Çevremize göz gezdirdiği Kassam Kassam Ya Habib!
İdrib İdrib Telebib.mizde İslam düşmanlarının varlık ve refah içinde yaşadığını Müslümanların ise genellikle sıkıntılarla boğuştuğunu görüyoruz. Geri kalmışlık, sefalet, işgal ve savaş daha çok Müslüman coğrafyayı vururken, İslam düşmanları ise bolluk içinde ve müreffeh bir hayat sürdürmektedirler.
Aslında Müslümanların geri kalmışlığı ve zulme uğrayışları, Allah Teala’nın bağışladığı bunca imkanı yerinde ve gereği gibi kullanmamalarından kaynaklanmaktadır. Ancak karşılaşılan bela ve musibetler, imtihan sahası olan yeryüzünde Müslümanların yüzleştirildiği imtihanın yansımaları olarak nitelendirebilir.
Hiçbir insan imtihandan müstesna kılınmamıştır. İlk insanın yaratılışından bugüne kadarki tarihi sürece kısaca bakıldığında Allah Teala’ya gereği gibi kullukta bulunma çabasındakilerin daha ağır bedeller ödedikleri ve zor imtihanlara tabi tutuldukları görülür. İnsan, Allah Teala’ya yaklaştıkça imtihanı sertleşmekte ve zorlaşmaktadır.
Allah Teala toplumları da fertler gibi değişik imtihanlardan geçirir. Sünnetullah gereği musibetlere müptela kılar. Fakirlik, zenginlik, hastalık, sıhhat, iyi ya da kötü halde bulunma gibi kulların değişik imtihanlardan geçmesi Allah Teala’nın tekvini kanunlarındandır.
Kur’an-ı Kerim’e göre insanın yaratılış felsefesi ve hedefi insanın imtihanıyla doğrudan irtibatlıdır. Böylece kimin yaratılış hedefleri doğrultusunda hareket edip imtihanı kazandığı, kimin bunun aksine hareket edip kaybettiği fiili olarak ortaya çıkar.
Allah Teâlâ, korkudan açlığa, mal, can ve sağlıktan eksiltmekten, yiyecek ve içeceklerden mahrum bırakma ve nesillerden azaltmaya kadar Mü’minleri değişik imtihanlarla yüzleştirir ve bunu da sünnetullah olarak nitelendirir. (Bakara 155)
Allah Teala’nın imtihanı sadece sıkıntı ve zorluklarla sınırlı değildir. Bazıları bol nimetlerle ve güzelliklerle imtihan edilir. Servet, sağlık ve güzellik insanlar için birer imtihana dönüşür. Hatta kimi zaman bunlar çok daha zor ve ağır imtihan türleri olarak insanın önüne çıkar. (Kehf 7)
Resul-i Ekrem (sav)’den gelen bir rivayet imtihan felsefesine yeterince ışık tutmaktadır: “Mü’min’in durumu bitkinin gövdesi gibidir. Esen rüzgârlar o tarafa bu tarafa yönlendirip bazen eğer, bazen düz hale getirir. Mü’min ise hastalıklar ve diğer musibetler vasıtasıyla eğrilip doğrulur. Ancak münafığın durumu demirden yapılmış bükülmeyen asa gibidir. Ona sıkıntı dokunmaz. Ancak ölüm gelince beli kırılır.”
Allah Teala’ya yaklaştıkça imtihan zorlaşmaya başlar. Allah Teala’nın tayin ettiği yüksek makamlara talip olanlar daha ağır ve zorlu imtihanlara tabi tutulurlar.
Ayeti kerimeler (Fecr Suresi 61, 71) servet ve nimetin artmasının hayır sayılamayacağını, aynı şekilde servetin azalmasının da şer anlamına gelmediğini açıklarlar. Kimi zaman nimetin kendisi bela ve musibete dönüşür. Ya da insan için bela ve musibetlerde büyük hayırlar olabilir. Her eksiklik bela olarak görülmemeli. Ancak Mü’min’e düşen, karşılaştığı bela ve musibetleri sabır ve dirayetle aşması, teslim olmadan ve gevşemeden ağır imtihanları geçmeye çalışmasıdır.
Allah’ın peygamberleri de farklı musibetlerle yüzleşmiş, ağır imtihanlarla karşılaşmışlar. Tarihin içinde kandil gibi parıldayan birçok dini şahsiyetin de ağır bela ve musibetlerle karşılaştıkları ve büyük imtihanlardan geçtikleri görülür. Mü’minler İslam’a bağlılıkları ve Allah Teala’ya kulluktaki gayretleri nispetinde imtihanlara tabi tutulurlar. Dini doğru, çalışmaları güzel olan mü’minin belaları şiddetli olur. Çünkü Allah Teala dünyayı mü’minin mükafat yeri olarak tayin etmediğinden, daha büyük mükafatlara ulaşması için büyük belalarla yüzleştirir.
Kemale doğru yol almak ve takvaya ulaşmak için çabalayanlar özel imtihanlara tabi tutulurlar. Dosdoğru yoldan sapmadan yürümeye gayret edenler ve muttaki olmak için çalışanlar, iç ve düş engelleyicilerin el ele vermesiyle hedeflerine ulaşmada sıkıntı yaşarlar. Ancak direttikçe, zorlukları azim ve iradeyle aştıkça hedeflerine daha fazla yaklaşırlar. Büyük bozulmaların yaşandığı, Müslüman halkın İslami hayattan mesafe aldığı ve İslami değerlerin ıskalandığı ülkemizde sırf topluma İslami renk kazandırmaya, insanımızı çevreleyen günahlara set çekmeye ve gençliği felaketlerden kurtarmaya çalışan İslami STK temsilcisi Müslümanlara verilen cezalar, Allah’a kulluk yürüyüşünde ihlas ve samimiyetin imtihanını ve Allah erlerinin Allah yolunda gelen musibetlere karşı direncini ortaya koymaktadır. Diğer taraftan Müslümanca yaşamaya çalışan ve İslam’a hizmet için çabalayanlara ceza verenler, doğrudan İslam’ı sanık sandalyesine oturtup cezalandıran İslam düşmanları olduklarını ortaya koymaktadırlar.
Kaideye göre iddia sahiplerinin iddialarını ispatlamaları gerekir. Büyük ve önemli işlerle ilgili iddiada bulunanlar, ağır ve zor imtihanlara göğüs gerip fiili ispatlarla kendilerini ifade ederler. Allah Teala, kendi yolunda çabalayan ve dinini hakim kılmaya çalışan kullarının niyet ve amellerinden hoşlandığı gibi, onları daha ağır imtihanlara karşılık pişirip hazırlamak ve samimiyetlerini test etmek için ağır musibetlere tabi tutar. Kimileri tahammül edemez, tökezler ve yarı yolda dökülür. Kimileri aile, akraba ve çevrenin söylemlerinin etkisinde kalıp gevşemeye başlar. Kimileri de fırtınalar önünde dik duran kaleler gibi belalara göğüs gerip zindanı da, hicreti de, Allah yolunda ölümü de ve diğer sıkıntıları da “ala re’si ve ayn” diyerek karşılar, musibetlere karşı kahramanca direnç gösterir.