerden farklı bir atmosferi var. İçinde varolan konular belli ki masa başında oturulup yazılamayacak kadar manalar içermektedir. Hamd olsun ki hala hakkı ile İslam’ı yaşamaya çalışan insanlar var. Yayın hayatınızın devamını diler bizlere de dua etmeniz temennisiyle hoşçakalın.

Mustafa Kaçmaz-İstanbul

İnzar dergisi yetkililerine; Peygamber efendimizin, siz kötülüklerinizi konuşup düzeltmeye çalışın ben iyiliklerinizin melekler tarafından yazıldığına kefilim, mealindeki hadis-i şeriflerine istinaden bir iki hususu dile getirmeyi kardeşlik görevi olarak biliyorum. Yazılarınızın içeriği olarak bir eleştiri yapamıyorum. Ancak yazılarınızı benim gibi yaşlılara göre biraz daha büyük yazmanızı, seviye olarak da benim gibi yarı ümmi bir insanın anlayabileceği seviyede ve daha geniş izahatlar getirerek yazmanızı bekliyor, sizi sevgiyle kucaklıyor, gözlerinizden öpüyorum.

M.Emin Erdoğan-Kars

Mektup, faks, mail gönderen diğer kardeşlerimizin isimlerini aşağıya alıyoruz. Allah kendilerinden razı olsun. Şahin Çeribaşı, Şahabettin Er, M.Ali Altun, Tahirhan Osal, İ.Halil Çelik, Hıfzullah Sülük, Abdullah Kurami, Leyla Özpolat, Atavi Osman Erdemi, Veysi Yıldız, Cihan Çetin, Mahmut Demirel, A.Vahap Ekinci, Ramazan Karataşoğlu, Zeynep Kübra Ortaç, Ğamgin Yıldırım, Sedat Arız.

Not: Bu ay dergimize yazı yazıp güzel dileklerini dile getiren, muhtelif yazılar gönderen tüm kardeşlerimizden ‘Allah razı olsun’, diyoruz.

Aziz ve Hamid olan Allah’ın adıyla

Sizleri ve aracılığınızla bütün mümin ve mümine kardeşlerimin bayramlarını tebrik eder, İslam’ın saadet günlerinin bir an önce gelişine vesile olmasını Cenab-ı Hak tealadan niyaz ederim.

Cezaevinde –aşağı/yukarıyirmibeşinci bayramım olacak. Tabi aynı kaderi paylaştığım nice kardeş ve abelerim var. Kerim olan Rabbimizden umudumuz odur ki, ömrümüzün baharını infak ettiğimiz şu yıllar, İslam’ın baharının yeniden ihyasına vesile olur inşaAllah. Zaten İslam için yaşamıyor muyuz? Doğuş ve ölüş arasındaki zaman dilimi, bir ibadet saatinden ibaret değil mi? Eğer biz Allah’a karşı verdiğimiz ahidlerimizde sebat edersek, O (cc), Kadir-i Zül-Celal, Esdeq-üs Sadiqindir. Asla ve kat’a vadine hilaf etmez.

Biz Uhud’ta tepede durdukça, Onun nusreti de bizi gölgeledi. Ne zaman ki tepeyi okçulardan hali bırakıp "Ma’ruf taat"ten çıktık ve gönlümüzde saklı arzularımızın esiri olduk, işte o zaman nusret bulutu çekildi. İbtila güneşi bizi kavurdu da kavurdu… ramazanlarımızın, iftarlarımızın, bayramlarımızın tadı acılaştı. Mağfireti bol Rabbimiz taksiratımızı affetsin, ahdu misakımızdaki kusurlarımızı keremiyle tekmil etsin.

Bizler Enes b. Nadrlar gibi tarziyelerimizi Müstecab olan dergaha arzediyoruz. Bu arzu hallerimizin cevapsız kalmayacağını ümit ediyoruz. Zira arzuhalimize yetimlerin feryatlarını, ihtiyarların iniltilerini, kadınların çığlıklarını da iliştirmişiz.

Yine ümitvarız ki Rehber-i Zişan (sav) önderliğinde Uhudun gedikleri kapanır, "İleri Hayzum!..." nidaları imdada yetişir, "İsmi ismime, babasının ismi babamın ismine benzeyen…" diye Eminler Emininden müjdelenen MEHDİYİ AHİRZAMAN’ın nimetiyle rızıklanır ve küretül ayn’ı yaşarız inşaAllah.

"Yaşı küçük, sakalı hafif ve sarışın bir genç çıkar, Mehdi(as)’ın bayrağını taşr ve karşısına dağlar bile çıksa onları ezerek ilya(Kudüs)’e kadar ulaşır." (Hadis-i Şerif: Naim b. Hammad.)

Fizilal-il Kur’an tefsirinin şu paragrafıyla mektubumu noktalıyorum: "…Bir bitkinin üzerini kumlar örtebilir, kurtlar yiyebilir, susuzluktan yanabilir. Fakat ileriyi gören gerçek çiftçi, bu bitkinin kaybolmayacağına, geçen uzun müddet içerisinde karşılaştığı bütün afetleri bastırarak neşv-ü nema bulacağına güvenir. Acele etmez, telaşa düşmez ve fıtratın muvazeneli, aheste seyri dışında onu olgunlaştırmaya yeltenmez. Evet!... fıtratın o şefkatli, o müsamahakar seyri!..." (Fizilal Mukaddimesinden)

Hepiniz Allah’a emanet olunuz.

İnzar Dergisi

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

İslam Ve Kuran Haberleri

2025 hac kayıtları 15 Kasım'a kadar yapılabilecek
"Gıdada haram ve helale dikkat edilmemesi toplumsal çöküntüye neden olur"
Kazasının olup olmadığıyla ilgili şüphesi bulunan kimsenin durumu
Kurban edilen hayvan kanının alna sürülmesi doğru mudur?
Namazda gözleri kapatmak mekruh mudur?