Her ebeveynin hayalidir karakterli, şahsiyetli ve başarılı evlat sahibi olmak.
Böylesi bir evlat profili, tüm ebeveynlerin hayalini süsler ve bu yolda her ebeveyn tüm imkânları seferber eder.
Hatta çocukların bu özelliğiyle övünür.
Faziletli, topluma yararlı olmanın yolunun bu özelliklere sahip olmaktan geçtiğine inanır.
Biz ebeveynler çocuklarımız kendi alanında, işinde, okulunda başarılıysa artık onun kitap okumasını veya maneviyatını güçlendirecek sohbet ortamlarında bulunmasını gerekli görmeyiz.
Zamanla bu tür ortamları basit ve gereksiz görmeye başlarız.
Bu hal, bizde ve çocuklarımızda tehlikeli belirtiler ortaya çıkıncaya kadar devam eder.
Üzüntü vericidir ki toplum olarak bu düşünce bizde yaygınlık kazanmış.
Birçok ailenin başarılı çocukları, imani bilgiler içeren kitapları okumaya başlayınca aileleri bundan memnuniyetsizliklerini hiç çekinmeden dile getiriyorlar.
Bizler çocuklarımızdan olmayacak davranışlar bekliyoruz; hem başarılı, karakterli, faziletli olsunlar hem de fazla inançlı olmasınlar.
Unutmayalım ki, başarılı insanların kuvvetli inançları vardır.
Eğer ebeveynler olarak onları inançlarından koparırsak, şahsiyet ve karakterleri kaybolur.
Yaptıkları buluşlar ve keşiflerle topluma zararlı bireyler olmaya adaydırlar.
Gençlerimizi manevi ortamlardan uzak tutmamız şuna benzer ki; hasta bir insana “doktorlarla fazla görüşme hasta olursun.” veya başka bir deyişle ‘aç olan gençlerimize mutfakta çalışmalarını, fakat hiçbir şeyi yememelerini istemeye’ benzer.
Bu bize ne kadar saçma geliyor değil mi?
Ebeveynlerin aksine tanıştığımız birçok genç kardeşimiz, imanlarını kuvvetlendirecek kitaplar kendilerine tavsiye etmemizi istiyorlar.
Geçtiğimiz aylarda eşim Dua Yayınevinin temsilcisi olarak yurtdışında fuara katılmıştı.
Okuyucuların beklentilerini ve en çok satılan/beğenilen kitaplarının “Akıbet” kitabı olduğu, özellikle gençlerin yazarın buna benzer kitaplarının olup olmadığını sorduklarını anlatmıştı.
Ahiret inancını, manevi bir kuvve olarak gençlerimize aşılamak amacıyla bu ve benzeri kitaplar başucu kitaplardan olmalı değil mi?
Peki, bizim okumaktan kastımız nedir?
Ebeveynler olarak çocuğumuza yenebilecek her şeyi yemesi için veriyor muyuz?
Yoksa bu konuda seçici olmaya mı çalışıyoruz?
Eğer vücudunu besleyecek gıdalardan seçici davranıyorsak aklını, kalbini, ruhunu, besleyecek gıdalar olan kitaplar ve bilgiler konusunda da seçici olmalıyız.
Mesele, geçlerimizin tek başına okuması “değil.”
Sevgi, saygı, dürüstlük, kendine ve insanlığa faydalı, iyi bir kul olmaya götüren okuma ve başarı, hedef olmalıdır.
Konuyu Rahmetli Mevdudi’nin bir sözüyle bağlamak istiyorum:
“İslam için en önemli okuma, o kimselerin Hakk’a susamışlığıdır...
Hak’tan yüz çeviren bir kimse ne kadar değerli/tahsilli olursa olsun ve topluma da tesiri ne kadar çok olursa olsun, İslam nazarında hiç bir değeri yoktur.”